Aşk ve Seks Efsaneleri Doğrulandı!
Aşk ve Seks Efsaneleri Doğrulandı!
Ruh ikizimiz var mıdır? Ten uyumu yeterli midir? Bu ve bunun gibi
birçok söylem; aşk literatüründe sık sık karşımıza çıkıyor ve çoğu
zaman da kafamızı karıştırmaya yetiyor! Biz de içinde gizem unsuru
barından dogmatik düşünceleri mikroskop altına aldık ve uzmanlara
sorduk. İşte aşka
dair her şey...
Sevişmek sağlık için faydalıdır!
Doğru: Kolesterole, diyabete, kansere, kalp
rahatsızlıklarına ya da yüksek tansiyona neden olmayan gerçek bir
zevk kaynağı! Sinir sisteminin yapısı, işlevi, gelişimi, genetiği,
biyokimyası, fizyolojisi ya da farmakolojisi üzerine kitapları
bulunan dünyaca ünlü Doktor Lucy Vincent; "Cinsel ilişki sırasında
erkekler de kadınlar gibi oksitosin (Orgazmı tetikleyen hormon)
salgılarlar. Oksitosin; bağışıklık sistemini harekete geçirir,
vücudun gevşeyip rahatlamasını sağlar ve kaygılarımızı giderir"
diye açıklıyor.
Oksitosin; beynin en ilkel bölgelerinden biri tarafından, dokunma,
sarılma, kucaklanma, orgazm gibi fiziksel tahrik olmalar sonucu
üretiliyor. Orgazm sırasında kadın ve erkek her ikisi de oksitosin
üretiyor. Oksitosin; aynı zamanda yetişkinlerin birbirine
bağlanmasında da benzer bir rol oynuyor.
Yakın fiziksel temas, oksitosin hormonunun seviyesini artırıyor,
kadın bedenini daha çabuk cevap verir hale getiriyor ve bunun
sonucu olarak da çiftler arasındaki bağ da kuvvetleniyor. Kısacası
sevişmek; oksitosin paralelinde son derece sağlıklı bir dışavurum.
Ayrıca migrene de iyi geliyor!
Regl döneminde cinsel acıdan daha istekli
oluruz!
Doğru: Özellikle yumurtlama döneminde
cinsel istek ikiye katlanır. Liverpool Üniversitesi Biyoloji
Bölümü''nde doktora yapan Rob Burris; ''11 erkek deneğe 66 erkeğin
fotoğraflarını gösterdik. ''Fotoğraftaki kişi, eşinizi ya da
partnerinizi baştan çıkarabilir mi?'' diye sorduk ve bu tehdidi
birden yediye kadar puanlamalarını istedik.
Eşleri regl dönemi yaşayan erkek denekler ortalama olarak 5,5 puan,
eşleri regl dönemi geçirmeyen erkekler ise ortalama 4,6 puan verdi.
Böylece, eşleri regl döneminde olan erkeklerin daha kıskanç olduğu
kanıtlandı. Çünkü kadınların regl oldukları zaman cinsel istekleri
artıyor ve doğal olarak bunu da hayatlarındaki erkeğe de belli
ediyorlar. Böylece seks hayatları
renkleniyor. Ancak bu zamanlarda erkekler daha korumacı oluyor. Bu
da kıskançlığı artırıyor'' diyor.
İlişki süresi uzadıkça libido azalır!
Doğru: İstatistiklere göre bu durum
kaçınılmaz! İlişki ilerledikçe seks katsayısında da düşüş
yaşanıyor, ilişkisi altı aydan kısa olanlar ayda 12 kez sevişirken,
beş yıldan sonra bu rakam sekize düşüyor. Yani aynı erkekle uzun
süre beraber olunca daha az sevişmeye başlıyoruz.
Liverpool Üniversitesi''nde yapılan en son araştırmalarda; üç
yıllık ilişkisi olan kadınların yüzde 13 ''ü erkelerin ise yüzde
10''u, en az üç ay boyunca sevişmediklerini açıkladılar. Altı
yıllık ilişkisi olanlarda ise oranlar kadınlarda yüzde 17,
erkeklerde ise yüzde 16''ya kadar çıkabiliyor. Nedeni
ise zaman içinde çiftlerin birbirini kanıksaması ve erkeklerde yaş
ilerledikçe testosteron hormonunun azalması!
Aşkın ömrü üç yıldır!
Doğru: Ünlü yazar ve reklâmcı Frederic
Beigbeder bu tezini kitaplaştırdığında büyük tartışmalara neden
olmuştu. Ancak bugün, yapılan araştırmalar yazarın tezini doğrular
nitelikte. Yine de; ilişkilerinde dört yılı geride bırakıp
beraberliklerini sürdürebilen çiftlerin endorfin (Mutluluk)
seviyelerinde artış da gözlenebiliyor. Uzmanlar; önemli olanın söz
konusu kritik süreyi aşabilmek olduğunu belirtiyorlar.
Peki, endorfin neden bu denli önemli: Endorfin; sükûnet ve güven
hissini artıyor. İçeriğindeki doğal amfetaminler ise çekim gücünü
ve coşkuyu bütünlüyor. Ancak tıpkı sentetik amfetaminler gibi de
alışkanlık yapabiliyorlar. Yani giderek daha fazla doz aranıyor.
Üçüncü yılda artık beden çekiciliği sürdürecek miktarda amfetamin
üretemiyor. Bu noktada da bocalamalar başlıyor.
Dünyanın dört bir yanında on bin üzerinde denek ile yapılan
araştırmada, her iki cinsin de ideal eşte ilk sıraya zekâ ve
nezaketi koyduklarını, ikinci sıraya da erkeklerin güzellik ve
gençliği, kadınlarınsa maddi kazanç potansiyelini ve başarı hırsını
koyduklarını söylüyorlar. Lucy Vincent ise
"Soyunun devamını güvenceye alan ve birbirini seven iki insan bu
süreyi biyolojik olarak beraber geçirmeye programlı" diyor. Ancak
tutku aşkı bittikten sonra devreye mantık giriyor. O zaman da
insanların beraber yaşayabilmeleri için ortak bir yol bulmaları
gerekiyor.
Aşırı istek erkekleri aptallaştır!
Doğru: Erkek aşırı cinsel istekle dolu
olduğunda takıntılı ve sinirli bir ruh hali içine giriyor. Bu da
aşırı tepki göstermesine ya da normalde sergilemeyeceği davranışlar
sergilemesine yol açıyor. Orgazm olmadan rahat edemeyen, bu durumu
uyku yüzü görmemeye kadar götürebilen erkekler için ''zaman aşımı''
da söz konusu değil!
Bunun yanı sıra aşırı cinsel istek belli bir konuya yoğunlaşma
zorluğu yaşamalarına da neden olabiliyor. Uzmanlar bu durumu
''ruhsal eylemsizlik'' olarak da adlandırıyorlar.
İlk izlenim çok önemlidir!
Hem doğru hem yanlış: Psikoloji Profesörü
Richard Wiseman''ın 2006 yılının nisan ayında yaptığı hızlı randevu
(speed dating) araştırmasına göre kadınlar bir erkeği tekrar görüp
görmeme konusunda daha hızlı karar veriyorlar. 100 kadından 45''i;
30 saniye içinde karşılarındaki kişinin ikinci randevuyu hak edip
etmediğine karar verebiliyor. Erkeklerin ise sadece yüzde 22''si
böylesine kararlı. Neden mi?
Lucy Vincent; "Karşımızdakinden aldığımız sinyaller Önce
bilinçaltına gönderiliyor burada analiz edildikten sonra üst
bilince taşınıyor" diye açıklıyor. Yani biyolojimiz kendini bilinç
akışına bırakıyor. Dolayısıyla işin içine büyük oranda mantık da
karışıyor.
İlk görüşte aşk, vardır!
Doğru: Fransız bilim adamı Jean Didier
Vincent ilk görüşte aşkın varlığını doğruluyor ve mantıklı bir
saptamada bulunuyor; "Mitolojide Cupid''in attığı oklarla oluştuğu
var sayılan ilk görüşte aşk aslında uyarıcıların karşılıklı ve
hızlı bir şekilde algılanmasından ibaret. Koku, feromon, yüz şekli,
vücut oranları gibi... Bir tür algıda seçicilik gibi! Bu uyarıcılar
beynimizde çeşitli imgeler yaratarak hormonlarımızı ve
nöronlarımızı etkiliyor."
Sonuç olarak içimizde kontrol edemediğimiz biyolojik gelgitler
yakınmasının nedeni, karşımızdaki kişide aslında çok aradığımız
birtakım özelliklerin hızla farkına varışımız. Hatta genel anlamda
seksi, yakışıklı ya da zeki olarak değerlendirilmeyen kişilere dahi
âşık olmamızı hızlandıran kimyasal bir reaksiyon bu.
Karşımızdakinde hepsini bertaraf eden bambaşka izlere de
rastlayabiliyoruz.
''Bana neler oluyor'' diye sorulan klasik aşk sorusunun cevabı da
işte bu gerçeklerde saklı. Annelerimizin meşhur sorusunu da
unutmamak gerek; ''Onda ne buluyorsun?'' Garip ama gerçek!
Tencere yuvarlanır kapağını bulur!
Doğru: Bebekler daha ilk aylardan itibaren
görüntülerden ve kokulardan etkilenmeye, onları kaydetmeye
başlıyorlar. Yani mantıken aşk; ilk bağ kurduğumuz kişi ile
başlıyor. Birçoğumuzun babamıza ya da annemize benzeyen kişilere
yönelmemizin nedeni de işte bu!
Aşk bağımlılık yapar!
Doğru: Evet oldukça etkili bir
uyuşturucudur! Antropolog Helen Fisher bunu kanıtlamak için 17 genç
insana sevdikleri kişilerin fotoğraflarını göstererek beyin
fonksiyonlarını incelemiş ve aşkın; beynin ödül, zevk ve uyuşturucu
madde girdisini yöneten noktaları harekete geçirdiğini ortaya
çıkarmış.
Araştırmacılar âşık kişilerle uyuşturucu bağımlıları arasında
benzerlikler de keşfettiler. Bu durum tıpkı mutluluk hormonları
dopamin ve serotonin içeriklerindeki benzerlik ile özetleniyor.