Brunei Sultanı gibi medya patronu!

Bir Medya patronu adını vermiyorum üzülüyor sonra, benim maksadım ise bu genç medya patronunu üzmek filan değil ama ne var ki kendisi yaptıklarından üzülmüyor, sadece yaptıkları yazıldığı zaman üzülüyor!

Genç Medya patronu evli bir adam 2 çocuk şimdiki nikahlı eşinden, daha önceki nikahlı eşinden de çocuğu var ve şimdilerde nikahsız beraberlik yaşadığı, eskilerin tabiriyle 'dost hayatı' yaşadığı hanımdan da bir çocuğu oldu.

Sanki bütün bunlar normalmiş gibi herkes hayatına devam ediyor, kimse bu durumu eleştiremiyor, beyimiz üzülüyor ve ayrıcalıklı sanki Brunei Sultanı ve burası da Brunei, çok eşlilik, harem kurmak filan sayesinde hoş görüyle karşılanıyor!

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi dost hayatı yaşadığı ve çocuk yaptığı hanımın babası da bu sözde damatla adadaymış!...

Ya bu işte bir yanlışlık var ya da bize öğretilen kadim cumhuriyet değerlerimiz değişti ya da bize yanlış öğretildi.

Bu nasıl bir ilişkiler yumağıdır?

Yani bize verilen mesaj yeni değerler hususunda şu mudur:

Ey babalar, kızlarınız evli barklı adamdan çocuk yaparsa arkasında olun, damatla geçinip gidin.

Ayıptır yahu.

Tamam gönül ferman dinlemez, eskiden özellikle boşanmanın zor olduğu zamanlarda dost tutmak değilde 'Yasak Aşk' diye tanımlanan ilişkiler gördü bu toplum çok da saygın ilişkilerdi, fazla sakız edilmez ama kabullenilirdi.

Münir Nurettin ve Şehime Erton Hanımefendi arasındaki aşk dillere destandı.

Üstad bir kız çocuğu sahibi olduğu ilk eşi Enise hanımdan ayrılmadı, biyografisinde ölümünden sonra bile eşi olarak Enise Hanım geçer. Onunla da aşk izdivacı yapmış olduğu yazılı.

Lakin Üstadın Şehime Hanımefendi ile iki erkek evlat sahibi olduğu ilişkisini çok özel yapan Şehime Hanım’ın duruşu ve kendisini kanıtlamış bir sanatkar olmasıydı. Gönül bu diyip geçiyoruz.

Bu medya patronunun durumu aşktan ziyade iş, para ilişkilerinde çok önemli bir rol oynayan ve boşanmadığı veya boşanamadığı eşi ve sonrası maceraları var ki aşk filan göremiyoruz mazeret olarak.

Bize ne, ne yaparsa yapsın diyebilir görmezden gelebiliriz elbette ama o zaman hiç bir siyasi, ekonomik, ahlaki eleştiri hakkımız olmaz.

Bu genç üstelik kamu yayıncılığı yapan medya patronunun imtiyazlı yaşamına susacaksak o zaman gözlerimizi kapayalım bırakalım çalsın çırpsınlar, tutuklasınlar, adalet filanda olmasın hiç bir şeyi eleştirmeyelim.

Eğer bütün bunları eleştiriyorsak, dokunulmazlığı olanlara susmak, gücümüzün yettiğini eleştirmek olmaz, çürüme bir bütündür!

Kısacası yanlış nerdeyse ya hepsini eleştireceksin, ya sonsuza dek susacaksın...

Sacit ASLAN