Anne adayları, bu habere dikkat!..
Acıbadem Aile Hastanesi Bahçelievler Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Yenibertiz, sigaranın en büyük zararını anne karnındaki bebeklerin gördüğünü belirterek, uyardı...
Acıbadem açıklamasında görüşlerine yer verilen Yenibertiz,
sigaranın içindeki nikotinin, beyinden dopamin salgılanmasını
sağladığını ve dopaminin salgılanmasıyla da haz duygusu oluştuğu,
enerji düzeyinin yükseldiği ve konsanstrasyonun arttığını
belirterek, sigaranın zararlarının bu aldatmacaların ardına
gizlendiğini vurguladı.
Sigara kullanan annelerin bebeklerinin, kullanmayan annelerin
bebeklerine göre, yüzde 10-15 kilo eksikliği ve zeka geriliğiyle
dünyaya gelebildiğine dikkati çeken Yenibertiz, ayrıca sigara içen
annelerin bebeklerinde erken doğum riskinin iki kat fazla olduğu
gibi, ölü doğum ve düşük yapma riskinin de daha fazla olduğu
bilgisini verdi.
BİR KEZ BİLE DENEYEN 4 KİŞİDEN 3'Ü BAĞIMLI
OLUYOR
Sigarayı bir kez deneyen 4 kişiden 3'ünün bağımlı olduğunu ve bu
durumun küresel bir salgın haline geldiğini aktaran Yenibertiz,
"Sigaraya hiç başlamamak en iyisi. Ancak bağımlı olmuş
kişilerin bırakması sağlıkları açısından çok önemli. Çünkü
hayatının geç döneminde bile olsa sigarayı bırakmak, sigara
içenlerdeki erken ölüm riskini azaltıyor, kişinin sağlığını
iyileştiriyor. Bunun için bırakmakta geç kalmamak lazım, ne kadar
erken bırakılırsa kalp krizi riski başta olmak üzere hayatı tehdit
eden riskleri büyük oranda azalıyor" ifadelerini
kullandı.
Dr. Derya Yenibertiz, şu bilgileri verdi:
"Sigara bağımlılığı birçok kullanıcının, yokluğuyla uzun
bir dönem mücadele etmesi gereken kronik ve nüksedici bir durumdur.
Sigaranın bırakılmasıyla sigara bağımlısı bir kişinin sağlayacağı
yarar çok önemlidir. Başarılı girişimler için kullanımın sürmesine
neden olan ve kesilmesini engelleyen bazı faktörlerle (kişisel
nedenler, ailevi sorunlar, sosyoekonomik problemler) mücadele
edilmesi şarttır. Sigara ne kadar erken bırakılırsa yararı da o
kadar artıyor. Sigara içmek veya dumanını solumak zamanla
bağımlılık oluşturuyor. Tütünde esas bağımlılık yapan madde
nikotindir. Sigara sadece fiziksel değil, ruhsal etkisi ve sosyal
yönüyle de bağımlılık yaratıyor. Kişi sigara içmeyince yoksunluk
belirtileri ortaya çıkıyor. Bu etkiler nedeniyle sigara içimi
bağımlılık düzeyinde devam ediyor. Sigara bağımlılık düzeyini
ölçmek için çeşitli testler geliştirilmiştir. En sık kullanılanı
'Fagerström' testidir."
"SİGARADA ZARARLI 4 BİNDEN FAZLA KİMYASAL
MADDE VAR"
"Her sigarada vücut için zehirli, tahriş edici, kanser
yapıcı ya da kanserin ortaya çıkmasını kolaylaştırıcı 4 binden
fazla kimyasal madde bulunuyor" ifadesini kullanan
Yenibertiz, bunlardan en az 81'inin doğrudan kansere neden
olduğunun ispatlandığını belirtti.
Yenibertiz, sigaranın akciğer kanseri başta olmak üzere, ağız, dil,
yutak, gırtlak, tükürük bezi, diş eti, yemek borusu, mide,
karaciğer, pankreas, bağırsak, anüs, böbrek, mesane, penis, rahim
ağzı ve kan kanserlerinin gelişme riskini artırdığını bildirerek,
sigara içenlerin kanserden ölüm oranlarının içmeyenlerinkine göre
15-25 kat fazla olduğunu aktardı.
MUTLULUK HORMONU SALGILANIYOR AMA BAĞIMLI
YAPIYOR
Sigara içmenin beyinde uyarıcı ve mutluluk verici dopamin denilen
maddenin salınımına neden olduğunu belirten Yenibertiz, şunları
kaydetti:
"Bu madde kanda azaldığı zaman kişide huzursuzluk,
sinirlilik, uykuda bozukluk, konsantrasyon güçlüğü iştahta artış,
depresyon, halsizlik gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor. Bu
da kişinin sigara bağımlısı olmasına yol açıyor. Birçok içicinin
acıkmışçasına daha çok içmesi için, nikotin beyinde bir çeşit dürtü
yaratan değişikliklere neden oluyor. Eğer kişi bir süre sigara
içmezse bu dürtü artıyor. Bu da daha çok sigara içme isteği
yaratıyor. Bu nedenle sigara içen kişilerin beyinleri değişime
uğrar ve içmediklerinde bir nevi nahoş ruh hali ve birtakım
fiziksel semptomlar ortaya çıkabilir. Sigara içmeye devam etmenin
en önemli nedeni yoksunluk belirtileridir. Sosyal etkiler nikotin
kullanımını belirleyebilir. Bu etkinin yönü sigara içmek ya da
içmemek doğrultusunda olabilir.
Sigarayı bırakmaya doğru değişen davranış modelleri, düşünme öncesi
dönem, düşünme dönemi, hazırlık dönemi ve harekete geçme döneminden
oluşuyor. Sigara içenlerin yüzde 67'si sigarayı bırakmak istiyor.
Ancak sadece yüzde 3'ü bu süreci başarıyla tamamlayabiliyor.
Yapılan çalışmalarda günde 10 adetten daha az sigara içenlerin
sigarayı bırakmaya yönelik olarak daha az istek duydukları tespit
edilmiş. Bu istek azlığının temelinde ise, 'Bana bir şey olmaz ya
da ben ne zaman istersem bırakabilirim' düşüncesinin etkili olduğu
saptanmış."
Dr. Derya Yenibertiz, sigarayı bırakmak isteyen bireylerde
bırakmayı düşünme, hazırlanma, deneme ve yeniden başlama
süreçlerinin bazen bir kısır döngüye girebildiği yorumunu yaparak,
bu noktada kişinin bırakma isteğinin en yüksek seviyede olmasının
bu kısır döngüyü tek başına kırabildiği gibi, bazen yeterli
olmayabildiği, hatta tıbbi yardım gerekebildiğini aktardı.
BIRAKTIKTAN SONRA VÜCUT HER DAKİKA KENDİNİ
YENİLİYOR
Nikotin bağımlılığının küçümsenmemesi gereken bir bağımlılık
olduğuna dikkati çeken Yenibertiz, "Alkolden 15 kat fazla
bağımlılık yapan bir maddedir. Ancak buradan sigara yerine bu
maddeleri deneyin anlamını çıkarmamak gerekiyor. Çünkü alkol
bağımlılığı da kullananların ölümüne yol açan maddelerdir"
değerlendirmesinde bulundu.
Yenibertiz, sigarayı bıraktıktan sonra faydalarının şu sıralamayla
görüldüğünü ifade etti:
"24 saatte, akciğer mukus ve diğer sigara artıklarını
temizlemeye başlar. 48 saatte, karbonmonoksit vücuttan atılır. Koku
ve tat alma duyusu belirgin şekilde düzelir. 72 saatte, nefes almak
kolaylaşır. Bronşlar gevşer ve enerjileri artar. 2-12 haftada,
dolaşım düzelir. 3 - 9 ayda, akciğer fonksiyonları yüzde 10
oranında artar. Öksürük, hırıltı ve nefes problemleri düzelir. 1
yılda, kalp krizi riski yüzde 50 azalır. 10 yılda, akciğer kanseri
riski yüzde 50 oranında düşer. 15 yılda, kalp krizi riski hiç
sigara içmemiş birinin risk düzeyine iner."
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ