Arda Turan: "Abi dediğim insanlar beni ateşe attı"

Eyüpspor’un teknik direktörü Arda Turan Günaydından Tuba Kalçık’a verdiği röportajında paranın kendisi için önemli olmadığını, birçok sözleşmesinde boş mukaveleye imza attığını belirtti.

Arda Turan: "Abi dediğim insanlar beni ateşe attı"

"Mutlu olduğum yerde olmak en büyük motivasyonum" diyen eski futbolcu, A Milli Takım’dayken EURO 2016'da yaşanan prim kriziyle ilgili de kendisine haksızlık yapıldığını söyledi: "Parayı, ülke ve futbol sevgimin önüne koymamış biri olarak günah keçisi ilan edildim. Abi dediğim insanlar tarafından hiçbir suçum yokken ateşe atıldım"

İşte Arda Turan’ın Sabah Gazetesi'nden Tuba Kalçık'a verdiği o röportaj:

Bayrampaşa'dan çıkıp dünyanın en önemli takımlarında oynadınız. Kariyerinizde sizi en çok motive eden şey neydi?

Mücadele. Hayatımda elde etmek istediğim her şey için mücadele ettim. Başarma duygusunun yeri benim için ayrı. Galatasaray altyapı seçmelerine girdim, kazandım. Performansımla A takıma seçildim. Milli takımda unutulmaz günler yaşadım. Sonrasında Galatasaray kaptanı oldum. La Liga'ya transfer oldum. Atletico'da şampiyon oldum, sonra Barcelona'ya transfer oldum. Sadece futbol oynamak hayaliyle yola çıkan bir çocuk için rüya gibi. Ben hayatım boyunca parayla motive olmuş biri değilim. Dönün bakın benim kariyerime ve sözleşme süreçlerime, en çok kullanılan kelime 'Boş mukaveleye imza'dır. Bu bazen doğru olmayabilir, süreçleri belki daha profesyonel yürütmek daha doğru ama bu da benim. Benim karakterim bu. O yüzden ben mutlulukla, mutlu olduğum ortamlarda bulunmayla motive olurum.

"HAKSIZLIĞA KARŞI HEP TEPKİ GÖSTERDİM"

Duygularınızla hareket eden birisiniz. Bu açıdan yaşadığınız en büyük pişmanlık neydi?

Bu, benimle ilgili yapılan en büyük eleştiri. Bu özelliğimin bana negatif etkiler olmuş mudur? Elbet olmuştur. Mantığı ön plana koymak insanı her zaman daha korunaklı bir alanda tutuyor. Ama bu benim karakterim; duygularım sıklıkla ön planda oluyor. Yaş aldıkça bunu dengelemeyi daha fazla öğrendim. Geriye dönüp baktığınızda 20'li yaşlarda yaptığınız birçok şey şimdi anlamsız gelebiliyor. Ama şuna eminim Arda'ya 20'li yaşlarımdan baksam belki bugünkü birçok hareketim ona saçma gelebilir. Artık daha rafine bir hayatım var. İşim, ailem, çocuklarım. Bir pişmanlıktan bahsetmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Hepsi beni bugün olduğum Arda yaptı. Hâlâ eksiklerim var ama geldiğim noktadan mutluyum.

Öfkenizi kontrol edemediğiniz için kavga haberleriyle basına birçok defa konu oldunuz. Kariyerinizi bu açıdan doğru yönetemediğinizi düşünüyor musunuz?

Bu konuyu kariyer yönetimi ekseninde değerlendirmek doğru değil. Evet, zaman zaman öfkeme hakim olamadığım olaylar yaşadım. Geriye dönüp baktığımda bunları farklı iletişim yöntemiyle çözebilir miydim? Evet ama hepsinde bir haksızlığa tepki veriyorum. Haksızlığa karşı tepkisiz kalamıyordum. Yine haksızlık karşısında sessiz kalmam; ama daha sakin çözümler üretmeyi öğrendim. Bu da hayatın insana zamanla öğrettiği bir şey.

"GÜÇ ZEHİRLENMESİ YAŞADIM"

Genç yaşınızda çok büyük takımlarda oynadınız. Bu durum sizde 'güç zehirlenmesine' mi neden oldu?

Kariyerimde yaptığım hataların çoğu bireysel inişler ve çıkışlar. Onların temeline bakarsanız birçoğu da etrafımdaki insanları koruma, sahip çıkma duygusu olduğunu görebilirsiniz. Her gerginliğimi buna bağlamak doğru olmaz ama geneli böyle. Büyük takımlarda oynamak, büyük başarılara imza atmak insan hayatında değişiklikler meydana getirebiliyor, bu doğal. Yaşadığım güç zehirlenmesinde bunun da payı olabilir. Ama ben hep haksızlığa karşı elimden gelen mücadeleyi vermiş, gerektiği yerde kavgayı göze almış biriyim. Yöntemimi sorgulayabiliriz. Geriye dönüp kendimle yüzleşince ben de sorguluyorum. Bazı aksiyonlarımda o güç zehirlenmesiyle yanlış yapmış olabilirim. Bunların hepsinin bedelini de ödedim.

Milli Takım'daki son döneminizde hep medyanın gündeminde oldunuz. Bazı gazetecilerin size haksızlık yaptığını söylediniz belgeselde. Size karşı neden böyle bir tavır aldılar?

Belgeselde bu konuya değiniyoruz. Çekimleri yaptığımız süreçte bu konuları tekrar konuşmak biraz zor geldi bana. Yüzleşme anlamında değil. Başından itibaren günah keçisi ilan edildiğim bir konuydu. Ortada milli forma var, ben hayatım boyunca parayı ülke ve futbol sevgimin önüne koymamış biriyim ama orada tüm ihale bana kalmıştı. O dönem öyle bir tavırla karşılaşmıştım. Abi dediğim insanlar tarafından hiçbir suçum yokken ateşe atıldım. Ama belgeselde konunun taraflarıyla konuşulup, olayın daha net anlaşılmasından memnunum.

"FATİH TERİM KARİYERİMDEKİ EN ÖNEMLİ FİGÜRLERDEN BİRİ"

Kariyerinizde Fatih Terim'in ayrı bir yeri var…

Fatih Terim kariyerimdeki en önemli figürlerden biri. Hep yol gösterici olmuştur, zor günlerimizde yanımızda olmuştur. Her zaman büyüklüğünü göstermiştir. Teknik direktörlüğünden ilham aldığım birkaç farklı hoca var. Fatih Hoca da bu isimlerin başında geliyor. Ondan, şartlar ne olursa olsun asla pes etmemeyi ve doğru zamanda doğru riskleri almayı öğrendim. Mücadele kavramına kattığı anlam, Fatih Hoca'nın en çok saygı duyduğum özelliklerindendir. Simeone'den savunma noktasında kıymetli şeyler öğrendim, Luis Enrique'den oyunun ofansif kodlarını ve bireysel yetenekleri nasıl ön plana çıkarabileceğimi... Çalıştığım tüm teknik adamlardan edindiğim çok tecrübe var. Şu anda da öğrendiklerimi en iyi şekilde kendi takımımda uygulamaya çalışıyorum.

"ÇOK KIYMETLİ OYUNCULARIMIZ VAR"

Türk futbolunun yeni nesil futbolcular arasında sizin başarınızı yakalayacak bir isim var mı?

Elbette var. Arda Güler, Barış Alper Yılmaz, Ferdi Kadıoğlu, Kenan Yıldız, Kerem Aktürkoğlu... Liste daha uzar gider. Hakan Çalhanoğlu zaten şu anda geldiği noktada muhteşem bir kariyere sahip. Çok kıymetli oyuncularımız var bizim. Onlara bakınca içimde çok güzel duygular uyanıyor. Euro 2024'te bize milli takım heyecanını yaşattılar. Bizi yeniden bir araya getirdiler. Çok özel birtakım oldular. Umuyorum ki hepsi beni yakalayacak ve geçecek. O zaman benim yaptıklarım daha çok anlam kazanır.

"HAYATIM BOYUNCA KALABALIK SOFRALARI, ARKADAŞLARI SEVDİM"

İspanya'daki futbol kariyerinizde özel hayatınızla gündem olmuştunuz. Evinize çok misafir geldiği, futbola kanalize olmadığınız gibi eleştiriler de vardı.

Prime Video'da yayınlanan belgeselde bir cümlem var, "Bir daha asla 24 yaşında Atletico Madrid futbolcusu olmayacağım" diye. Ben hayatım boyunca kalabalık sofraları, arkadaşları sevdim. Çevremde olmaları bana hep güç verdi. Ben Atletico Madrid'de şampiyonluklar kazanırken de çevremde arkadaşlarım vardı. Sanki sonrasında yaşadığım sportif düşüşün tek sebebi oymuş gibi gösteriliyor, ben onun yanlış olduğunu söylüyorum. O yaşlarda, o enerjiyi o duyguyu seviyordum. Belgeselde Filipe Luis bu konuyu çok güzel anlatıyor. Bizim evdeki ortamı, buluşmalarımızı, mangal partilerini... Bu Türkiye'de her zaman konu oldu ama İspanya'da kimse bu adamın çevresinde neden arkadaşları var demedi.

"FUTBOL BANA HAYALLERİMİN ÖTESİNDE BİR HAYAT SUNDU"

Dünyadaki başarılı futbolculara baktığımızda dar gelirli ailelerden geliyor. Dar gelirli aileden gelmek sizin futbol yaşamınızı nasıl etkiledi?

Benim için aile her şeydir. Onların mutlu olması, kendilerini güvende hissetmeleri ve huzur içinde yaşamaları benim en önemli önceliklerimden biri. Refah içinde bir çocukluk geçirmedim. Her orta gelirli aile gibi bizim de kendimize göre ekonomik sıkıntılarımız vardı. Futbol bana hayallerimin de ötesinde bir hayat sundu. Hiç unutmam, bir gün eve geldiğimde annem ağlıyor. Yanına gidip ne olduğunu sorduğumda "Bu ev çok küçük, çok rutubetli" diye cevap vermişti. Ben de ona "Sen hiç merak etme annem, sen 40 yaşına gelmeden sana daha büyük çok güzel bir ev alacağım" demiştim. Çok şükür ki annem 40 yaşına gelmeden o sözümü tutabildim. Geriye dönüp baktığımda bu kadar büyük bir kariyer yapamamış da olsaydım, sırf anneme o ev sözünü tutmuş olabilseydim yine dünyanın en mutlu insanı olurdum.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!...