Bir spor programının hikayesi!

Yıllar önce Şansal Büyüka, Erman Toroğlu elerinde meşhur sopaları oynanan maçlarla ilgili yorumlarıyla çok ilgi çeken bir spor programı yaparlardı.

İşin özünden yani futboldan kopmamak şartıyla arada karşılıklı esprilerin patlatıldığı bu program efsane oldu, ne zamana kadar Şansal Büyüka’nın çizgiyi bozmamasına karşı Erman Toroğlu argo’da kantarın topuzunu kaçırmasıyla izleyici soğudu ve program tarihe karıştı, yazık oldu.

Şimdi aynı tehlike çanları hafta sonu akşamları Beyaz TV’de yayınlanan 'Derin Futbol' programı için çalıyor bangır bangır.

'Akıllara takılanlar, perde arkasında yaşananlar, konuşmaya cesaret edilemeyenler DERİN FUTBOL'da masaya yatırılıyor…' iddiaları iyi güzel, Dünya çapında final maçlarını yönetmiş, FİFA Kokart'lı  ve üstelik tıp doktoru ünvanlı gururumuz Ahmet Çakar da iyi güzel....

Sinan Engin hem arkadaşım olması hasebiyle yakinen bildiğim düzgün, efendi, mesleğini iyi bilen bir adamdır o da güzel..

Abdulkerim Durmaz Karagümrük Altyapısından Fenerbahçe ve 14 kez A milli olmuş bir çizgide  sporcumuz o da kariyerinde diğerleri gibi kıymetli bir adam, güzel....

Ertem Şener futbol spikerliğinden programcılığa dayanan kariyerinde işini bilen efendi bir adam, o da tamam.... Ancak Ertem Şener'in bu denli şöhret olmak adına böylesi bir kargaşaya izin vereceği hiç aklıma gelmezdi! demek ki, Ertem'de şöhret şarhoşluğu yaşıyor anlaşılan...

Ve fakat bütün bu güzel insanların gelip bir duvar gibi tosladığı nokta her konuda avaz avaz konuşmasıyla ekranların son yıllarda ünlenen Rasim Ozan Kütahyalı Projesi olmamalıydı.

Program konuşmaların üstüste bindiği,anlaşılmaz bir kayıkçı kavgasının yaşandığı bir hale nasıl geldi aklım hafsalam almıyor nasıl, niye müsaade ettiler buna.

Kendileri şöhret yapmak için akıl almaz gürültüler çıkartan, bin türlü hokkabazlığa baş vuran hiç  bir temeli geçmişi olmayan garibanların klasman dışı televizyonlarda yaptıklarını şimdi eleştirme hakkımız kalmadı, Sinan, Çakar, Şener, Durmaz eğer böyle bir programda yer almaya razı hale geldilerse.

Bu programda Rasim Ozan’ın marifetiyle Eski Galatasaray Kulübü Başkanı Aysal'ın, Türkiye Futbol Direktörü Terim'e ait olduğu belirtilen telefon mesajlarını basına dağıttığı iddiasıyla "Haberleşmenin gizliliğini ihlal", gazeteci Kütahyalı'nın da "hakaret" suçundan yargılanmasına ise halen devam ediliyor.

Fatih Terim'in şikayeti üzerine açılan "haberleşmenin gizliliğini ihlal" davasında, doğum gününü mazeret göstererek duruşmaya gelmemiş sanık Rasim Ozan Kütahyalı...

Yahu bunlar çok ciddi suçlamalar ve spor etiğiyle hiç uyuşmayan, bağdaşmayan işler.

Son duruşmada, yani Rasim Bey’in doğum günü mazeretiyle teşrif buyurmadığı duruşmada hakim  tanık olarak dinlenilen Ahmet Çakar'a, Aysal ile Terim ilişkisini ve Kütahyalı’nın bu mesajları nereden almış olabileceğini soruyor. Çakar söz konusu televizyon programında mesajlar yayınlandıktan sonra reklam arasında Kütahyalı'ya bu mesajları nereden aldığını sorduğunu ifade ederek Kütahyalı’nın mesajları nereden aldığını söylemediğini beyan ediyor. Ama Çakar olayın tanığı olarak çağırılacağını öğrendiğinde 'olay'ın büyüyeceğini anlıyor. Yahu adamın (Terim) mesajlarını elde edip programda yayınlıyor Kütahyalı elbette büyüyecek.

Neyse Çakar Rasim’i tekrar arayıp 'Baba, oğul gibiyiz bu mesajları Aysal'dan mı aldın?' diye soruyor. Rasim çocuğunun üzerine yemin ederek, "Aysal'dan almadığını söyledi" diyor son duruşmada Hakime Çakar.

Baba oğul gibi yakınmışlar, baba oğul kayıkçı kavgası yapar mı ekranlarda, spor programında benim bir seyirci olarak derdim budur, gerisi yargının işidir.

İş bununla da bitmiyor Çakar, Kütahyalı'nın mesajları nereden temin ettiğine ilişkin 4 ihtimal olduğunu savunarak, "Ya Aysal verdi, ya Terim verdi, ya illegal yollardan telekulak gibi elde etti ya da Aysal veya Terim'in yanındakilerden temin etti. 5. ihtimal yok" diyor. Ahmet Çakar, program yapımcılarının yayın esnasında "mesajları veren GS'li yöneticileri biliyoruz" anlamında alt yazı geçtiklerini söylüyor.

Ve dün gece de Dr. Çakar 'Seni bir çiçek gibi ektim, gübreledim' mealinde çok edebi sözlerinden sonra kendi kendisine tövbe, bela okuyarak 'Oğlu’ Rasim Ozan'ın programda suratına tükürdü.

Yahu bu programın artık spor neresinde, futbol neresinde kaldı yapmayın Allah Aşkına.

Yeri artık program çöplüğü değil de neresidir, Beyaz TV ekranları mı, ister istemez izleyici olarak orası çöplük mü diye sorma hakkımız var.

Değerli insanlar yerlerini her zaman bulurlar.

Rasim Ozan için söylenecek söz yok, zaten sadece konuşur laf dinlemez.

Ahmet Çakar'ı ise spor camiasının etik kurullarına mı, yok Tabibler odasına mı havale etmek lazım bilemiyorum...


Sacit ASLAN