Anne olabilmek uğruna 'kanser' stresini göze alıyorlar
Anne olabilmek uğruna 'kanser' stresini göze alıyorlar
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Tedavisi Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Uncu, "Tüp bebek işleminde, transfer
yapıldıktan sonra gebelik olup olmadığını anladığımız 12 gün içinde
kadının çektiği stres oranı, herhangi bir hastaya kanser olduğunu
söylediğinizde oluşan stres oranıyla aynıdır" dedi.
Uncu, bir kadın düzenli adet görüyorsa, sorunu yoksa, erkekte ciddi
sağlık sorunları bulunmuyorsa ve düzenli ilişki varsa gebeliğin
oluşması gerektiğini söyledi.
Bu durumların varlığına rağmen 12 aylık sürede gebelik oluşmadıysa,
konuya ilişkin araştırmanın gerekli olduğunu ifade eden Uncu,
düzenli ilişkisi bulunan ve korunmayan 100 çift içinde birinci ay
25 gebeliğin olacağını anlattı.
Bu rakama her ay 10 çiftin ekleneceğini ifade eden Uncu, "6’ncı
ayın sonunda 65 kadın gebedir. Sonraki 6 ay içinde bu orana 20 kişi
daha eklenir ve yüzde 85 gebelik ortaya çıkar. Bu noktada gebe
kalamayan 15 çift araştırılmalıdır. Yani araştırma için 6–12 aylık
bir süre mantıklıdır" dedi.
Gebelikte kadının yaşının büyük önem taşıdığını dile getiren Uncu,
şöyle devam etti: "Yakın zamanda çıkan çalışmalar erkek yaşının da
önemli olduğunu göstermeye başlamakla birlikte kadının yaşı burada
daha önemlidir. 37 yaş sonrası kadın yumurtalıklarındaki yumurta
rezervinin tüketim hızı çok artar ve 35 yaş üzerinde olan ve
gebelik isteyen hanımlar için araştırma, tanı ve tedaviye başlama
anlamında fazla beklememek gerekir. 6 ay kesinlikle yeterli bir
süredir. Özellikle yumurtalıklarından cerrahi operasyon geçirmiş
kadınlarda ve birden fazla yumurtalık, rahim enfeksiyonu geçirmiş
kadınlarda araştırmaya erken başlamak gereklidir. Erkek tarafında
ise geçirilmiş testis cerrahisi ve hastalıklarının varlıkları da
beklememeyi gerektiren bir durumlardır."
-TÜP BEBEK STRESİ-
Uncu, tüp bebeğin sabır isteyen bir çalışma olduğunu belirterek,
şöyle konuştu: "Tüp bebek işleminde, transfer yapıldıktan sonra
gebelik olup olmadığını anladığımız 12 gün içinde kadının çektiği
stres oranı, herhangi bir hastaya kanser olduğunu söylediğinizde
oluşan stresle aynıdır. Ne kadar büyük bir stres ve beklenti
olduğunu düşünün. Bu kadar maddi-manevi eziyet çekilen bir işleme
kalkışırken merkez ve merkez çalışanlarının geçmişi, tecrübeleri,
birikimleri çok iyi araştırılmalı, başarı oranları ayrıntılı olarak
konuşulmalı, tedavi süresince karşılaşılacak her şey ayrıntılı
öğrenilmeli ve başarısızlık durumunda bunun dünyanın sonu olmadığı
bilinmelidir. Basında çok sıklıkla karşılaştığımız ’bundan sonra
çocuksuz çift kalmayacak, tüp bebekle kısırlığa son, ünlü doktor
embriyoları lazerle rahime yapıştırıyor, ünlü doktor tüp bebekte
mucizevi formülü açıklıyor, ünlü doktor dünyada en iyi gebelik
oranları bizde dedi’, gibi akla mantığa sığmayan haberlere değer
verilmemeli."
Türkiye’de sağlık sektörünün gerçekten çok başarılı işler
yapıldığını vurgulayan Uncu, ülkenin tüp bebekte yakaladığı
başarının da dünya başarısının altında olmadığını, belki de
üzerinde olduğunu bildirdi.
Dünyada uygulanan yeni bir tedavi yönteminin Türkiye’de önce
İstanbul, Ankara gibi şehirlerdeki gelişmiş merkezlerde hayata
geçirildiğini dile getiren Uncu, şunları kaydetti: "Bu anlamda bu
bölgelere Anadolu’dan hasta akımı olur. Günümüzde halen bu davranış
şeklinin devam ettiğini, tamamen bitmediğini söylemek mümkün. Bursa
da bu durum içinde değerlendirilmeli. 2,5 milyon kişinin yaşadığı,
her türlü sağlık hizmetinin üst düzey verildiği bir şehirde halen
insanların sağlık hizmeti almak için şehir değiştirmesi akla
mantığa uymuyor. Bursa’da tüp bebek başarısı son derece yüksek, son
derece kaliteli."