Ayşe Özyılmazel yazdı
Sanatçılar konserlerini iptal ediyor. Daha doğrusu iptal edenler alkışlanıyor, yola devam edenlere "Yuh" çekiliyor.
Cevabı olan?
Çok üzgünüz.... Ama bu kaçıncı?
Bizim buralarda terörün sonu var mı? Olacak mı?
Kaç can gitti, kaç aile, kaç ana yandı bitti. Kaç şehit verdik?
Gelmiyor, sonu gelmiyor.
Ve her defasında aynı şey yaşanıyor. Yas, kızgınlık, öfke,
protestolar...
Siyasilerden demet demet kınamalar. Yalandan "Bütünlüğümüzü
yıkamazlar" mesajları falan.
Acılı şehit aileleri gazetelerin birinci sayfalarına konduruluyor.
Haber bültenleri flaş flaş terörü lanetliyor.
Sanatçılar konserlerini iptal ediyor. Daha doğrusu iptal edenler
alkışlanıyor, yola devam edenlere "Yuh" çekiliyor.
Yas ilan etmekle, "teröre yenilmeyelim, hayatımız durmasın" fikri
çatışıyor. Sokağa çıkılmıyor, gülünmüyor, liderlere fırça
çekiliyor.
Eee? Hepsi toplasan çıkartsan 3-5 gün. Ya sonra?
Sonra kaldığımız yerden marş marş; vur patlasın çal oynasın.
Ne yasımız yas, ne protestomuz adam gibi protesto! Her şey sabun
köpüğü sanki. Tek gerçek ateşin düştüğü yerde; şehit ailelerinde.
Gerisi aynı.
Ertesi hafta yine göbek atmalar, yine şarkılar türküler, yine içi
boş gündemler, yine ekonomi, yine futbol, yine milletin aşk
hayatı.
Bu işte bir yalancılık, bu işte bir kandırmaca yok mu sizce?
Kendimi bildim bileli terörle yaşıyorsam ben, kendimi bildim bileli
şehitler veriyorsa ülkem bu işte kapanmayan bir yara, sonu gelmeyen
bir çözümsüzlük yok mu?
Peki doğrusu hangisi bilen var mı?
Hayatımıza devam edip terörü arada lanetlediğimiz bir reklam gibi
araya mı alacağız, yoksa bu işin kökünden çözülmesi için üç gün beş
gün değil, sonuna kadar sesimizi mi çıkaracağız?
Bu ne riyakarlıktır, bu ne keder bilemedim, cevabını bulamadım
ben.
Hayran olunacak adam
Nasıl bir insandır, içindeki nasıl bir inançtır, duyduğu nasıl bir
sevgidir Burçin Bildik'in. Bodrum tatilinde üç yıllık eşi Zeynep'i
kaybedeli şurada kaç gün oldu. Soruyorum kendime; "Acısı bu kadar
tazeyken böylesine asil durmayı nasıl becerebiliyor?" diye...
Hayranlık duydum kendisine, kabullenişine, aşkına,
sadakatine...
Damatlığını giyerek uğurladığı eşinin cenazesinde "Allah yeni
yolunda hayırlar versin.
Işığını orada yaymaya devam etsin. Yeni yoluna güzel bir günde
yolluyoruz. Ben de damatlığımla ona eşlik ediyorum" deyişine...
Başı sağ olsun.
Öpeyim de geçsin
"Sen de zırt pırt evliliğini konu etme be. Reklam manyağııı mısın
nesin!" çekenlerin, çekemeyenlerin, çekeceklerin kulağını bi
çekeyim (bkz:sinir çekimleri).
Uçan tekmeyle cevaplarını yapıştırıvereyim de yeni bir haftaya
başlarken içimde-dışımda kalmasın.
Hoop hoop kardeşim, biz burada yıllardır ne yapıyoruz?
Politik meselelerden, AB kapısında saksı olmaktan, Meclis
yeminlerinden, yeminlerden u dönmelerden, işsizlikten, dolar euro
paritesinden, diyelim futboldaki son transferlerden,
trans-yerlerden mi dem vuruyoruz?
Bizimki bir çeşit güncel, gündelik hayatsal, magazinsel görüş
bildirimi. Ayşe'nin 'ister oku ister okuma, bir ters bir yüz
kendine dokuma' köşesi.
Bekar kız günlerimde buralardan kan ağlarken, ellerim bomboş
yüreğimde bir sızı durumlarındayken, bezelyelerden "aşk" yazarken,
o olmaz olasıca kabaklar hep benim başımda patlarken ve ben bu
komedi-müzikal halimi döktürürken iyiydim, şimdi reklamlar mı?
Hadi be! Hatta hadiiiii beaaaaa!
Bizde böyle canım. Senin içi çürük yargılarınkıskançlıkların-
kıskaçlamaların için kendimizi, stilimizi bozacak değiliz canım
(stilimizi!!).
Biz kim? Aman ne bileyim ben, cümle öyle geldi bir kere çıkamıyorum
içinden.
Tamam mı?
Yarımsa da çok üzüldüm sanki. Dur, öpeyim de geçsin.
Ayşe ÖZYILMAZEL