Bu ülkede birileri var ki yıllar geçmiş olsa da yaş almış olsalar da hala şöhret olmanın veya kendilerinden bahsedilme isteğinin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorlar. Bu ne menem tedavisi olmayan bir hastalıktır bilmiyorum. Elbette yeryüzünde çok önemli bilge şahsiyetler mevcuttur ve bu bilge kişilikler otokontrollü ve mütevazı yapılarıyla kendilerini kitlelere kabul ettirmişlerdir. Kendilerinden bahsedilmesi için çaba harcamazlar.
Ne gariptir ki benim ülkemde dejenere bir yaşamın kurbanı olmuş, kendi söyledikleri yalanlara inanan ve insanların da inandıklarını düşünerek asla dahil olmadığı bir çevreye aitmiş gibi yaşadığını zanneden, natamam kişiliklerini ve sözde başarılarını kurulan panayırlardan öteye asla taşıyamamış, çabalarıyla hayatta belli bir noktaya ulaşmış insanlara beslediği kıskançlığın neticesinde attığı iftiralarla hiçbir zaman sahip olamadığı erdemler üzerinden gündemde kalmanın başarı olduğunu sanan birilenin, fazilet bezirganı olduğu bir zaman dilimi içinde akıntıya karşı kürek çekiyoruz. Yalan deryası ve âlem-i menâm (rüya âlemi) içinde boğulmuş cesetler ile iç içe, kurtulmaya çalıştıkça daha çok batarak zamanımızı tüketmek zorunda kalmaya mahkum edilmişiz.
Sacit ASLAN