Anne - babalarda kaygı!..
Anne - babalarda kaygı!..
Çoğu kadının yaşadığı, özellikle hamilelik döneminde başlayan ve
doğum sonrasında devam eden, çocuğa karşı sergilenen aşırı
kaygılı ruh hali çeşitli şekillerde kendini
gösteriyor.
Kaygı hali genellikle annenin hormonal değişikliklerinin bir sonucu
olarak düşünülüp kabulleniliyor. Oysa bu düşünce hem anne hem de
çocuk sağlığı açısından önemli sakıncalar doğurarak uzun vadede
hayatları kabusa çevirebiliyor.
Psikolog Ayşe Yanık, Ne yazık ki toplumumuzda çocuk sahibi
olmak çoğu kez geleneklerimizin bir parçası gibi algılanmaktadır.
Evlendik ve şimdi de çocuk sahibi olmalıyız' düşüncesi pek çok
yanlışı yapmamızda ilk adım olmaktadır. Oysa ki çocuk sahibi olmayı
düşünen çiftler sağlıklı bir ilişki yönetmenin ötesinde aslında
anne ve baba olmaya hazır olup olmadıkları konusunda da hemfikir
olmalıdırlar. Özellikle anne adayının bedenen ve ruhen anne olmaya
hazır hissetmesi aranması gereken ilk koşuldur.
Bedenen ve ruhen hazır olmadan anne olan pek çok kadın, hem kendi
bedeni hem de hayatı konusunda kaygılar taşıyacaktır. Bu kaygılar
hamilelik döneminde pek çok sıkıntıya sebep olabilir ve bu
endişeler bebek doğduktan sonra da devam edebilir. Kısacası daha
anne-baba olmaya karar verme aşamasında dahi profesyonel destek
alınabilir. şeklinde açıklama yapıyor.
Kaygı Kendini Nasıl Gösteriyor?
Psikolog Ayşe Yanık, anne adayının içgüdüsel olarak çocukla daha
fazla ilgilenme ve daha çok koruma eğiliminde olduğunu belirtiyor.
Knudsen, ilk doğan çocuk, tek çocuk, tek erkek veya kız çocuk ya da
geç kavuşulan çocukların genellikle abartılmış bir ilginin ve
kaygının odak noktasında olduklarını ifade ediyor.
Bu tür çocukların üzerlerine titrenir. Ağlamasın,
üşümesin, yorulmasın, hasta olmasın, incinmesin, mikrop kapmasın
diye aile üyeleri ellerinden gelen tüm gayreti gösterir.
Ebeveynler, çocuklarının sokakta koşmasına, başka çocuklarla
oynamalarına izin vermezler. Çocuğun sağlığı konusunda sürekli
evhamlı davranırlar, çocuklarına zarar geleceğini düşündükleri her
türlü durumda gözlerinden sakınırlar.
Aşırı kaygı durumu daha çok annede görülse de baba adayı da aşırı
koruyucu tavırlar sergileyebilir. Aşırı koruyucu ve abartılı
sevgisi olan anne babalar çocuklarına derin duygusal bağla
bağlıdırlar. Anne babalar çocukları için sebepsiz yere aşırı endişe
duyarlar. Bu kaygı da onları çocuklarını aşırı korumaya
yönlendirir.
Eyvah! Çocuğum Yemek Yemiyor
Annenin loğusa döneminde emzirmeyle başlayan çocuğu besleme süreci
neredeyse çocuk yetişkin bir birey olduğunda bile devam eder.
Çocuğun sağlıklı gelişimi için dengeli ve yeterli düzeyde
beslenmesi gerekmektedir. Özellikle anneler çocuğun bebeklik
aşamasından itibaren bu konuda oldukça hassastırlar. Kaygılı
anneler bu konuda daha da endişeli davranabilirler. Sütü
olmadığında ve bu kendi suçu olmadığı halde bebeğini
besleyemediğini düşünerek vicdan azabı çekebilirler. Evet anne sütü
bebeğin gelişimi açısından çok önemlidir ancak mama takviyeleriyle
bu eksiklik giderilebilir.
2-6 yaş aralığı çocukların yemek yeme alışkanlıklarının gelişiminde
önemli rol oynar. Bu yaşlardayken çocuğunuz yemek yemek
istemeyebilir veya yemek seçebilir. Bu durumda anneler genelde
olaya duygusal yaklaşmakta ve çocuklarının aç kaldığını
düşünerek her koşulda ısrarla yemek yedirmeye
çalışmaktadırlar. Israrcı olmak ve çocuğunuzla inatlaşmak durumu
kolaylaştırmayacaktır. Bu nedenle çocuğunuz için belirli öğün
saatleri oluşturarak ve yemek menülerinde daha keyifli sunumlar
hazırlayarak yemek sorununu oyuna dönüştürebilirsiniz.
İlk Evden Ayrılış
Çocuğum Kreşe Başlıyor
Kaygılı ebeveynlerin çocukları için en zor dönemlerden biri de
çocuğun kreşe başlayacağı dönemdir. Bu tip ebeveynler bu dönemi
atlamak için kendilerine ve çevrelerine pek çok bahane üretirler.
Henüz çok küçük, bana ihtiyacı var, dayak yer kendini savunamaz,
her şeyi yiyemez, mikropla dolu bir ortamda çok hastalanır. Daha
örneklerimizi pek çok artırabileceğimiz bu cümleler aşırı kaygılı
ebeveynlerin, bağımlı oldukları çocukları için sarf ettikleri
cümlelerden sadece birkaçıdır. Çocuklarını kreşe veya anaokuluna
gönderme konusunda ikna edilmiş ebeveynler kreş veya anaokuluna
başlarken pek çok problemle yüz yüze gelir ya da bu kaçış çocuğun
ilkokula başlamak zorunda olduğu yaşa kadar ertelenir.
Annenin plesantasından kopamamış bebek olarak tanımlayabileceğimiz
bu yapışık ilişki durumu anneden ayrılamayan bağımlı çocuklar
demektir.
Çocuğum Hastalandı !
Kimse hasta olmayı istemez
Ancak hastalık yaşamın içindeki en
doğal süreçlerden biridir ve herkesin başına gelebileceği gibi
sizin çocuğunuz da hasta olabilir. Elimizden geldiğince
çocuklarımızı hastalıklardan korumaya çalışsak da bazı durumlarda
hasta olmalarının önüne geçemeyiz. Çocuğunuzun hasta olması sizi
çocuğuyla ilgilenmeyen kötü bir anne ya da ebeveyn yapmaz. Basit
önlemlerle hastalığa karşı tedbir alabilirsiniz. Çocuğunuzu hazır
yiyeceklerden, aşırı soğuktan ve çok sıcaktan koruyabilirsiniz. Ama
unutmayın ki çocuklar düşe kalka ve hastalana iyileşe
büyüyecektir.
Sağlıklı Gelişimi için Çocuğa Nasıl Davranmak
Gerekir
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, çocuğun psiko-sosyal gelişiminin
tamamlanması için ailelerin sevgi ve koruyuculukta ölçülü
davranmaları gerektiğini belirtiyor. Çocuğun kendi başına yemek
yemesine, uyumasına, giyinip soyunmasına, kendi seçimlerinin
olmasına, arkadaşlarının davetlerine katılmasına ve onları davet
etmesine izin vererek onlara özerklik tanınması gerektiğini
vurguluyor.
Ebeveynlerde görülen aşırı kaygı hali aslında tedaviyle kontrol
edilebilen bir hastalıktır, böyle durumlarda yardım ve destek
aranması, hem anne babanın sağlığı hem de çocuğun sağlığı açısından
büyük önem taşır. Ayşe Yanık Knudsen, Anne babanın,
çocuklarını yetiştirirken takınacakları ortak tavır evliliği de
olumlu yönde etkileyecektir. Yuvadaki sevgi ve anlayış ortamındaki
olumlu tavırlardan en çok etkilenenler yine çocuklar
olacaktır şeklinde durumu ifade ediyor.
Yanık, annenin içinde bulunduğu duygusal ruh hali ile bazen babayı
sorumsuzlukla suçlayabileceğini belirtiyor. Özellikle
evlilik yaşamında eşinden destek göremeyen anne, kendi
yalnızlığıyla bu durumun üstesinden gelmeye çalıştıkça kendini daha
çok baskı altında hissedecektir. Baba adaylarının eşlerine destek
olmaları ve çocuklarının bakımında yardımcı olmalarıyla anne
kendini daha rahat ve güvende hissedecektir. Ana babanın aşırı
koruyuculuğu çocuğun okul başarısını ve okula uyumunu da etkiler.
Büyümesine izin verilmeyen bu aşırı koruyucu ortamda, çocuğun
toplumsal gelişimi de engellenmiş olur. Bu da onun arkadaş
ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve arkadaşları tarafından
dışlanmasına neden olabilir.
SÖZCÜ İNTERNET SİTESİ