Annelik, Kadınların Beyinlerini Değiştiriyor
Annelik, Kadınların Beyinlerini Değiştiriyor
Üreme ve doğum sonucunda, dişi memelinin beyninde, davranışlarını
ve yeteneklerini geliştiren bir değişim yaşanıyor. Annelik
davranışları aslında evrimde dişinin başarı şansını artırıyor. 40
yaşından sonra anne olanların, uzun yaşama şansı daha çok.
Anne olarak doğulmaz, anne olunur. İnsanlardan farelere ve
maymunlara kadar dişi memeliler, hamilelikleri döneminde ve
anneliklerinin başlangıcında temel yapısal değişimlerle karşı
karşıya kalıyor.
Daha önce yalnızca kendi gereksinimlerine ve yaşamına yönelik
olarak gelişen dişinin organizması, hamilelikle birlikte kendi
yavrusunun bakımı ve ihtiyaçları doğrultusunda gelişim
gösteriyor.
Yeni araştırmalar hamilelik, doğum ve emzirme döneminde son derece
yoğun olarak yaşanan hormonal dalgalanmaların dişinin beyin
yapısını değiştirdiğini, bazı bölgelerde nöronların büyüklüğünü
değiştirdiğini ve diğer bölgelerdeki nöronları da yapısal
değişimlere uğrattığını ortaya koyuyor.
Bazı bölgeler yuva yapmak, yavrularını temizlemek, onları daha
büyüklerden korumak için düzenlenirken, düşünce, kontrol hafızası,
öğrenme, korku ve strese karşı korunma gibi bazı bölgeler de
yeniden yapılandırılıyor.
Hamilelik hormonu ve çocuk arzusu
Hormonların beyinde yol açtığı değişim yalnız annenin yavrusunu
korumasına ve bakımına yönelik değil, aynı zamanda anneye yavrusuna
daha iyi yaşam koşulları sağlayabilmesi için yeni yetenekler de
kazandırıyor. Hatta beyindeki bu yeni donanımlar anne fare
yaşlanana kadar sürüyor. Bütün araştırmalar yalnızca dişi fareler
üzerinde yapılsa da, insanda da aynı özelliklerin söz konusu olduğu
üzerinde duruluyor.
Memelilerin büyük çoğunluğunda annelik davranışları beynin aynı
bölgeleri tarafından kontrol ediliyor.
50 yıl kadar önce bilim dünyası şunu keşfetti: Hamilelik
hormonları, dişinin yavrusu için duyduğu arzuyu körüklüyor.
1940’larda Yale Üniversitesi’nden Frank A. Beach, dişi üreme
hormonları olan östrojen ve progesteronun farelerde, hamsterlarda,
kedilerde ve köpeklerde kızgınlık ve cinsellik gibi tepkileri
düzenlediğini keşfetti.
Bunun ardından, Rutgers Üniversitesi’nde Hayvan Davranışları
Enstitüsü’nden Daniel Lehrman ve Jay Rosenblatt, aynı hormonların
farelerde annelik davranışları için de gerekli olduğunu ortaya
koydu.
1984 yılında Robert Bridges, hamilelik döneminde östrojen ve
progesteron salgılanmasının arttığını belirledi. Aslında, hormonlar
kadar sinir sistemini etkileyen diğer kimyasalların da annelik
davranışları üzerinde etkisi var. Örneğin, beynin hipotalamus
bölgesinde üretilen ve acıyı dindirici özelliği olan endorfin
salgılanması, hamilelik döneminde özellikle de doğumun hemen
öncesinde artıyor.
Geç anne olanlar geç yaşlanıyor
Massachusetts Medical School’dan Craig Ferris, manyetik rezonanslı
(MRI) görüntüleme tekniklerinden yararlandı ve anne farelerin
beyinsel aktivitelerindeki değişimleri belirledi. Buna göre, süt
veren annelerin beyinlerinde ödüllendirme ile ilişkili bölümde
hareket daha da hızlanıyor. Bilim dünyasına göre bunun yorumu şu:
Annenin bebeğini emzirmesine karşılık anneye verilen bir ödül, bir
nimet!..
Güney Carolina Tıp Fakültesi’nden Jeffrey Lorberbaum, yine MRI
tekniğini kullanarak, bebeklerinin ağlamasını duyan annelerin
beyinlerini inceledi. Kadınların beyinlerindeki aktivite, farelerin
beyinlerindeki aktivitenin aynısı oldu. Hipotalamus’un aynı bölgesi
ve prefrontal ve orbifrontal bölgeler aydınlandı.
Anneler üzerinde yapılan araştırmalar, başka ilginç bulguları da
ortaya çıkardı. Örneğin 40 yaş ve üzerinde hamile kalan ve çocuk
doğuran annelerin, daha küçük yaşlarda hamilelik geçiren kadınlara
kıyasla, uzun yaşama şansları daha yüksek. Bilim dünyası, bu
bulguyu, 40’larında anne olan kadınların daha yavaş bir hızda
yaşlanmalarına bağlıyor.
Baba beyinleri ne durumda?
Peki ya çocuk sahibi olmak, babaların beyinlerini nasıl etkiliyor?
Kadınlarda olduğu gibi onlarda da bir değişim meydana geliyor mu?
Yavrularına bakan babalar, bu durumdan dolayı beyinsel açıdan
kazançlı çıkıyor mu? Bilim dünyası, elbette babaların durumunu da
araştırıyor. Bunu için, küçük bir Brezilya maymun türü olan
marmoset’ler inceleniyor. Marmosetler, monogam bir yaşam sürüyor ve
yavrularının bakımını erkek ve dişi birlikte üstleniyor. Bugüne
kadar elde edilen bulgular şunu gösterdi: Baba marmoset, yiyecek
bulma konusunda, baba olmayan erkek bir marmosetten daha
başarılı.
Her yere yetişen mucize kadının sırrı da annelik
mi?
Nasıl oluyor da, anneler aynı anda birkaç işi birden yapabiliyor?
Kadının annelikle birlikte kazandığı o geleneksel hünerin sırrı ne?
Bilim dünyası, bir yandan da bunu çözmeye çalışıyor. Belki de anne
beyninde meydana gelen değişimler, kadına, ortaya çıkan bir dizi
yeni isteği karşılamada o hassas dengeyi kurduruyor: Çocuk bakımı,
çalışma yaşamı, sosyal aktiviteler, ev işleri.... Doğrusu, bilim
henüz bu sorunun yanıtını bilmiyor. Ancak araştırmalar gösteriyor
ki, beynin yapısı ve aktiviteleri gerektiğinde değişebiliyor.
Regensburg Üniversitesi’nden Arne May ve meslektaşları, havaya 3
topu atıp düşmeden tutmasını öğrenen kadın beyinlerinde, algılama
ile ilgili bölgenin değişim gösterdiğini belirlediler.