Beyaz atlı prensi bekleme ritüeli
Beyaz atlı prensi bekleme ritüeli
Psikiyatride, Andromeda Kompleksi diye adlandırılan kavram, çok
güzel bir mitosa dayanır... Her kadın, bu mitostaki olaylar gibi,
hayatındaki bio-psiko-sosyal bağlardan kurtulmaya çalışır. Kadın,
kurtarıcısını bekler durur, gökten Pegasus’u ile inecek Perseus’u
ya da daha yaygın olarak beyaz atıyla gelecek prensini…
Habeşistan kralı Kepheus ve diğer Nereus kızlarının hepsinden
alımlı ve güzel olmakla övünen Kassiepeia’nın kızı imiş Andromeda.
Kassiepeia’nın bu kendini beğenmişliğinden bıkmış olan diğer deniz
kızları, kendisini deniz tanrısı Poseidon’a şikayet ederek,
Kassiepeia’nın cezalandırılmasını istemişler. Poseidon da kendi
himayesindeki denizkızlarının küçümsenmesi karşısında çok
öfkelenerek korkunç bir ejderi Kepheus’un ülkesinin başına bela
diye salmış... Bu yaratık denizdeki balıkların tümünü
yiyerek, insanların gıdasını tükettiği gibi, denizdeki insanları da
parçalayarak yiyormuş.
Kral bu durumdan kurtulmak için öz kızı Andromeda'yı bu canavara
yem olarak sunmasının tek yol olduğunu öğrenmiş. Kahinler, şayet
kızını kurban ederse memleketin kurtulacağını söylemiş ve bundan
başka bir çare olmadığında ısrar etmişler. Halk zorlamış ve çaresiz
kalan Kepheus, Andromeda’yı bir kayanın üzerine bağlayarak ejder
Gorgo’ya teslim etmiş.
Gorgo, Andromeda’yı tam parçalayacakken, gökte kanatlı atı
Pegasus’un üstündeki Perseus durumu fark etmiş ve gelip Gorgo’yu
öldürmüş. Kafasını kesmiş, sonra Andromeda’yı bağlarından kurtarıp
almış ve evlenmiş. Ancak, Andromeda’nın başka bir bağı da varmış,
amcası Phineus’a sözlüymüş... Phineus, Andromeda ile Perseus’un
düğün gecelerinde öldürülmeleri için adamlarını göndermişse de
Perseus, Gorgo’nun kesik başını gösterince adamlar taş
kesilmişler.
Böylece, Andromeda bütün bağlarında kurtarılıp Perseus ile rahat,
huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmiş.
Özellikle yoğun aile baskısı altında, çevre ile temasın
kısıtlandığı, eğitim ve öğretimin engellendiği ortamlarda yetişen
genç kadın, kendisini kısıtlayan bu koşullar altında kurtarıcısı
olacak erkeği, yani müstakbel kocasını bekleyerek geçirir
hayatını…
Toplumda kadına yüklenen roller, süregelen yönlendirmeler sonucu
kendini yetiştirmiş ve modern diye tabir edilen kadınların bile
gizliden gizliye mutlaka evlenmek istemesi Andromeda kompleksinin
bir ifadesidir.
Sosyal baskıları çok daha fazla olan genç kızların ise, ilk
rastlayacakları erkekle, pek düşünmeden evlenme girişiminde bulunma
halleri göz ardı edilemez. Daha kişiliğin henüz gelişmediği,
eğitim ve öğretimin tamamlanmadığı yaşlarda evlenmek, bireylerin
daha sorunlu dönemler yaşamalarına sebep olduğu gibi, kişiyi
depresyona, panik bozukluğu ve genelleşmiş anksiyete bozukluğu,
somatizasyon bozukluğu, dissosiyatif bozukluklar, evlilik sorunları
ve intihara yol açabilmektedir.
Bu yüzden ailelerin çocuklarını, zengin ya da akraba ile
evlendirmek, kendi güçleri üzerinde çalıştırmaya zorlamak, karşı
cins ile iletişimini engellemek yerine; daha mutlu, barış içinde,
kişiliklerini geliştirebilecekleri daha sosyal ortamlarda
yetiştirmeleri gerekmektedir.
Böylece genç kızlarımız da beyaz atlı prensi beklemek yani pasif
olmak yerine kendilerine güvenmeyi, gerçek isteklerinin bilincinde
olmayı ve buna ulaşmak için çabalamayı gönül rahatlığı ile tercih
edebilirler.