Bir nesil Fatoş Bebek'le büyüdü..
Bir nesil Fatoş Bebek'le büyüdü..
Geçtiğimiz hafta yolum Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi’ne düştü ve
elbette müthiş saatler geçirdim eşsiz parçalara bakıp iç geçirerek.
En çok etkilendiğim bölümlerden biri Fatoş Oyuncakları’na ayrılan
camekandı ve içindeki her bir oyuncakta çocukluğumu hatırladım.
Özellikle Pembe Panter uzun süre başucu arkadaşım olmuştu; derken
bir zamanların yaratıcı ve sevimli kahramanlarına hayat veren Fatoş
İnhan’ı aramak geldi içimden. Bir promosyon şirketi sahibi olan
kızı Ayşe İnhan’la birlikte çalışan ve artık sadece tasarım yapan
Fatoş Hanım’la, fillerin, ayıların, tavşanların arasında sıcacık
söyleştik...
Televizyon yapımcılarına bir not: Adile Naşit’le ’Uykudan Önce’
programını yeniden çekseniz ve dünya tatlısı Fatoş Hanım masallar
anlatsa bugünün masaldan uzaklaşan çocuklarına...
* Sizi çok merak ediyorum, oyuncak yapan biri
olarak bana bir periymişsiniz gibi geliyorsunuz.
İltifat ediyorsunuz, şu anda sadece tasarım yapsam da bir dönem
Fatoş Oyuncakları’yla büyüdü haklısınız.
* Fatoş Hanım, nasıl bir çocukluk geçirdiniz? İlk
oyuncağınız neydi?
Ben inşaat mühendisi bir baba ve
ilkokul öğretmeni bir annenin 4’üncü çocuğu olarak Ankara’da
doğdum. İnsana, özellikle de çocuğa sonsuz sevgi ve saygısı olan bu
güzel iki insanın çocuğu olarak ne kadar şanslı olduğumun da her
zaman farkında oldum. Çocukluğun, insanın tüm yaşamının
şekillenmesinde ne kadar etkili olduğunu kendi yaşamımda her geçen
gün daha iyi anlıyorum. İlk oyuncağım annemin benim için yaptığı
bir bez bebek ve onun çeşitli giysileriydi. O bebekle ne kadar
oynadım doğrusu çok hatırlamıyorum. Ama kendimi daha çok çekiç,
testere, pense gibi aletlerle, portakal sandıklarından bir şeyler
yapmaya çalışırken hatırlıyorum.
* Çocuğunuzun beğenmediği bir oyuncaktan ötürü
kendinize bir meslek seçmişsiniz, peki gönlünüzde yatan meslek
neydi ve hiç pişman oldunuz mu?
İlk çocuğum doğduğunda çok gençtim ve çocuğumla ilgili ideallerim
vardı. Daha bebeğim doğmadan nasıl oyuncaklarla oynaması
gerektiğini öğrenmiştim ama o zamana kadar da piyasada ne var ne
yok hiç farkında değildim. Korkunç bakışlı bezden bir kara kediyi
görünce yaygarayı basan oğlum, bu işe girmemin ilk tetikleyicisi
oldu ve kendimi oyuncak işinin içinde buldum. Oysa gazeteci olmayı
çok istemiştim ama erken evlenip çocuk sahibi oldum. Oyuncak
üreticisi olduğuma hiç pişman olmadım. Dünyaya tekrar gelsem aynı
işin içinde olmak isterdim. Ama yıllar önceki gibi yöneticilik
değil de, tasarım yapmak bana daha çok keyif veriyor.
* Oyuncak aslında çocukları değil ’çocukluğu’
temsil eder diye düşünüyorum. Siz hep çocuk kalanlardan mısınız?
Klasik bir laf vardır ya ’İçinizdeki çocuğu öldürmeyin’ diye,
katılır mısınız?
Gerek iş hayatım, gerekse aile yaşamım bugüne kadar kolay değil ama
çok güzel geçti. Her şeyin üstesinden gelip hayattan zevk almayı da
becermemin altında, içimdeki çocuğu hep yaşatmak yatıyor bence.
Bugün çocuklarıma baktığımda, bu konuda onlara da doğru örnek
olduğumu gözlemliyorum.
* Sektöre girdiğinizden bu yana oyuncaklar nasıl
değişti, değişme ayak uydurabildiniz mi?
Ben artık
oyuncak üretmiyorum. Sadece tasarım yapıyorum ama tasarım yaparken
de pek tabii değişime ayak uyduruyorum. Zaten üretim arka planım
olmasaydı tasarımlarım her zaman uygulanabilir olmazdı. Kumaşın her
türlüsünü çok seviyorum ve 3 boyutlu ürün tasarlamak çok keyifli.
Benim yaptığım bu tarz tasarımlar dünyada yumuşak heykeltıraşlık
olarak adlandırılıyor.
* Teknoloji sizi nasıl etkiledi?
Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak geliştirilen oyuncaklar,
çocukların ileriki yaşamlarına hazırlanmaları açısından önemli ve
kaçınılmaz. Ancak salt bu tarz oyuncaklarla oynayan çocukların da
sosyal yaşamda eksik kaldıkları kanısındayım. Ayrıca yaratıcılığı
da engellediğini düşünüyorum.
* Tasarlayıp gerçekleştirmediğiniz bir oyuncak oldu
mu?
Evet, hayalimde bir türlü üretimini gerçekleştiremediğim bir iki
ürün var. Ama her an yapabilirim, o nedenle şimdi söylemek
istemiyorum ne olduğunu.
* İmkanlar farklı olsa, mesela ABD’de yaşasanız
daha başka işler yapar, daha farklı oyuncaklar dizayn eder
miydiniz?
Hayatımda ABD veya başka herhangi bir ülkede yaşamayı hiç
düşlemedim. Ama oralarda da yaşasam aynı işi yapardım. Özellikle de
kumaşın her türlüsünden oyuncak tasarlardım. Oyuncak sektöründe
pazarlama destekli ürünler her zaman lokomotif olur. Desteği
çekildiği anda da pek çoğu tarihe karışır. Ancak oyuncağın olmazsa
olmazlarından biri olan kumaş oyuncaklar çok önceki asırlardan beri
süregelmiş ve hiçbir zaman da değerini yitirmeyecektir.
* Şu aralar neler yapıyorsunuz?
Tasarım, tasarım... hayatım neredeyse hep çizmekle ve tasarlamakla
geçiyor ve çok mutluyum bu nedenle.
* Çin hakimiyeti oyuncakçılığı nasıl
etkiledi?
Çin deyince herkesin aklına salt kalitesiz,
ucuz ve sağlıksız oyuncaklar geliyor. Özellikle serbest piyasa
ekonomisine geçilen 80’li yıllarda yapılan bilinçsiz ithalatla
Türkiye adeta oyuncak çöplüğü haline gelmişti. Ancak Çin’de de
gerçekten kaliteli ve güzel oyuncaklar da yapılıyor. Sadece fiyat
odaklı olunmadığı takdirde ve doğru üretici bulunursa Çin’den
ithalat yapılmasının karşısında değilim. Olaya sadece Türkiye’deki
oyuncak sektörü açısından bakıldığında pek tabii sektör çok olumsuz
etkilendi. Malzeme ve işçilik giderleri ile rekabet etmek imkansız
ama başka bir perspektiften bakıldığında da, ekonomik koşullar
nedeni ile oyuncakla oynama şansı olmayan pek çok çocuk bu şansa
sahip oldu.
* Hangi yaşta çocuk ne ile oynamalı?
Bu
sorunun yanıtını iki cümle ile anlatmak imkansız. Çocuğa yaşına,
zeka seviyesi, sosyal konumu ve daha pek çok değişken göz önüne
alınarak oyuncak alınmalı. Bu konuda pek çok pedagojik yayın var.
Anne babalara, sadece oyuncak değil çocukları ile ilgili daha pek
çok konuda aydınlanmaları için ilgili yayınları okumalarını
öneririm.
* Özel günlerde aileler çocuklarına ne
alsınlar?
Bence anne-babalar, büyükanneler büyükbabalar
çocuklara oyuncak almalılar. çocukları oyuncaktan daha fazla mutlu
eden bir hediye olabilir mi?
* Çocuklar da ailelerine oyuncak alsınlar
mı?
Valla iyi olur, doğrusu benim hiç itirazım olmaz! En iyi, en
yaratıcı ve çocukları en mutlu eden hediye oyuncaktır. Hatta
çocuklar anne babalarına da oyuncak alabilirler, sanırım ailelerin
de buna ihtiyacı var.
ELİF AKTUĞ /AKŞAM İNTERNET SİTESİ