Ayağını Patronuna Göre Uzat !
Ayağını Patronuna Göre Uzat !
Çoğumuz, günümüzün yarısını iş yerinde geçiriyoruz. Dolayısıyla, bu
zaman dilimi içinde rahat, mutlu, güvenli, üretken ve enerjik
olmamız son derece önemli. Tabii bunda belirleyici olan bir sürü
etken var; ofisimizin yerinden ve dekorasyonundan tutun da, iş
arkadaşlarımıza, çalışma koşullarına ve aldığımız maaşın tatmin
ediciliğine kadar... Fakat kabul edelim, bütün bu etkenlerin
başında patronumuzla aramızın ne kadar iyi olduğu geliyor.
Nasıl ki biz iş hayatında kendi karakterimizi ister istemez ortaya
koyuyorsak, yönetici pozisyonundaki insanlar da kendi
karakterlerini ofise taşıyorlar; her ne kadar soğukkanlı davranmaya
ve suratlarında demir bir maskeyle gezmeye çalışsalar da...
Dolayısıyla, her patrona aynı şekilde davranarak en iyi sonucu elde
etmek mümkün değil. Kariyer koçları bu konuda kapsamlı bir
araştırma yapmışlar ve hangi patrona, nasıl davranılması ve aynı
şekilde nasıl davranılmaması gerektiğini belirlemişler. İşte size
yardımcı olması adına, nazı yönetici tipleri ve onlarla nasıl
iletişim kurmanız gerektiği konusunda küçük ipuçları...
Süperstar
Onu yalnızca bir kez görmüş olanlar bile, yöneticiliğini
sergilemekten ne kadar hoşlandığını anlayabilirler. Çok uğraşmış ve
sonunda başarmıştır, bu başarının tadını çıkarmak en doğal
hakkıdır. Çalışanlarının başarısını da kendi başarısı gibi görme
eğiliminde olduğundan, sizin fikirlerinizi kendi fikri gibi
satmakta tereddüt etmez. Bu tür patronlar, kendi yöneticilik
cazibelerinin büyüsüne kapılmış kişilerdir. Onları bu tatlı rüyadan
uyandıranların da anında ipi çekilir. Genellikle çevreleri,
egolarını acıktıkça bekleyen birtakım statü hayranlarıyla çevrili
olur. Öncelikle, asla o güruhun içine girmemelisiniz.
Unutmayın ki sizim sorumluluğunuz patronu yıkayıp yağlamak değil,
işinizi en iyi şekilde yapmak. Ortaya çıkardığı işler hakkında
sadece sadece olumlu değil, aynı zamanda altyapısı sağlam yorumlar
yapın. Gerçek fikirlerinizi söyleyin, çünkü haybeye övgü sizi
hiçbir yere götürmez. Kendi yaratıcılığınızla onunkini karşı
karşıya getirmemeye çalışın, bu tehlikeli olabilir. Fikirlerini
desteklerken bir yandan da zenginleştirin. Böylece onda pozitif bir
izlenim bırakabilirsiniz.
Prensip delisi
Geliştirdiğiniz projenin yeterliliğinden çok, işe giriş çıkış
saatleriniz ve hangi sıklıkla MSN''e girdiğinizle ilgilenir. Ay
sonunda odasına kapanıp telefon faturalarını inceler, hatta
neredeyse ezberler. Zaman zaman kahve makinesinin başında nöbet
tutar. Kısacası tam bir kontrol manyağıdır. Kimseye güveni olmadığı
için, ipleri biraz gevşetirse herkesin kendini dağıtacağına ve
ofisin bütün disiplininin bozulacağına inanır. Dakikliğe müthiş
önem verdiği için, özellikle bu konuda çok özenli davranmalısınız.
Size verdiği bir projeyi hayata geçirirken ona her aşamada mail''le
bilgi vererek içinin rahat etmesini sağlayın.
Yeni makinelere ya da ofis içi gereken araç gereçlere para vermek
istemeyebilir ama bu sorunu da aşmanın bir yolu var. Bir kere asla
“Bilgisayarlar can çekişiyor değiştirsek mi acaba?” gibi ölümcül
cümleler kurmayın. Onun yerine, patronunuza hiç haber vermeden
fiyat araştırması yapın, en uygun bilgisayar firmasını bulun,
teklif alın ve bütün bu bilgilerle onun önüne gidin. Titiz
çalışmanızdan etkileneceğinden emin olabilirsiniz.
Beceriksiz
Nasıl olup da o pozisyona geldiğini bir türlü anlayamazsınız, çünkü
aslında hiçbir şeyden haberi yoktur ama bunu ona birazcık
hissettirdiğinizde otoritesini sorguladığınızı düşünür ve deli gibi
sinirlenir. Oysa alında bütün çalışmaları endişe ve güvensizlik
içindedir. Fakat o, kendi beceriksizliğini görmediği için
ofistekilerden de mutlak saygı bekler. Böyle bir patrona yol yordam
göstermeden önce, onu bir “patron” olarak kabul ettiğinizi
anlamasını sağlamanız şart.
Sizin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacı olduğunu görmesi gerek.
Ondan hiçbir şey öğrenemezsiniz; ama öğreniyor gibi yapabilir, bu
arada da kendi fikirlerinizi ona empoze edebilirsiniz. Yine de eğer
çalıştığınız yerde mesleki gelişim açısından bir arpa boyu bile yol
alamadığınızı hissediyorsanız, kendinize yeni bir iş aramaya
başlayabilirsiniz. Ondan çok daha yetenekli, becerikli ve en
önemlisi, öngörülü patronlar bulacağınız kesin.
Yaratıcı çocuk
Gerçekten harika fikirleri, çok geniş bir vizyonu, yenilikçi bir
bakış açısı vardır. Gelin görün ki, işlerinde düzenin nasıl
sağlanacağı konusunda en ufak bir fikri yoktur. Tıpkı küçük bir
çocuk gibi dağınık olduğu için, ofis de onun yönetiminde tam bir
kaosun eşiğine sürüklenir. Bu patron kendi çılgınlığından pek
hoşnut olduğu için, bu çılgınlığın çalışanlar için yorucu bir
düzensizlik ve disiplinsizliğe neden olabileceğini düşünemez.
Elemanlarsa bir süre sonra kendilerini eleman değil, bebek bakıcısı
gibi hissetmeye başlarlar. Eğer bu görevi üstlenmeye razıysanız,
ona organizasyon konusundaki yeteneğinizi gösterebilir ve işlerin
belli bir sistem içinde yürütülmesini sağlayabilirsiniz.
Biri bu sıkıcı işi kendisinin yerine yaptığı için gerçekten çok
mutlu olacak, böylece kendisine uçmak için yeterince zaman ve
enerji kaldığını düşünecektir. Tamamlanması gereken projelerin ve
yazılması gereken raporların son teslim tarihlerini, müşteri
toplantılarının ve görüşmelerin zamanlarını ona devamlı hatırlatın.
Yok eğer “ Bu benim işim değil” diyorsanız, ona tecrübeli ve
sabırlı bir sekreter ayarlayarak büyük bir iyilik de
yapabilirsiniz.