Ayşe Özyılmazel yazdı...
Memleket meselesi "Survivor Ünlüler - Gönüllüler"de bu hafta Nihat Doğan'ın zafer çığlıkları eşliğinde Asena elenmiş.
Benim gibi birine...
Memleket meselesi
"Survivor Ünlüler - Gönüllüler"de bu hafta Nihat Doğan'ın zafer
çığlıkları eşliğinde Asena elenmiş.
Asena yarışmada nasıldı bilmiyorum. Hani talihsiz bir elenmeye mi
kurban gitti, en zayıf halka mıydı falan hiçbir fikrim yok. Sadece
Acun'un işinin en iyisi olduğundan şüphe duymuyorum.
Herkes "Survivor"ı konuşuyorsa, program reytinge reyting demiyorsa
tamamdır yani.
Neyse gelelim Asena'ya.
Acun.com'da izledim, kendisinin veda videosu vardı. Adaya veda
ederken son sözlerini söylüyordu Asena.
Aynen şöyle: "Benim gibi birinin elenmesine şaşırdım, hata
yaptığıma inanmıyorum."
Sonra şöyle devam ediyordu Asena:
"Oyunsa oyun, güçse güç... Baraka yaptım, palmiye kestim, yemek
pişirdim, odun kırdım, yarıştım, çamaşır yıkadım...
Daha ne yapabilirim?"
Kuşkusuz kendine göre haklıydı. Yüzündeki inanmış, güçlü durmaya
çalışan kadın ifadesinin altında kim bilir neler vardı?
Tekrar, tekrar izledim videoyu...
Sonra kendimi düşündüm, bir de çevremi.
Bana o videoyu defalarca izleten neydi biliyor musunuz. Tek cümle;
"Benim gibi birinin elenmesine şaşırdım."
Benim gibi birinin... Ne kadar çok kullanıyoruz bu savunma ya da
bastırılmış isyan cümlesini değil mi? "Kocamı sevdim, hiçbir şeyini
eksik etmedim, oturmasını kalkmasını bilirim, ailesine kibar
davrandım, yemeği, ütüsü, çocuklar... Benim gibi bir kadına bunu
nasıl yapar?" "Eşek gibi çalıştım, şirketten en son ben çıktım,
nasıl projeler hazırladım... Benim gibi çalışana bu nasıl olur?"
"Her şeyimi verdim, akıllıyım, birikimliyim, yetenekliyim, ucuz
işlere imza atmadım... Benim gibi biri nasıl para kazanamaz?"
İstersek hayatın içinden böyle bin tane örnek verebiliriz.
İyi de asıl soru şu: "Benim gibi biri derken küçümsediğimiz
kim?"
Hani kafamızdaki o sınıflandırma ne? Ölçeğimiz ne?
Senin yapamadığını birileri yapıyor, senin kazanamadığını başkası
kazanıyor, senin kavuşamadığına elin kızı-oğlu kavuşuyor... Ama
senin gibi birine şu lanet olası dünyada bir halt olmuyor.
Senin gibi birine...
Yanlış! Hayat böyle bir şey değil ki... "Benim gibi birine bu
yapılır mı abla?" sorusuna cevap bulunacak bir âlem değil ki.
Burada eksik sen ya da fazla onlar değil ki.
Hayat işte... Bugün sana yarın bana... Öyle işte. "Benim gibi
birine..." şaşkınlığı kibir ve olayları okuyamamaktan ibaret
işte.
Hadi hayırlı olsun
Yaz kapıdan baktı ya.
İstanbul'un dört bir yanında başlayan kazı çalışmaları...
Sağlık köşelerinde bitmek bilmeyecek "Sıcaklara dikkat!"
haberleri...
Doktorların "Sıcak, havada, yeme-içme, giyinme önerileri"...
Kadınların bikini krizleri...
Bikini demişken; Çeşme ve Bodrum sahillerinden cıbıl cıbıl ünlü
fotoğrafları...
Ünlü demişken; günbegün gözümüze sokulacak ünlü kadınların selülit
ve göbek raporları...
Yazlık eğlence yerlerinde baş gösterecek desibel sorunsalı...
Kim hangi teknede kiminle araştırmaları...
Güneşin başımıza geçmesi suretiyle yaşayacağımız şapşal yaz aşkları
daha doğrusu yanaşmaları... "Bu sıcaklarda İstanbul da hiç
çekilmiyor canım" başlıklı masa muhabbetleri... "Aaaa daha karpuz
kesecektik canım" geyikleri...
Eğlence âleminde her yaz olduğu gibi bu yaz da can sıkacak
yasaklar, kısıtlamalar, gece yarısı mekân kapatmalar falan
filan...
İnsanların "tatil tercihlerine" göre gruplara ayrılması...
Şehirde kalanların sinirden çatlaması...
Okulların tatile girmesiyle beraber; "Çocukları nasıl eyleyeceğiz
bey?" problemi...
Yaz konserlerine bilet- davetiye kapma yarışları...
Turlarda kazıklanan, yazlık evinde saçını süpürge eden tatilcilerin
dramları...
Hayırlı ve de uğurlu olsun. Bir yaz daha cayır cayır geliyor,
bakalım neler olacak değil mi canım.
Bol bol buzlu tuzlu ayran için, geçecek inşallah.