BAŞARILI OYUNCU İLKER AYRIK'TAN ÖZEL HAYATINA DAİR..
Kanal D’nin sevilen dizisi “Geniş Aile”den bir kahraman daha çıktı: Coğrafyacı Mürsel. Sinirlenince kekeleyen, sıra dışı replikleriyle ekran başındakileri kahkahaya boğan, internette binlerce hayranı bulunan Mürsel’i ...
Mürsel karakterini canlandırırken eğitim hayatınızdaki
bir öğretmeninizden etkilendiniz
mi?
- Mürsel gibi hiç hocam olmadı. Mürsel’in de heyecanlandığı zaman
kekeme olması senaryoda yoktu. Onu sonradan ben ekledim.
Geniş Aile’nin bu kadar sevilme nedeni ne
sizce?
- Çok iyi bir senaryosu var. Bu başarılı senaryo iyi yönetilince,
oyuncular da iyi olunca seyirci bizi sevdi.
Televizyonda bu tarz aile komedisinin fazla olmamasını neye
bağlıyorsunuz?
- “Geniş Aile” gibi bir diziyi televizyonda yayınlamak cesaret
isteyen bir iş. Birçok iş tanımı yapılırken “şey gibi” diyerek
anlatılır. “Geniş Aile”, dili bakımından hiçbir şeye benzemiyor.
Geniş Aile çok nevi şahsına münhasır bir dizi. Her anını doldurmak
zorundasınız. Dram yapımlarda üç dakikada bir replik verilebilir
ama bizde boş yok.
Dizide en ilgi çekici nokta her karaktere başrol özeniyle
aynı ağırlıkta replikler yazılması sanırım.
- Bizde başrol yok gibi zaten. Başrolümüz senaristlerimiz olur.
Çıkan iş ortada.
Senaryoyu ilk elinize aldığınızda ne tepki
verdiniz?
- Haaa aaaa aaa! dedim. Ben “Geniş Aile”nin bu kadar büyüceğini
tahmin etmiyordum açıkçası.
BİHTER KEKELEDİĞİMİ GÖRÜNCE DONUP KALDI
Mürsel’in kekeme olmasının ilginç de bir hikayesi varmış. Onu
öğrenebilir miyiz?
- Karakterde dediğim gibi böyle bir kekemelik yoktu. Çekimden bir
gece önceki okuma provasında denedim, ertesi gün sette Ufuk
(Özkan)’a söyledim, biraz oynadım öldü gülmekten. Yönetmene
söyleyene kadar düşündük. Yönetmenimiz çekimlerde tedirgindi.
‘ıçine sinmezse yeniden çekeriz’ dedim. Çektik ekip de güldü.
Yönetmenimizle birlikte olgunlaştırıp pişirdik. Setin üçüncü günü
Bihter (Dinçel) ile rolümüz vardı. Motor denince kekelediğimi gördü
ve dondu kaldı. Sonra da devamı geldi.
Dizide en çok sevdiğiniz replikler nedir?
- Kendi repliklerimden en çok “Yürü git lan”ı seviyorum. Ama
Ufuk’un söylediği “Cuma namazını pazar günü kılan Ulvi”, “Yetersiz
Ulvi, az Ulvi, yüzde iki Ulvi”... bu replikler beni çok güldürüyor.
Bir de “Ben sensiz Hitler Almanyası’nda albüm çıkarmış ısmail YK
gibi olurum, tutunamam” diye bir laf var o da favorilerim
arasında.
Her bölüm senaryosu geldiğinde tamamını okuyabiliyor
musunuz?
- Rasim Abi (Öztekin) çok güzel söyledi bir röportajında “Senaryo
posta kutumuza düştüğünde bir mizah dergisinin yeni sayısı gelmiş
gibi okuyoruz” diye. Sonra da birbirimizi arıyoruz; “Gördün mü ben
sana ne diyorum” diye gülüp kapatıyoruz. Sete gitmeyi de çok
seviyoruz. ışin en güzel tarafı bu.
Mürsel’in internette fena organize olmuş hayranları da
var.
- 450 bin kişi olmuşlardı en son gördüğümde. Onların sevgisi çok
büyük.
Savaş Dinçel’in yazdığı son eser “Uçurtmanın Kuyruğu” adlı
tiyatro oyununda yer alıyorsunuz. Bu bir vefa borcu
mu?
- Vefa borcu değil, bu oyun Savaş Dinçel’in Avustralya tatili
öncesi (biz onun vefatı için öyle diyoruz) tiyatroya dokunduğu son
yapım bir emanettir. Partnerim Aykut Taşkın, dekoru hazırlayan
Barış Dinçel ve benim bu oyunu seyirci ile buluşturmak da
boynumuzun borcu. Türk tiyatrosu ileride hesap sorar adama. Kalkıp
da senaryoyu kasaya kilitleyecek halimiz yok. Aynı zamanda Kenter
Tiyatrosu’nda da “Cimri”de rol alıyorum.
YÖNETMENLİĞE İLGİM VAR
Uçurtmanın Kuyruğu oyunu için ‘Ömrüm vefa ettikçe oynarım’
demişsiniz.
- Aykut da ben de birimiz ölene kadar bu oyunu sahnelemeye devam
etmeyi düşünüyoruz.
“Hanımın Çiftliği” dizisi oyuncuları Caner Cindoruk ve
Necip Memili de oyunu Adana’da sahneliyor. İzleme fırsatınız oldu
mu?
- Galaya gidemedik ne yazık ki. Necip gelip bizi seyretti. Necip
ile aynı rolü oynuyoruz. Oyundan sonra tanıştık değişik bir duygu
oldu.
Hayko Cepkin’in “Ölüyorum” klibini yönetmişsiniz. Bir
kerelik bir heves miydi yoksa kamera arkasına geçme gibi bir
niyetiniz var mı?
- Hayko benim yakın arkadaşım. ‘Bir klip tasarlıyorum ve tiyatral
olsun istiyorum’ dedi. Birlikte bir senaryo yazdık. Sonra ‘Çeker
misin’ dedi, ‘çekerim’ dedim. Yönetmenliğe ilgim vardı. Biraz
meraktan, biraz eğlence, biraz arkadaş hatrına çektim. Hani
yönetmenlik de tatlı. Sinema da farklı bir dil. Uzun vadede
anlatmak istediklerimi sinema ile anlatmak istiyorum. Klibi
çektikten sonra kendime bir fotoğraf makinesi aldım alışmak
için.
TUHAF BİR EVLİLİK TEKLİFİ
Eşinizle evlilik hikâyeniz filmlerde görülecek cinsten. Nasıl oldu
da ilk aşkınızla evlendiniz?
- Ortaokulda Sanem’e aşıktım. Balıkesir’de farklı okullardaydık.
Babası asker olduğu için tayinleri çıktı. 15 yıl sonra ortak bir
arkadaşımızla İstanbul’da karşılaştım. Arkadaşımdan Sanem’in
İstanbul’da olduğunu öğrenince ondan bir görüşme ayarlamasını
istedim. Ondan sonra görüştüğümüz gün sevgili olduk. Altı ay sonra
da evlenme teklifi ettim.
Evlenme teklifini nasıl ettiniz?
- Bir gün bir konsere gittik. Sanem önümde dans ederken ‘Sana
evlenme teklifi ettim mi’ dedim ‘hayır’ dedi. ‘Peki, benimle
evlenir misin’ dedim. Sanem hemen ‘evet’ dedi. ‘O zaman bu yaz
evlenelim’ dedim ‘tamam’ dedi. O evine döndü ben evime. Ertesi gün
telefon açtım ilk iş ‘bu yaz ki planlarla ilgili değişiklik yok
değil mi’ dedim. ‘Hayır, yok’ deyince ailelere söyledik. Tuhaf bir
evlenme teklifi olduğunu kabul ediyorum ama böyle aktı.
Sinem Vural /Hürriyet