Rakamlarla diyabet..
Rakamlarla diyabet..
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ramis Çolak, Türkiye’de diyabetin son 10 yılda yüzde 90 artış göstererek, bilinen diyabetli sayısının 7 milyonu aştığını ve prediyabetik nüfusla beraber toplumun yaklaşık yüzde 24’ünün diyabetli veya prediyabetik olduğunu belirtti.
Medical Park Samsun Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ramis Çolak yaptığı açıklamada, diyabet hastalığının kişide başladığı andan itibaren ve hatta preklinik dönemde bile kalp hastalığından böbrek hastalığına, göz hastalığından sinir hastalığına kadar birçok hastalığı bünyesinde barındırdığını, zamanla etkisini gösterdiğini söyledi.
Yeterli ve uygun tedavi edilmeyen diyabetik hastalar nedeniyle günümüzde diyabet körlük nedenleri arasında 1. sırada yer alırken, diyabetik hastalarda kalp hastalıklarının 2-4 kat, kalp krizinin 2.5 kat artışa neden olduğu, son dönem böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedeni haline geldiğini, diyabetik hastaların yüzde 60-70’inde vasküler ve sinir sisteminde hasarlara yol açtığını vurgulayan, Prof. Dr. Ramis Çolak, diyabetin tanısından itibaren uygun ve etkili bir tedaviyle diyabetin olumsuz etkilerinin oluşumlarının engellenebileceği veya oluşmuş ise ilerlemesinin mümkün olabileceğinin uzun dönem çalışmalar ile tespit edildiğini vurguladı.
Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde diyabet hastalığının ciddi bir tehlike olduğunu, hamburger gibi hazır gıdalar ve kola tüketen çocuk ve gençlerin diyabet için bir risk olduğunu anlatan Çolak, anne ve babasında diyabetli, göbek çevresi şişman olanların da risk grubunda bulunduğuna, diyabetin genetik ve çevresel faktörlerin aynı anda tetiklediği bir hastalık olduğuna dikkat çekti.
"Sosyal refah düzeyinin artması da diyabetli hasta sayısını artırdı" diyen Çolak, hareketsizlik ve spor yapma alışkanlığının olmaması ve yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle artan obezitenin diyabeti artıran etkenler arasında bulunduğunu ve son 10 yılda Türkiye’de yüzde 44’lük obezite artış oranın yüzde 90 oranında diyabette artışa neden olduğunu dile getirdi.
Türkiye’de diyabetin en önemli toplum sağlığı sorunları arasında yer aldığını ifade eden Çolak, yakın akrabalarında diyabetli birey olanlar, normalden fazla kiloya sahip olanlar, çabuk kilo alanlar, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olanlar, çok su içme ve idrara çıkma, ağız kuruluğu olanlar, 4 kilonun üzerinde çocuk doğurma hikayesi olanların diyabet riski olduğunu ve bu kişilerin diyabetin erken dönemde tanı konulması için diyabet taramaları yaptırmalarının yaralı olacağını kaydetti.
Diyabet tanısı olan hastaların ise düzenli ve sistemli kan şekeri kontrolü yaptırmalarını, doktorlarının önerdiği insulin veya ağızdan alınan haplarla tedavilerini aksatmamalarını, uygun beslenme programını özenle sürdürmelerini, her gün düzenli egzersiz yapmalarını, diyabetle birlikte yaşamayı öğrenmelerinin sağlıklı ve uzun yaşma demek olduğunu ifade eden Çolak, diyabet hastalığını önlemek için dengeli beslenilmesi, mutlaka spor yapılması, şekerli yiyeceklerden uzak durulması ve günlük ihtiyaç kadar beslenilmesi gerektiğini anlatarak, hayata hareket katılması gerektiğini bildirdi.
Medical Park Samsun Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ramis Çolak yaptığı açıklamada, diyabet hastalığının kişide başladığı andan itibaren ve hatta preklinik dönemde bile kalp hastalığından böbrek hastalığına, göz hastalığından sinir hastalığına kadar birçok hastalığı bünyesinde barındırdığını, zamanla etkisini gösterdiğini söyledi.
Yeterli ve uygun tedavi edilmeyen diyabetik hastalar nedeniyle günümüzde diyabet körlük nedenleri arasında 1. sırada yer alırken, diyabetik hastalarda kalp hastalıklarının 2-4 kat, kalp krizinin 2.5 kat artışa neden olduğu, son dönem böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedeni haline geldiğini, diyabetik hastaların yüzde 60-70’inde vasküler ve sinir sisteminde hasarlara yol açtığını vurgulayan, Prof. Dr. Ramis Çolak, diyabetin tanısından itibaren uygun ve etkili bir tedaviyle diyabetin olumsuz etkilerinin oluşumlarının engellenebileceği veya oluşmuş ise ilerlemesinin mümkün olabileceğinin uzun dönem çalışmalar ile tespit edildiğini vurguladı.
Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde diyabet hastalığının ciddi bir tehlike olduğunu, hamburger gibi hazır gıdalar ve kola tüketen çocuk ve gençlerin diyabet için bir risk olduğunu anlatan Çolak, anne ve babasında diyabetli, göbek çevresi şişman olanların da risk grubunda bulunduğuna, diyabetin genetik ve çevresel faktörlerin aynı anda tetiklediği bir hastalık olduğuna dikkat çekti.
"Sosyal refah düzeyinin artması da diyabetli hasta sayısını artırdı" diyen Çolak, hareketsizlik ve spor yapma alışkanlığının olmaması ve yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle artan obezitenin diyabeti artıran etkenler arasında bulunduğunu ve son 10 yılda Türkiye’de yüzde 44’lük obezite artış oranın yüzde 90 oranında diyabette artışa neden olduğunu dile getirdi.
Türkiye’de diyabetin en önemli toplum sağlığı sorunları arasında yer aldığını ifade eden Çolak, yakın akrabalarında diyabetli birey olanlar, normalden fazla kiloya sahip olanlar, çabuk kilo alanlar, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olanlar, çok su içme ve idrara çıkma, ağız kuruluğu olanlar, 4 kilonun üzerinde çocuk doğurma hikayesi olanların diyabet riski olduğunu ve bu kişilerin diyabetin erken dönemde tanı konulması için diyabet taramaları yaptırmalarının yaralı olacağını kaydetti.
Diyabet tanısı olan hastaların ise düzenli ve sistemli kan şekeri kontrolü yaptırmalarını, doktorlarının önerdiği insulin veya ağızdan alınan haplarla tedavilerini aksatmamalarını, uygun beslenme programını özenle sürdürmelerini, her gün düzenli egzersiz yapmalarını, diyabetle birlikte yaşamayı öğrenmelerinin sağlıklı ve uzun yaşma demek olduğunu ifade eden Çolak, diyabet hastalığını önlemek için dengeli beslenilmesi, mutlaka spor yapılması, şekerli yiyeceklerden uzak durulması ve günlük ihtiyaç kadar beslenilmesi gerektiğini anlatarak, hayata hareket katılması gerektiğini bildirdi.