Taşıyıcı anneden çarpıcı açıklamalar!
8 yıl önce eşi trafik kazasında ölen Mersinli Ayşe B. (38), 5.5 aydır 12 yıldır doğuştan rahmi olmayan bir kadın ile eşinin bebeğini taşıyor. Ayşe B., Bu işi 50 bin Euro’ya Kıbrıs’ta yapıyor.
Habertürk'ten Öznur Karslı'nın haberine göre çocuk sahibi olamayan aileler için umut olan ‘taşıyıcı annelik’ KKTC’de yasal olarak uygulanıyor. Her yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 20 çocuk ‘taşıyıcı anne’ tarafından dünyaya getiriliyor. Mersinli Ayşe B. (38), KKTC’deki taşıyıcı annelerden biri... Doğuştan rahmi olmadığı için 12 yıldır çocuk sahibi olamayan, bu uğurda gördüğü tedavilere yanıt alamayıp dolandırıcılara para kaptıran bir ailenin bebeğini 5.5 aydır para karşılığı karnında taşıyor.
20 YIL SONRA HAMİLELİK
1 çocuk annesi Ayşe B., Mersin’den Kıbrıs’a uzanan taşıyıcı annelik hikâyesini şöyle anlattı: “Eşimi 8 yıl önce trafik kazasında kaybettim. Oğlumla babaevine yerleştik. Mersin’de bir nakış atölyesi kurmuştum. İflasın eşiğine gelince dükkânı kapattım. Oğlum hem okuyor hem de üniversite sınavına hazırlanıyordu. Kıbrıs’ta yaşayan bir arkadaşım taşıyıcı annelik yapıyordu. 3 yıl önce yanına gittim. Kıbrıs’ta önceleri otelde çalış- tım. Arkadaşımın doğumuna da şahit olunca ben de taşıyıcı anneliği düşünmeye başladım. Hem baş- kalarını sevindirecek hem de iyi para kazanacaktım. Arkadaşım beni doktoruyla tanıştırdı. Gerekli tetkiklerden sonra hamile kalacağım anlaşıldı. Önceleri korktum. 20 yıl sonra ikinci kez hamile kalacaktım. Ama zamanla alıştım.”
‘BABAM ‘SEVABI VAR’ DEDİ’
Ayşe B., taşıyıcı annelik kararını ailesiyle nasıl paylaştığını ise şöyle dile getirdi: “Bu fikri önce oğluma açtım. ‘Ya onu daha çok seversen?’ diye yanıt verdi. Onun biyolojik annesi olacağımı düşündü. Oğlumun kaygısı bu oldu ama durumu anladı. Şimdi sürekli sağlığımı soruyor. Babama açtığımda ‘Kızım bu işin sevabı var’ dedi ve kabul etti. Ama eşim yaşasaydı kabul etmezdi. Doğum gerçekleşince ailemin yanına döneceğim.”
‘AİLE İLE GÖRÜŞMÜYORUZ’
Ayşe B., karnında bebeğini taşı- dığı çiftin hikâyesini de paylaştı: “Mide bulantısı ve baş dönmesi dışında sağlık sorunum yok. Karnımdaki bebeğe gözüm gibi bakıyorum. Çünkü onu 12 yıldır kucağına almak için bekleyen bir aile var. Kendileri Türkiye’de... Prosedür gereği onlarla hiç yüz yüze gelmiyor, telefonda dahi görüşmüyoruz. Bütün onayları doktorumuz veriyor. Ama bilsinler ki bebekleri emin ellerde. Biyolojik annenin doğumdan rahmi olmadığı için 12 yıl çocuk sahibi olamamış ve boşanmanın eşiğine gelmişler. Baba adayı eşinin rahminin olmadığını evlendikten sonra öğrenmiş. Bütün bunlar beni çok etkiledi. Bu hikâyeleri nedeniyle daha da hassasım. Onları çok iyi anlıyorum.”
‘HAVUZLU VİLLADA YAŞIYORUM’
Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için her şeyden ödün verdiğini söyleyen Ayşe B., şöyle devam etti: “Kendi çocuğumu taşırken bile bu kadar dikkat etmedim. Ama şimdi adım atarken bile sakınıyorum. Alkol, sigaram yok. Uykuma, yemeğime çok dikkat ediyorum. Her gün 9-10 gibi uyanıp kan ve vitamin ilaçlarımı alıyorum. Doktorun programı dışına çıkmıyorum. 15-20 günde bir kontrol oluyor. Şu anda 4.5 aylık hamile olan başka bir taşıyıcı anne ile havuzlu bir villada yaşıyoruz. Bizimle ilgilenen bir de kadın yardımcımız var. O da bizimle yaşıyor. Riskli hareketlerden uzak duruyoruz. Doğumum temmuz ayında olacak, sezaryenle yapacağım. Bir süre daha burada yaşayacağım. Çok iyi şartlarda bir hayatımız var. Sigortamız bile var.”
‘BEBEK BENİM DEĞİL’
“Anneler Günü’nde iki mutluluk yaşıyorum” diyen Ayşe B., bebekle kesinlikle annelik bağı kurmadığını, bunun için kendisini alıştırdığını belirtti ve şöyle konuştu: “Bebek benim değil. Buna başından beri kendimi hazırlamıştım. O duygusal bağı kurduğunuzda taşıyıcı annelik yapamazsınız. Bu Anneler Günü’nde belki onlara en büyük hediyeyi ben vereceğim. Bir anne adayını sevindireceğim. Çocuğu olmayan aileleri gördüğüm zaman artık taşıyıcı anneliği tavsiye ediyorum.”
‘HER YIL 20 ÇOCUK DÜNYAYA GELİYOR’
Taşıyıcı anne Ayşe B.’nin doktoru Magusa Tıp Merkezi Hastanesi kurucusu Dr. Halil İbrahim Tekin, KKTC’de serbest olan taşıyıcı annelik konusunda şu bilgileri verdi: “Taşıyıcı annelik Kuzey Kıbrıs’ta 15 yıldır uygulanıyor. Anne olamayan kadının yumurtaları ile babanın spermlerinin laboratuvar ortamında birleştirilip doğurması istenen kadına nakledilmesi yöntemini ifade ediyor taşıyıcı annelik. Her yıl, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a gelen ailelerden 20 tanesi bu yöntemle çocuk sahibi oluyor. Taşıyıcı annelik Türkiye’de yasak olduğu için aileler Kıbrıs’a geliyor. Yurtdışından gelen taşıyıcı annelerimiz daha çok Türkmenler, Özbekler, Ukraynalılar. Türkiye’den de yumurtalarını bağışlayanlar, taşıyıcı anne olmak için adaya gelenler var. Taşıyıcı annelerin çoğu bekâr. Sağlığı yerinde olan kadınlar taşıyıcı anne olabilir, yaş kriteri çok önemli değil.”
'PARAYI OĞLUMA HARCAYACAĞIM’
Taşıyıcı annelik için 50 bin Euro (166 bin TL) aldığını belirten Ayşe B., parayı ne yapacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bebeği dünyaya getirdikten sonra ikinci kez taşıyıcı annelik yapmayı düşünmeye başladım. Bunun için 1 yıl beklemem gerekiyor. Oğlumun sorumluluğu var üzerimde. Kazandığım parayla Türkiye’de ev alabilirim ama oğlum için harcayacağım.”
20 YIL SONRA HAMİLELİK
1 çocuk annesi Ayşe B., Mersin’den Kıbrıs’a uzanan taşıyıcı annelik hikâyesini şöyle anlattı: “Eşimi 8 yıl önce trafik kazasında kaybettim. Oğlumla babaevine yerleştik. Mersin’de bir nakış atölyesi kurmuştum. İflasın eşiğine gelince dükkânı kapattım. Oğlum hem okuyor hem de üniversite sınavına hazırlanıyordu. Kıbrıs’ta yaşayan bir arkadaşım taşıyıcı annelik yapıyordu. 3 yıl önce yanına gittim. Kıbrıs’ta önceleri otelde çalış- tım. Arkadaşımın doğumuna da şahit olunca ben de taşıyıcı anneliği düşünmeye başladım. Hem baş- kalarını sevindirecek hem de iyi para kazanacaktım. Arkadaşım beni doktoruyla tanıştırdı. Gerekli tetkiklerden sonra hamile kalacağım anlaşıldı. Önceleri korktum. 20 yıl sonra ikinci kez hamile kalacaktım. Ama zamanla alıştım.”
‘BABAM ‘SEVABI VAR’ DEDİ’
Ayşe B., taşıyıcı annelik kararını ailesiyle nasıl paylaştığını ise şöyle dile getirdi: “Bu fikri önce oğluma açtım. ‘Ya onu daha çok seversen?’ diye yanıt verdi. Onun biyolojik annesi olacağımı düşündü. Oğlumun kaygısı bu oldu ama durumu anladı. Şimdi sürekli sağlığımı soruyor. Babama açtığımda ‘Kızım bu işin sevabı var’ dedi ve kabul etti. Ama eşim yaşasaydı kabul etmezdi. Doğum gerçekleşince ailemin yanına döneceğim.”
‘AİLE İLE GÖRÜŞMÜYORUZ’
Ayşe B., karnında bebeğini taşı- dığı çiftin hikâyesini de paylaştı: “Mide bulantısı ve baş dönmesi dışında sağlık sorunum yok. Karnımdaki bebeğe gözüm gibi bakıyorum. Çünkü onu 12 yıldır kucağına almak için bekleyen bir aile var. Kendileri Türkiye’de... Prosedür gereği onlarla hiç yüz yüze gelmiyor, telefonda dahi görüşmüyoruz. Bütün onayları doktorumuz veriyor. Ama bilsinler ki bebekleri emin ellerde. Biyolojik annenin doğumdan rahmi olmadığı için 12 yıl çocuk sahibi olamamış ve boşanmanın eşiğine gelmişler. Baba adayı eşinin rahminin olmadığını evlendikten sonra öğrenmiş. Bütün bunlar beni çok etkiledi. Bu hikâyeleri nedeniyle daha da hassasım. Onları çok iyi anlıyorum.”
‘HAVUZLU VİLLADA YAŞIYORUM’
Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için her şeyden ödün verdiğini söyleyen Ayşe B., şöyle devam etti: “Kendi çocuğumu taşırken bile bu kadar dikkat etmedim. Ama şimdi adım atarken bile sakınıyorum. Alkol, sigaram yok. Uykuma, yemeğime çok dikkat ediyorum. Her gün 9-10 gibi uyanıp kan ve vitamin ilaçlarımı alıyorum. Doktorun programı dışına çıkmıyorum. 15-20 günde bir kontrol oluyor. Şu anda 4.5 aylık hamile olan başka bir taşıyıcı anne ile havuzlu bir villada yaşıyoruz. Bizimle ilgilenen bir de kadın yardımcımız var. O da bizimle yaşıyor. Riskli hareketlerden uzak duruyoruz. Doğumum temmuz ayında olacak, sezaryenle yapacağım. Bir süre daha burada yaşayacağım. Çok iyi şartlarda bir hayatımız var. Sigortamız bile var.”
‘BEBEK BENİM DEĞİL’
“Anneler Günü’nde iki mutluluk yaşıyorum” diyen Ayşe B., bebekle kesinlikle annelik bağı kurmadığını, bunun için kendisini alıştırdığını belirtti ve şöyle konuştu: “Bebek benim değil. Buna başından beri kendimi hazırlamıştım. O duygusal bağı kurduğunuzda taşıyıcı annelik yapamazsınız. Bu Anneler Günü’nde belki onlara en büyük hediyeyi ben vereceğim. Bir anne adayını sevindireceğim. Çocuğu olmayan aileleri gördüğüm zaman artık taşıyıcı anneliği tavsiye ediyorum.”
‘HER YIL 20 ÇOCUK DÜNYAYA GELİYOR’
Taşıyıcı anne Ayşe B.’nin doktoru Magusa Tıp Merkezi Hastanesi kurucusu Dr. Halil İbrahim Tekin, KKTC’de serbest olan taşıyıcı annelik konusunda şu bilgileri verdi: “Taşıyıcı annelik Kuzey Kıbrıs’ta 15 yıldır uygulanıyor. Anne olamayan kadının yumurtaları ile babanın spermlerinin laboratuvar ortamında birleştirilip doğurması istenen kadına nakledilmesi yöntemini ifade ediyor taşıyıcı annelik. Her yıl, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a gelen ailelerden 20 tanesi bu yöntemle çocuk sahibi oluyor. Taşıyıcı annelik Türkiye’de yasak olduğu için aileler Kıbrıs’a geliyor. Yurtdışından gelen taşıyıcı annelerimiz daha çok Türkmenler, Özbekler, Ukraynalılar. Türkiye’den de yumurtalarını bağışlayanlar, taşıyıcı anne olmak için adaya gelenler var. Taşıyıcı annelerin çoğu bekâr. Sağlığı yerinde olan kadınlar taşıyıcı anne olabilir, yaş kriteri çok önemli değil.”
'PARAYI OĞLUMA HARCAYACAĞIM’
Taşıyıcı annelik için 50 bin Euro (166 bin TL) aldığını belirten Ayşe B., parayı ne yapacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bebeği dünyaya getirdikten sonra ikinci kez taşıyıcı annelik yapmayı düşünmeye başladım. Bunun için 1 yıl beklemem gerekiyor. Oğlumun sorumluluğu var üzerimde. Kazandığım parayla Türkiye’de ev alabilirim ama oğlum için harcayacağım.”