Vefat edenlerin yakınları bu davanın peşini bırakmıyor
Adana’da kolon kesildiği iddiasıyla depremde yıkılan ve 63 kişiye mezar olan Tutar apartmanıyla ilgili yürütülen soruşturmaya başsavcılığın takipsizlik kararı vermesi üzerine yakınları itiraz etti.
Sözcü Gazetesi'nden Özgür Cebe'nin haberine göre 6 Şubat depreminde Tutar Apartmanı’nda hayatını kaybeden 63 kişinin yakınları ve avukatları, soruşturmada verilen “Takipsizlik” kararına karşı enkaz başında buluştu, söz konusu kararın kaldırılmasını, soruşturmanın genişletilmesini istedi.
“Adaleti İstiyoruz” yazılı tişörtler giyen eylemciler, süreci anlattı sorumluların tespit edilip yargılanmasını istedi.
TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANAN YARGI SÜRECİ
Adana Çukurova'ya bağlı Yurt Mahallesinde 6 Şubat'ta meydana gelen 7,7'lik depremde tamamen yıkılan ve 63 kişinin ölümüyle 12 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan Tutar apartmanında meydana gelen yıkımla ilgili “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan yürütülen soruşturmaya inşaatı hatalı yapan müteahhit Hüseyin Tutar'ın hayatını kaybetmesi nedeniyle verilen takipsizlik kararına itiraz edildi.
Depremde yakınlarını kaybeden Avukat Gülsüm Özdoğru, dosyadaki bazı şüphelilerin ifadelerinin alınmadan salt bilirkişi raporuna dayanılarak takipsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti.
TEK RAPORLA YETİNMEK NE VİCDANİ, NE DE HUKUKİDİR
Müteahhit Hüseyin Tutar'ın sadece bilirkişi raporuna dayanılarak kusurlu olduğunun belirlenmiş olması, ancak nüfus kaydına göre hayatını kaybettiği için dosyaya takipsizlik kararı verildiğini belirten Avukat Özdoğru, yeniden bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak soruşturmanın genişletilmesini talep etti.
Tek bir raporla yetinmenin ne vicdani, ne de hukuki bir izahı olmadığına dikkat çekti.
Tutar Sitesi C bloğun yıkılmasının sadece malzeme kalitesizliği olmadığını vurgulayan Avukat Gülsüm Özdoğru itirazında şu hususlara dikkat çekti:
MÜTEAHHİT HATASI OLSA DİĞER ÜÇ BLOK TA YIKILIRDI
"Şayet kullanılan beton veya diğer malzemeler yetersiz olsaydı bu siteye ait A, B, D blokların da C blok gibi yıkılması gerekirdi.
Diğer üç bloğun dimdik ayakta olması, C bloğun kolon kesme ve tadilat değişikliği nedeniyle yıkılmış olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu üç bloğa ağır hasarlı olduğuna dair rapor bile verilmemiştir.
Müteahhit firmanın 4 bloklu sitede sadece C blokta kalitesiz malzeme kullanmış olması hayatın olağan akışına aykırıdır.
Öyle ki B blokta ilgili özel bir inşaat firması tarafından alınan performans raporunda, demirlerin kaliteli ve yerli yerinde olduğu, betonun binanın yaşına göre yorgun olduğu, güçlendirme yapılması halinde sapasağlam olacağı rapor edilmiştir.
Hali hazırda bu sitenin üç bloğun da apartman sakinlerini yaşamlarını sürdürmektedir. Bu da bize C bloktaki tadilat değişiklikleri, kolon kesme iddialarının güçlendiğini göstermektedir.
Savcılık tanık ifadelerini dikkate almadığı gibi, dinlenilmesini talep ettiğimiz tanıkları da dinlemeden takipsizlik kararı vermiştir.
Mağdurlar ifadelerinde tabla ve kiriş, döşeme kesimi yapılarak binanın taşıyıcı iskelet sistemiyle oynandığını belirtmektedir.
ANNE KARNINDA ÖLEN BEBEK VURGUSU
Savcılık her anlamda eksik soruşturma yürütmüştür. Soruşturma genişletilmeden maddi gerçeğe ulaşmak mümkün değildir.
Savcılık 63 insanın ve anne karnındaki bir bebeğin şehit olduğu olayın neresini araştırmıştır. Vicdanı rahat mıdır? Mevzu bahis kendi akrabaları olsaydı şayet soruşturmayı bu kadar baştan savma yürütür müydü?
Nereden tutarsanız elinizde kalacak derecede yetersiz bir bilirkişi raporuna dayanılarak bir dosya kapatılamaz. Vicdanı sızlatır, adalete olan güveni onarılamayacak düzeyde sarsar.
Günümüzde teknoloji bu denli ilerlemişken binadaki tadilatların yıkıma etkisinin tespiti basit gerekçelerle izah edilemez."
İTÜ'DEN BİLİRKİŞİ RAPORU ALINSIN
İstanbul Teknik Üniversitesi veya uygun görülecek bir heyetten yeniden bilirkişi raporu aldırılmasını talep eden Avukat Özdoğru, etkin soruşturma ve ardil yargılanma ilkesi gereğince takipsizlik kararının kaldırılmasını istedi.
DEMİR VE BETON KALİTESİ 1975 YÖNETMELİĞİNE BİLE UYMUYOR
Bilirkişi raporunda ise binanın imalatında kullanılan demir ve beton kalitesinin ruhsat tarihinde yürürlükte olan ve mevzuatta belirtilen değerlerin bile çok altında kaldığı belirtildi.
Binanın imalatının kusurlu olduğu ve bundan müteahhit firmanın sorumlu olduğu kaydedildi.
Binanın yapım aşamasındaki fenni mesulün de kusurlu imalatla ilgili kurumlara bildirimde bulunmadığı için kamu adına denetim görevini yerine getirmediğinden dolayı kusurlu olduğu bildirildi.
Kullanılan malzemenin denetim ve kontrolünün sağlanmasından sorumlu olan test sonuçlarının denetlenmesi, arşivlenmesi müteahhit sicillerinin tutulması görevlerini yerine getirmeyen yapı ruhsatı ve yapı kullanım izni düzenleyen belediye görevlilerinin de sorumlu olduğu ifade edildi.
Tutar apartmanının yıkılmasında zeminden kaynaklı bir sorun bulunmadığına dikkat çekilen raporda, ancak alınan beton ve çelik numunelerinin binanın inşa edildiği tarihte yürürlükte olan 1975 deprem yönetmeliğine bile aykırı olduğu vurgulandı.