Son Muhabir yazdı
Son Muhabir: "Son bir haftadır magazin dünyasının figürlerini gerek görsel gerekse yazılı basından takip ediyorum da neler oluyor?... Son bir hafta içinde gözüme çarpan bazı ünlülerimize söylemek yazma gereği duydum."
NE OLUYOR ŞU ÜNLÜLERİMİZE?
Son bir haftadır magazin dünyasının figürlerini gerek görsel gerekse yazılı basından takip ediyorum da neler oluyor?
Son bir hafta içinde gözüme çarpan bazı ünlülerimize söylemek yazma gereği duydum.
Öncelikle bir haftadır ekranlardan düşmeyen Seren Serengil ve bitmeyen evlilik kabusu.
SEREN SERENGİL;
Seren in her evliliği her ilişkisi bir olay.
Her seferinde dönüp dolaşıp annesinin kanatlarına sığınıyor.
Senaryo hep aynı.
Bu film hiç değişmiyor.
Her evlilik sonunda, hüsran sonrası “artık evlilik yok,anne sözü dinleyeceğim,yeni bir hayata başlıyorum,yeniden doğdum” falan filan.
Bunların hepsinin öncesinde ekranlarda günlerce bütün mahrumiyetini gözler önüne sermeside işin çabası.
Ne olur Seren gerçekten yeniden doğ.
Ne yaşayacaksan tek başına yaşa ekranları bu denli gereksiz yere meşgul etme.
CEM YILMAZ;
Türkiye’nin en başarılı stand-up cısı bana göre.
Ama iyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu değil.
Bana kalsa Cem Yılmaz kendi başına bir sinema filmi yapmaktansa başkasının filmin de oynaması onu oyunculuk adına daha başarılı gösteriyor.
Cem Yılmaz da benim asıl dikkatimi çeken şey bundan ziyade magazin basınını parmağının ucunda oynatmasıdır.
Nasıl mı?
Cem Yılmaz şöhret yolunda magazin basınıyla el ele kol kola yürürken sorun yoktu.
Ne zaman ki Cem Yılmaz şöhretinin tavan yaptığı günden bugüne magazin basınına tu- kaka muamelesi yapması beni çok üzüyor.
Nerede magazin basınını görse” bunları kim çağırdı” diye o mekandakileri nasıl fırçaladığını ben çok iyi biliyorum.
Bunu her seferin de yapması da ayrı bir konu.
Ama ne zaman tanıtacak bir işi olsa magazin basınına malzeme verebilmek için yapmadığı hokkabazlık yok.
Yahşi Bati sinema filmi öncesi tu- kaka yaptığı magazin basınını filmin galasın dan önceki tanıtımında basına malzeme verebilmek için yapmadığı kalmamıştı.
Şöhret bu gün var yarın yok ama magazin basını hep var ve hep olacak.
Ama benim arkadaşlarım bir olupta gerekeni yapsa acaba Cem Yılmaz ve onun gibiler magazinci arkadaşları işlerinin dışında gördüklerinde bunları kim çağırdı diye bağırıp çağırır mı?
UFUK ÖZKAN;
Geniş aile ile yıldızı parlayan oyuncuda beni rahatsız eden hal ve hareketleri var.
Daha çok içten pazarlıklı olduğu izlenimi bırakıyor bende.
Şöhretin tadını aldığı şu günlerde ilerisi için bana pek umut vermiyor.
İnşallah yanılan ben olurum ama yanılcağımıda pek sanmıyorum.
Geçenlerde gece kulübü çıkışı basın mensuplarını görünce yüzünü kapaması ve magazincilere ne olur yayınlamayın bunları ailemin haberi yok diye yalvarması ilginç geldi bana.
Üstelik basın mensuplarıyla bu pazarlığı yaptıktan hemen sonra başka bir gece kulübünün yolunu tutması daha da ilginç.
Buradan şu anlaşılabilir Ufuk beyin evliliği çatırdamaya başlamış.
Bu ve yukarıdaki kendisiyle ilgili gözlemlerim… şöhret başını döndürmeye başlamış bile.
OZAN GÜVEN;
Bana göre Ozan Güven, Cem Yılmaz ın gölgesinde kalmış bir oyuncudur.
En çok oyunculuğunu Cem Yılmaz ın projelerinde görmeye alıştık.
Genel olarak ta başarılı bir oyuncu olmadığını sadece ben değil herkez söylemekte.
Kendini beğenmiş tavırlarıyla magazin basını nı aynı kankası Cem Yılmaz uslübu ile tepeden bakma kibirliliği hiç te hoş durmuyor üzerinde.
Ama ne oldu Allah ın sopası yok işte.
Kör kütük şarhoş bir şekilde direksiyona geçti ve ölümden döndü.
Hem kendi ölümden döndü hemde bir başkasının - başkalarının da günahına girmekten kurtuldu.
Bu da yine Allah ın bir lütfudur ona.
Ya kendisine bir şey olsaydı.
Ya da bir iki vatandaşı ezerek dursaydı bunun hesabını nasıl verecekti.
Allah tan ne kendisine ne de her hangi bir vatandaşımıza bir şey olmadı.
Uzun lafın kısası genel olarak bugün kaleme aldığım yukarı da ki ünlülerimizin sayısını çoğaltabiliriz.
SON MUHABİR
Son bir haftadır magazin dünyasının figürlerini gerek görsel gerekse yazılı basından takip ediyorum da neler oluyor?
Son bir hafta içinde gözüme çarpan bazı ünlülerimize söylemek yazma gereği duydum.
Öncelikle bir haftadır ekranlardan düşmeyen Seren Serengil ve bitmeyen evlilik kabusu.
SEREN SERENGİL;
Seren in her evliliği her ilişkisi bir olay.
Her seferinde dönüp dolaşıp annesinin kanatlarına sığınıyor.
Senaryo hep aynı.
Bu film hiç değişmiyor.
Her evlilik sonunda, hüsran sonrası “artık evlilik yok,anne sözü dinleyeceğim,yeni bir hayata başlıyorum,yeniden doğdum” falan filan.
Bunların hepsinin öncesinde ekranlarda günlerce bütün mahrumiyetini gözler önüne sermeside işin çabası.
Ne olur Seren gerçekten yeniden doğ.
Ne yaşayacaksan tek başına yaşa ekranları bu denli gereksiz yere meşgul etme.
CEM YILMAZ;
Türkiye’nin en başarılı stand-up cısı bana göre.
Ama iyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu değil.
Bana kalsa Cem Yılmaz kendi başına bir sinema filmi yapmaktansa başkasının filmin de oynaması onu oyunculuk adına daha başarılı gösteriyor.
Cem Yılmaz da benim asıl dikkatimi çeken şey bundan ziyade magazin basınını parmağının ucunda oynatmasıdır.
Nasıl mı?
Cem Yılmaz şöhret yolunda magazin basınıyla el ele kol kola yürürken sorun yoktu.
Ne zaman ki Cem Yılmaz şöhretinin tavan yaptığı günden bugüne magazin basınına tu- kaka muamelesi yapması beni çok üzüyor.
Nerede magazin basınını görse” bunları kim çağırdı” diye o mekandakileri nasıl fırçaladığını ben çok iyi biliyorum.
Bunu her seferin de yapması da ayrı bir konu.
Ama ne zaman tanıtacak bir işi olsa magazin basınına malzeme verebilmek için yapmadığı hokkabazlık yok.
Yahşi Bati sinema filmi öncesi tu- kaka yaptığı magazin basınını filmin galasın dan önceki tanıtımında basına malzeme verebilmek için yapmadığı kalmamıştı.
Şöhret bu gün var yarın yok ama magazin basını hep var ve hep olacak.
Ama benim arkadaşlarım bir olupta gerekeni yapsa acaba Cem Yılmaz ve onun gibiler magazinci arkadaşları işlerinin dışında gördüklerinde bunları kim çağırdı diye bağırıp çağırır mı?
UFUK ÖZKAN;
Geniş aile ile yıldızı parlayan oyuncuda beni rahatsız eden hal ve hareketleri var.
Daha çok içten pazarlıklı olduğu izlenimi bırakıyor bende.
Şöhretin tadını aldığı şu günlerde ilerisi için bana pek umut vermiyor.
İnşallah yanılan ben olurum ama yanılcağımıda pek sanmıyorum.
Geçenlerde gece kulübü çıkışı basın mensuplarını görünce yüzünü kapaması ve magazincilere ne olur yayınlamayın bunları ailemin haberi yok diye yalvarması ilginç geldi bana.
Üstelik basın mensuplarıyla bu pazarlığı yaptıktan hemen sonra başka bir gece kulübünün yolunu tutması daha da ilginç.
Buradan şu anlaşılabilir Ufuk beyin evliliği çatırdamaya başlamış.
Bu ve yukarıdaki kendisiyle ilgili gözlemlerim… şöhret başını döndürmeye başlamış bile.
OZAN GÜVEN;
Bana göre Ozan Güven, Cem Yılmaz ın gölgesinde kalmış bir oyuncudur.
En çok oyunculuğunu Cem Yılmaz ın projelerinde görmeye alıştık.
Genel olarak ta başarılı bir oyuncu olmadığını sadece ben değil herkez söylemekte.
Kendini beğenmiş tavırlarıyla magazin basını nı aynı kankası Cem Yılmaz uslübu ile tepeden bakma kibirliliği hiç te hoş durmuyor üzerinde.
Ama ne oldu Allah ın sopası yok işte.
Kör kütük şarhoş bir şekilde direksiyona geçti ve ölümden döndü.
Hem kendi ölümden döndü hemde bir başkasının - başkalarının da günahına girmekten kurtuldu.
Bu da yine Allah ın bir lütfudur ona.
Ya kendisine bir şey olsaydı.
Ya da bir iki vatandaşı ezerek dursaydı bunun hesabını nasıl verecekti.
Allah tan ne kendisine ne de her hangi bir vatandaşımıza bir şey olmadı.
Uzun lafın kısası genel olarak bugün kaleme aldığım yukarı da ki ünlülerimizin sayısını çoğaltabiliriz.
SON MUHABİR