Aşk Kansere de Çare Olabilir mi?
Aşk Kansere de Çare Olabilir mi?
Uzun zamandan beri yapılan bir tartışma da ‘Aşk nelere kadir!’
lafının romantik bir inanış olup olmadığı üzerine. Bazı
araştırmacılar aşkın çeşitli hastalıklara çare olduğunu söylerken
bazı araştırmacılar da bunu şiddetle yalanlıyor. Gerçekten böyle
bir şey var mı? Aşk, kanser tedavisine yardımcı oluyor mu? Ya da
aşkın hastalıklar üzerinde olumlu bir etkisi var mı? Uzmanlara
sorduk…
Onkoloji Uzmanı Dr. Teoman Yanmaz; “Yalnızca aşk değil, sevginin
her hali aslında kanserden korur” diyor ve kanser-aşk arasındaki
ilişkiyi şöyle anlatıyor:
“Kanser maalesef günümüzde ‘çağın hastalığı’ haline geldi.
Kendiniz, eşiniz, dostunuz, yakın arkadaşlarınız ya da onların
yakınları…
Mutlaka tanıdık birilerinde bu hastalık var. Bugüne kadar bu
hastalıkla ilgili yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, dokunduğumuz,
konuştuğumuz, hatta bulunduğumuz ortamın tetikleyici bir faktör
olduğu çok anlatıldı. Ama aşkın etkisi pek de dile getirilmedi.
Oysa ‘aşkın kanser üzerinde etkisi var mı’ sorusunun yanıtı
kesinlikle evet!”
Dr. Yanmaz, şöyle devam ediyor:
“Nicedir aşk denince modern insan altındaki kimyasallara
odaklanıyor. Yani aşktan değil de aşık olduğumuzda salgıladığımız
hormonlardan adrenalinden, serotoninden, oksitosinden ve
melatoninden bahsediyoruz aslında.
Bunların tamamı aşkı teşkil eder mi, aşk mı bunlara neden olur,
bunlar mı aşka; bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şey, aşk dediğimiz
durumlarda bunların da vücutta arttığının tespit edildiği. İşte aşk
sırasında salgıladığımız bu hormonlar kansere de etki ediyor.
Bunların bazıları yaşam tarzımızı, bazıları biyoritmimizi
dengeleyerek kanserden korunmada yardımcı olurken; bazıları da
kanser tedavisi sırasında tedaviyi olumlu yönde etkileyecek ek
faydalar sağlıyorlar.
Melatonin ve serotonin örneğin; özellikle de melatonin kansere
karşı iyi geliyor! Çok salgılandığında vücudun direnci artıyor.
Enfeksiyonlara karşı koruyucu oluyor. Hem immün sistem üzerine
olumlu etkisi ar hem de antioksidan etkisi yüksek. Bu nedenlerle
kanser riskini azaltıyor. Ama sadece kanser riskini azaltmakla
kalmıyor; bir çalışmada melatonin hormonunun kanserden ölümü de
azalttığı gösterilmiş.
Yani kanser hastasının ölümünü de önlüyor. Melatonin seviyesi az
olan insanlar üzerine yapılan çalışmalarda; özellikle yatak odası
ışıklandırılmış olanlar ve gece vardiyası yapılan işlerde
çalışanlarda, kanserin daha sık görüldüğü saptanmış.
Oksitosini de bu gruba sokabiliriz. Buna ‘şefkat hormonu’ da
deniyor. Doğumun başlamasını sağlar, orgazm onsuz olmaz, bebek
anneyi emdikçe annede oksitosin artar. Aslında bu bahsedilenlerin
hepsi aşkın değişik halleri zaten… Sevgilinin varlığı, onunla
geçirilen ya da geçirilecek zaman, bunların yarattığı gerçek üstü
dünya.”
Mutlu bir aşksa sağlık verir ama ya tam tersiyse…
Uzman Psikolog Sinem Demir ise aşkta mutluluk hormonları
salgılanınca bağışıklık sistemimizin güçlendiğini bunun da vücuda
sağlık getirdiğini söylüyor ve ekliyor:
“Aşkın hastalıklara deva olması anlaşılmaz bir şey değil. Ama aşk
bazen hassaslaştırıyor, ilişkinin oturmadığı durumlardaysa,
ilişkide tutku ön plandaysa en ufak bir sarsıntıda o ilişkiyi
kaybedeceğimizi düşündüğümüzde, benlik algımızda aşırı hassasiyet
varsa ruh sağlığımızı kötü etkileyebiliyor. Gel-gitleri
kaldıramayabiliyoruz, fiziksel açıdan da kötü duruma gidebiliyoruz.
Bazı araştırmalarda aşkın insanların sağlığını kötü etkilediği
bulunmuş.
Duygusal inişler çıkışlar yaşanabiliyor, vücut bunu
kaldıramayabiliyor. Nasıl bir ilişki yaşıyor olduğumuz, genel
olarak bir ilişkide kendimizi nasıl konumlandırıyor olduğumuz,
duygularımızı ne kadar dışa vurabiliyoruz, patlamalar yaşıyor muyuz
buna bağlı sağlıklı olabilmemiz de.”
Araştırmalar ne diyor?
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalarda aşkın fiziksel ve
psikolojik etkisinin olduğu sonucu ortaya çıktı. Kan akımının
düzenlenmesi, iştahı azaltması, kalp ritminin hızlanması, yağ
yakımının gerçekleşmesi, metabolizmanın hızlanması, hafızanın
güçlenmesi, ağrıların daha az hissedilmesi, bağışıklık sisteminin
güçlenmesi, cilt sağlığının artması, östrojen ve testosteron
hormonlarının artması aşkın fiziksel olarak etkileri arasında yer
alıyor.
Psikolojik olarak ise aşkın motivasyonu artırdığı, özgüveni
sağladığı, antidepresan yerine geçtiği ve dışa dönük bir kişilik
oluşturduğu söyleniyor…