Popüler kültürün getirisi TV programlarında düşüşe geçmesiyle birlikte yıllar içinde izleyeci kitlesinin cehaleti arttı.
Bu artış sonucunda cehaleti kutsayan geniş bir kitle meydana geldi. Donanımlı insanların, doğru bir Türkçe ile yaptıkları programları izleyen insanlar azınlıkta kaldı, düşen ratinglere yenilen kaliteli işler, yerini insanların para için birbirlerine hakaret ettiği, psikolojik ve fiziksel şiddeti meşrulaştıran yarışmalara bıraktı. Ahlaki değerlerin içi tamamen boşaltıldı.
Ahlaksızlığın ve cehaletin popülerlik kazandırdığı insanlar el üstünde tutulmaya ve ülkenin gelir ortalamasının çok üzerinde para kazanmaya başladı. Değerlerimiz,düşünce sistemimiz, kısaca bizi biz yapan ne varsa yok edildi ve bu değişim sürecinde adeta iki arada kalmış yetişmekte olan nesil en temel bilgilerden uzak, tamamen popüler kültürün meyvesi haline geldi.
Son zamanlarda yarışma programlarına katılan insanların ilkokul düzeyindeki bilgiyle cevaplayabileceği sorularda takılmaları, insanları bilginin gereksizliğine inandırarak adeta bönleştiren TV programlarının bir sonucudur. Bu kirli çark, yerini doğru insanlarla yapılan kaliteli programlara bırakmadığı sürece sadece bugünü değil geleceğimizi de kaybedeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Cehaleti vitrine koyup kutsamayı insanlara empoze eden çıkarcılar; Atatürk'ün "Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.” sözünde olduğu gibi, içimizdeki gerçek alimleri ortaya çıkarmalıyız.
Sacit Aslan