Şehnaz Özkaya'nın gözü oyunculukta
Best Model 2003'e "Best Smile" seçilen Şehnaz Özkaya, modellikle başlayan kariyerine oyuncu olarak devam etmek istiyor.
* Bir ara teknoloji programı sunuculuğu yapıyordunuz. Program bitti mi, yoksa ara mı verdiniz?
- İki ay ara verdik. En kısa zamanda yenilenmiş bir programla ekranda olacağız. Hem sponsorumuz hem de formatımız değişecek. Yine Dinçer Karaca ile birlikte sunacağız. Şimdi programın adı “Tekno Trend” mi yoksa eskisi gibi “Silikon Vadisi” mi olsun, ona karar vermeye çalışıyoruz. Sosyal medyada bununla ilgili anketler yapıyoruz.
* Sizin teknolojiyle aranız nasıl?
- Önceden teknolojiyle aram pek yoktu açıkçası. Bu programdan sonra ilgilenmeye başladım.
* Hep sunuculuk yapmayı mı düşünüyorsunuz, oyunculuk yapmak gibi bir planınız var mı?
- Evet, oyunculuk yapmayı istiyorum aslında. Hatta yıllar önce “İyi ki Varsın” adlı diziyle oyunculuğa başlamıştım. Ama sadece üç bölüm çektik, onun da iki bölümü yayınlanabildi. Sonrasında da çok uğraştım, fakat olmadı. Ben de bunun arkasında ister istemez bir art niyet aradım.
* Nasıl bir art niyet?
- “Piyasanın kurallarına göre oynamak” diye bir durum var. Ben piyasanın kurallarına göre oynayamadım, yapamadım. Bir de fırsat verilmiyor. Mesela dizinin kostüm sorumlusu benim için “Bu kız başarılı, dizinin kadrosuna alalım” diyor. Ama görüşmeye gittiğimde “Tecrüben var mı?” diye soruluyor. Ben de “Tecrübe yapmaya fırsat mı bıraktın?” diye sormak istiyorum. Bakın, “Muhteşem Yüzyıl”da Prenses Isabella’yı oynayan Melike İpek Yalova’ya. Bir gün arkadaşlarıyla balık restoranına gidiyor. Dizi ekibinden biri görüyor, yanına gidip rol teklifinde bulunuyor. Kızın oyunculukla alakası yok. Şimdi böyle bir örnek varken, neden bu işin içinde olan ve yapmayı çok isteyen bir insana fırsat vermiyor, “Tecrüben var mı?” diye soruyorsun?
TECRÜBE DEĞİL POPÜLARİTE ÖNEMLİ
* Oyunculuk eğitiminiz var mı?
- Lise dönemimde tiyatro eğitimi almıştım. Sonra bu işlerin içine girince de devam ettim. 2003 yılında da Best Model yarışmasına katıldım. Şimdiki aklım olsaydı, o yarışmaya katılacağıma “Survivor”a ya da “O Ses Türkiye”ye katılırdım. Şimdi piyasa onların piyasası.
* Geç kalmış sayılmazsınız...
- Yok yok, ben bir açlığa bir de uykusuzluğa dayanamam. Orada gece uyurken birini yerim herhalde! (Gülüyor) Bu yarışmalara katılan herkes bir şekilde tutturuyor yolunu, o anlamda söylüyorum bunu. Peki kardeşim diyorum sonra, benim günahım neydi?
* “Ben oyunculuk yapmak istiyorum” deyip de kapısını çaldığınız kişiler tarafından reddedildiğiniz oldu mu hiç?
- Oldu. Bir kere de değil üstelik, çok oldu. Mesela üç sene önce bir dizi için görüşmeye gittim, bana çeşitli bahanelerle “Seninle yapamayız, olmaz” denildi. İşte o yüzden bu camianın hem içinde hem de dışındaydım.
* Anladığım kadarıyla son dönemde bu piyasanın tamamen içine girmek gibi bir isteğiniz var...
- Evet. Bir atak dönemine girdim. “Ne yapabilirim?” diye düşündüm. Fethi Karaduman ile bir fotoğraf çalışması yaptık. Oyunculuk yapmak istiyorsam, biraz daha işin içinde olmam lazım diye düşünüyorum. Bilinirlik çok daha önemli. Artık tecrübe değil, popülarite ön planda. Bana hep “Ne güzel yüzün var, neden dizilerde oynamıyorsun?” diye soruyorlar. Keyfimden! (Gülüyor) Sanki yapımcılar kapımda sıraya girmişler de ben reddediyorum!
KLEOPATRA HAVALARINDAN ÇIK ADAMIN ASABINI BOZMA!
* Her fotoğrafta farklı tarzda bir Şehnaz var...
- Tek bir konu üzerine çalışmak istemedik, bir çekim içine birçok konsept koyduk. Bir yanda ağır bir kadın, diğer yanda hoplayıp zıplayan bir kadın var. Ki ben o hoplayıp zıplayan kızım işte. Enerjim çok yüksek.
* Kıyafetler sizin miydi?
- Çekimler öncesinde konuştuk, kıyafet konusunu ortak şekilde hallettik. Şortlu fotoğrafımda ayağımdaki botlar da Fethi’nin botları. Ayağından çıkardı, “Şunları bir giysene” dedi. Kıyafetime çok uydu.
* Sus işareti yaptığınız fotoğrafta dudaklarınız kanlı ama sırtınızda melek kanatları var. O kare de çok dikkat çekici...
- O fotoğrafta piyasanın ikiyüzlülüğünü anlatmaya çalıştık. Konuşması gereken yerde susup konuşmaması gereken yerde konuşan, dününü unutup bugün evlenip barklanan ve “Kaderim, kaderim” diye takılan kişileri yansıtıyor o fotoğraf. Bana bunlar yanlış geliyor işte. Hata yapılır ama hatayı kabul edip “Yaptım ama geçti” demek lazım. Ama o hataları yok sayıp da evlendikten sonra başka bir boyuta geçmenin anlamı yok. Manken camiasından bahsediyorum biraz da. Melek gibi görünmeye çalışıyorlar ama yüzleri her şeyi belli ediyor. Artık insanlar da her şeyin farkında. Bizim o fotoğrafta söylemek istediğimiz de bu; “Melek gibi görünüyorsun ama herkes içini biliyor! O Kleopatra havalarından çık. Bir silkelen, adamın asabını bozma!” (Gülüyor)
ŞENAY AKAY DESTEK OLDU
* Sizin katıldığınız dönemde Best Model’de başka kimler vardı?
- Ece Gürsel vardı, ikinci olmuştu. Onunla oda arkadaşıydık. Ben “Best Smile” (En İyi Gülen) seçilmiştim. O dönem Şenay Akay’ın çok desteğini görmüştüm. Beni yarışmaya o hazırlamıştı. Kuaför kuaför gezmiştik saçıma hangi renk daha uygun diye. Saç rengi bulundu, kaynaklar takıldı, cilt bakımı yapıldı, yürüyüş dersleri öğretildi gizli gizli...
* Nerede tanışmıştınız Şenay Akay’la?
- Bir ajansta. Ben o zamanlar piyasanın içine yeni yeni giriyordum. Kime, nasıl yaklaşacağımı bilemiyordum. Bir defilede birlikte podyuma çıktık. O defileden Şenay yadigar kaldı bana. Beni yarışmaya çok güzel hazırladı. Hâlâ da görüşüyoruz.
YAVUZ BİNGÖL’DEN ÖZÜR DİLİYORUM
* İbrahim Tatlıses vurulduktan sonra “İbo Show”u sunmuştunuz. Nasıl bir deneyimdi sizin için?
- İbrahim Tatlıses için hastanedeydik, “İbo Show’u çekeceğiz, sen sunacaksın” dediler. Önce “Yapamam, ben nasıl yaparım?” dedim. Sonra o işe de kendimi çok verdim, çok çalıştım. İki bölüm çektik. İlk bölümde Yavuz Bingöl ile birlikte sunmuştuk. Bu röportaj aracılığıyla ondan da özür diliyorum. Ben kendimi o kadar kaptırmışım ki metnime, okurken Yavuz Bingöl konuşmak için araya girmek istiyor, ben konuşmama hiç ara vermiyorum. Bir daha deniyor, yine aynı! (Gülüyor) Bunu sonradan yayını izlerken fark ettim. Biraz geç oldu ama ondan özür diliyorum.
Ebru Esen Turgud