Böyle dolandırıcılık görülmedi!

Dolandırıcılar, yasalardaki boşluklardan yararlanarak sahte senetle milyonlarca liralık vurgun yapıyor. Mağdurların haczi durdurması için ödemesi gereken bedelin yüksek olması da ekmeklerine yağ sürüyor.

Böyle dolandırıcılık görülmedi!

Türkiye Gazetesi'nden Kaan Zenginli'nin haberine göre sahte senet veya imza yöntemi ile dolandırılan kişilerin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Binlerce mağdur mahkeme kapılarını aşındırırken dolandırıcılar ise kanunda olan boşlukları kullanarak kendilerine yeni kurbanlar seçiyor. Son olarak kamuoyu gündemine gelen Yozgatlı iş adamının 2,3 milyon (35 milyon TL) avro dolandırılması, bunlardan sadece biri. Kendini “Kargocu” diye tanıtan kişinin gösterdiği kâğıda imza atarak milyonlarca lira dolandırılan İbrahim Hazer, kendi yaşadığı mağduriyeti başkanlarının yaşamaması için yasaların düzenlenmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle kanunda yer alan “Belge sahte olsa da icra ve haciz durdurulamaz” hükmü, çoğu vatandaşın bu tür davaları kaybetmesine sebep oluyor.

YÜZDE 20 TEMİNAT YÜKSEK

Mağdur adına düzenlenen senedin sahte olduğunu kanıtlaması için menfi tespit davası açması gerekiyor. Bu süre zarfında ise kişinin bütün mal varlığına el konuluyor. Haciz işleminin başlamaması için, bahse konu olan senedin üzerindeki meblağının yüzde 20’si kadarının teminat olarak yatırılması isteniyor. Senedin üzerindeki rakamın büyük olması durumda da mağdur kişi bu talebi karşılayamıyor. Dolasıyla davayı kaybederek ve kısmen hukuki bir zeminde dolandırılmış oluyor. Teminat miktarının yatırılması durumda da davanın sonuçlanması üç yıla kadar uzayabiliyor.

“KANUN DEĞİŞMELİ”

Avukat Ahmet Karaöz, son dönemde bu tür dolandırıcılık olaylarının arttığını belirterek “Bu da yasana olan açıklardan kaynaklanıyor. İcra Hukuk Mahkemelerinin denetim yetkileri 2014 yılında sınırlandı. İmzanın sahteliği veya kriminal incelemesi tarafına bakmadan karar verir hâle geldiler. Sahte senet veya sahte imza tespiti için ‘Menfi Tespit Davası’ açılması gerekiyor.

Bunun için de bir belge üzerindeki bedelin belli bir kısmını nispi harç olarak yatırılması lazım. Bu harçlar yüksek harçlar. Bu bedeli yatırmadığınız takdirde haciz durdurma ve tedbir kaldırma işlemini yapamıyorsunuz. Dolasıyla dava sürüp gidiyor. Bu süre zarfında mağdur kişi daha da mağdur oluyor” dedi.

Hazer ise “Soruşturmanın başlaması için, senet bedelinin yüzde 20’sini teminat olarak yatırmamız gerekiyordu. Hemen 5 milyon 280 bin liralık ödemeyi yaptık ve icra takibi durduruldu. Nevşehir savcılığı soruşturma başlattı. Dosya incelemede. Emniyet ekipleri, bu işin tecrübesiz değil, büyük çetelerin iş olduğunu söylediler. Soruşturma neticesinde operasyonlara başlanacağı ve bu çetenin çökertileceğini anlattılar. Bu olay herkesin başına gelebilir. Zaten duyuyoruz, medyadan okuyoruz. Hep aynı yöntem. Bir tek imzayı doğru kabul edip insanların birikimlerine haciz koymak, icra başlatmak ne kadar doğru? Hadi benim imkânım vardı ve icranın durması için gereken parayı ödedim. Olmayan kişi ne yapacak? Soruşturma başlaması için nereden bu kadar parayı bulacak. Sistemin değişmesi lazım” ifadelerini kullandı.

ÇETELER, YARGIYA SIZMIŞ

Sahte senet vurgunu yapan çetelerin emniyet ve yargı ile bağlantıları olduğu da iddialar arasında. Yapılan operasyonun el birliği ile düzenlendiği, sistematik bir şekilde kişilerin dolandırıldığı ifade ediliyor. Öncelikle belirlenen kurbanın profili çıkarılıyor. Üzerine olan gayrimenkuller ve banka hesapları kontrol ediliyor. Karar verilen kurban üzerine çeşitli stratejiler geliştiriliyor. Kişiden imza almak için, onun sosyal yaşantısı ve irtibatta olduğu yakınları belirleniyor. Ardından düğmeye basılarak sistem başlatılıyor.

Yasadaki boşlukları da değerlendiren dolandırıcılar, kişilerden milyonlarca liralık vurgun yapıyor.