Aşırı korumacı bir anne olmayın!..
Biliyoruz çocuğunuz sizin bir taneniz. Onun için yapamayacağınız şey yok, endişeleniyorsunuz, merak ediyorsunuz. Ama onun yerine yaşamak, her şeyini halletmek, onu yormamak duygusuyla hareket etmek aslında ona zarar veriyor.
Sözcü de yer alan habere göre sevgi ve disiplin
çocuğun eğitiminde iki önemli unsur…
Ancak ikisi arasında bir denge kurmak şart. Çocuğa fazla sevgi göstermeniz onun için risk oluşturabilir. Kadınların annelik duygusu doğasında vardır ama bu özellik bünyelerinde bulunan oksitosin hormonundan kaynaklanır.
Her dediğini hemen yapmayın
Bir dediğini iki etmemek bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük. “Aman üzülmesin” diye düşünüp buna göre hareket ettikçe çocuk hazıra, kolaya alışır ve tembel olur. Hayatın zorluklarıyla yüzleşmekten kaçar. İçeceği su için bile yerinden kalkmak istemez, her şeyi başkasından bekler. Hazır çözümler arar.
Fazla müdahale etmeyin
Çocuğunuzun her şeyine fazla müdahale ettiğinizde “Nasılsa benim adıma, benim düşünmem gerekeni düşünüyor, yapmam gerekeni yapıyor” diyerek hayatın bütün yükünü sizin omuzlarınıza yükler, sorun çözme becerisi geliştiremez, özgüveni eksik kalır. Mücadeleciliği, girişimciliği, özgüveni gelişmez; çok kırılgan olur. Halbuki çocuğun hayatı öğrenmesi için bazı şeylerde tek başına bırakmalısınız. Örneğin çocuğun sokakta oynamasına izin vermelisiniz. Çocuk düşebilir, bir yerini acıtabilir ama bu riski göze almak gerekir. Nasıl bir kaplumbağa yürüyebilmek için başını kabuğundan çıkarma riskini göze alıyorsa çocuğun da sağlıklı büyüyebilmesi için birtakım risklerle karşı karşıya kalması, bunlarla ilgili çözümler üretmesi ve ilerlemesi gerekir ki hayatı öğrenebilsin. Sizin göreviniz aslan terbiyeciliği değil, bekçilik yapmak. Çocuklarınızı bir bekçi gibi uzaktan kontrol etmeli ve onu tehlikelerden korumalısınız.
Aşırı korumacı olmayın
Sevginiz gibi koruyuculuğunuzu da dengeli şekilde kullanmalısınız. Çocuğunuza birtakım sorumluluklar vermekten çekinmemelisiniz. Yoksa çocuk yedi yaşına geldiğinde hala ayakkabısını bağlayamaz, 20 yaşına geldiğinde ne giyeceğini bilemez, kahvaltıda ekmeğin üzerine ne süreceğini size sorar hale gelir. Annelerin aşırı korumacılığının bir eseri olarak çocuklarıyla yataklarını ayırmadıkları bile olur.
Ancak ikisi arasında bir denge kurmak şart. Çocuğa fazla sevgi göstermeniz onun için risk oluşturabilir. Kadınların annelik duygusu doğasında vardır ama bu özellik bünyelerinde bulunan oksitosin hormonundan kaynaklanır.
Her dediğini hemen yapmayın
Bir dediğini iki etmemek bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük. “Aman üzülmesin” diye düşünüp buna göre hareket ettikçe çocuk hazıra, kolaya alışır ve tembel olur. Hayatın zorluklarıyla yüzleşmekten kaçar. İçeceği su için bile yerinden kalkmak istemez, her şeyi başkasından bekler. Hazır çözümler arar.
Fazla müdahale etmeyin
Çocuğunuzun her şeyine fazla müdahale ettiğinizde “Nasılsa benim adıma, benim düşünmem gerekeni düşünüyor, yapmam gerekeni yapıyor” diyerek hayatın bütün yükünü sizin omuzlarınıza yükler, sorun çözme becerisi geliştiremez, özgüveni eksik kalır. Mücadeleciliği, girişimciliği, özgüveni gelişmez; çok kırılgan olur. Halbuki çocuğun hayatı öğrenmesi için bazı şeylerde tek başına bırakmalısınız. Örneğin çocuğun sokakta oynamasına izin vermelisiniz. Çocuk düşebilir, bir yerini acıtabilir ama bu riski göze almak gerekir. Nasıl bir kaplumbağa yürüyebilmek için başını kabuğundan çıkarma riskini göze alıyorsa çocuğun da sağlıklı büyüyebilmesi için birtakım risklerle karşı karşıya kalması, bunlarla ilgili çözümler üretmesi ve ilerlemesi gerekir ki hayatı öğrenebilsin. Sizin göreviniz aslan terbiyeciliği değil, bekçilik yapmak. Çocuklarınızı bir bekçi gibi uzaktan kontrol etmeli ve onu tehlikelerden korumalısınız.
Aşırı korumacı olmayın
Sevginiz gibi koruyuculuğunuzu da dengeli şekilde kullanmalısınız. Çocuğunuza birtakım sorumluluklar vermekten çekinmemelisiniz. Yoksa çocuk yedi yaşına geldiğinde hala ayakkabısını bağlayamaz, 20 yaşına geldiğinde ne giyeceğini bilemez, kahvaltıda ekmeğin üzerine ne süreceğini size sorar hale gelir. Annelerin aşırı korumacılığının bir eseri olarak çocuklarıyla yataklarını ayırmadıkları bile olur.