Bu RTÜK ne iş yapar?
Hiç lafı uzatmıyayım, hukukçu filan değilim, kanun maddelerine de boğulmayalım ama zaman zaman Hukuk devleti isteriz diye tutturuyoruz, biz olmasak kim isteyecek, biz olmazsak, talep etmezsek Hukuk devleti Hukukçulara mahsus olacak hali yok.
Konuya girelim, televizyonlarda olan biten karşısında RTÜK ne iş yapar sorusu ya da ne yapmaz sorusu, başta ben olmak üzere hepimizin kafasını kurcalıyor.
RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYIN HİZMETLERİ HAKKINDA KANUN
MADDE 1-(1) Bu Kanunun amacı; 'radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, medya hizmet sağlayıcılarının idari, mali ve teknik yapıları ve yükümlülükleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, teşkilatı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.' diyor...
Gayet açık ve net görev, güzel RTÜK'ün düzenleme ve denetleme görevi 1. maddede açıkça yazılmış. Yani şimdi binbir rezilliğin yaşandığı, adayların birbirine en ağır şekilde hakaret ettiği, evlilik kurumunun yerlere yeksan edildiği 4 tane birden yayında olan evlilik programı RTÜK tarafından denetlene denetlene, düzenlene düzenlene mi bu hale geldi?
Kanunun Yayın dili faslında ise
MADDE 5-(1) 'Yayın hizmetlerinin Türkçe yapılması esastır. Ancak Türkçe dıs¸ındaki dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. Yayınlar seçilen dilin kurallarına uygun olarak yapılmak zorundadır. Bu yayınlara ilişkin usul ve esaslar Üst Kurulca yönetmelikle belirlenir.' diyor. Türkçe yayınlarda Türçe'nin ne hale düştüğü görmez mi bu RTÜK hazretleri? geçenlerde adaylardan biri 'Vefat' yerine 'Mefat' etti diyor, yahu bunun doğrusu 'Vefat, mefat değil' diye düzeltmesi gereken sunucu Zuhal hanım sadece gülüyor! örnekler çoğaltmakla bitmez stüdyolar dil sokan eşek arılarıyla doldu. Veya yeni dil kurallarına mı göre yapılıyor Türkçe dilini yeniden mi düzenliyor bu yayınlar?
RTÜK’ün Kanunun Yayın hizmeti ilkeleri faslına gelince kanunun
MADDE 8-(1) Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar. Yayın hizmetleri;
a.Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bagsımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz. Derken acaba kastedilen şimdiki yayınlar mı? bazı yayınlarda Atatürk’e yapılamayan hakaret kaldı mı acaba?..
Maddelere boğulmadan atlayarak gidelim, Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz deniyor ne kadar uyulduğunu da izliyoruz!
'Yayınlar insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağlayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez' diyor yasa
Bu madde bilhassa evlilik, magazin programlarını rahatlatmak için konuldu herhalde malum hiç özel hayata girmezler...
Küçük düşürme, azarlama, aşağılayıcı ifadeler dersek Tarihin Arka Odası Programında Murat Bardakçı’nın hakkını yememek lazım, lafını kesip aşağıladığı program arkadaşları yetmeyince önündeki laptopla kavga ediyor, arada ayar da çekiyor 'beğenmeyen izlemesin' gibilerinden, yahu seni şifreyle izlemiyorlar ki posta koyuyorsun, genel yayın kurallarına tabisin. Ayrıca o saate kadar bekleyip proğramı izleme sebebim, senin kara kaşın gözün için değil Murat bey, uykumdan fedakarlık yapım izleme gerekçem, bilgilerimi tazelemek, eksik veya bilmediğim konuları, konusunda uzman olmuş kişilerden öğrenmek. Neyse fazla üstüne gitmeye gelmez yanlız televizyondan değil insanı evinden de kovar, iş oralara geldi geçti bile.
Halbuki bakın RTÜK’le ilgili yasa ne diyor:
BEŞİNCİ BÖLÜM- Yayın Hizmeti içeriği
Genel ve tematik yayın
MADDE 14-(1) Yayın hizmetlerinde, genel veya tematik içerikli yayın yapılabilir. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar yayın lisansı başvurusu sırasında yayınlarının türünü üst Kurula yazılı olarak bildirir. Üst Kurul tarafından bu kuruluşlara verilecek yayın lisans belgesinde yayının türü açıkça belirtilir.
Herhalde Murat Bardakçı'nın teması izleyiciye "tarih-azar-hakaret karışık" olarak verildi.
Benim en çok ilgimi çeken madde
Radyo ve televizyon kuruluşları, yayınlarında belirli oran ve saatlerde Türk halk ve Türk sanat müziği programlarına yer verilmesi zorunluluğu. Allah aşkına TRT dışında hangisinde var?
RTÜK'ün görev ve yetkileri saymakla bitmiyor ama aralarında bir tanesi var ki beni gülmekten katılttı, o da: 'Medya okur yazarlığının toplumun tüm kesimlerini içerecek şekilde yaygınlaştırılması amacıyla, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kamu kurumları ile işbirligˆi yapmak.'
RTÜK televizyonları düzenleme, denetleme görevinden ümidini kesmiş olmalı ki izleyiciyi herhalde bu yayınlara alıştırmak için eğitime tabi tutuyor, fakat okul ile ilişkisi kalmayan yurttaşlar için bari geceleri 'medya okur yazarlığı' dersi koyun mecburi eskiden okuma yazma kursları vardı onun gibi, yemin ederim çok komiksiniz çok...
Yahu madem uygulamayacaksınız bunca kanun maddelerini neden çıkarırsınız, hele bu medya okur yazarı yetiştirmek neyin nesi siz, asli görevinizi uygulayın, yayınları düzenleyin, denetleyin vatandaşın bu yayınlardan ne sorumluluğu var ki onlara ders vermeye kalkıyorsunuz? izleyici iyice aptal yerine koyuyorsunuz ya, çok ama çok ayıp ediyorsunuz...
Ha birde sabahtan, öğleye, öğlenden akşamüstüne birbirinin aynı stüdyo programlardan vaz geçememenin nedeni bunların 'yerli' ve çok ucuz maliyetli mi olması acaba?
Şayet öyleyse yapın ama hepsi evlenme boşanma, saçma sapan yarışma olmak zorunda mı?...
Prime time desen içler açısı, Milyonların harcandığı silahlı-külahlı çakma Mafya dizileri, her türlü çarpıklığın yaşandığı ring seferine dönmüş sözde aşk hikayeleri veya topla 10 işsiz, güçsüzü tık bir odaya girsinler birbirlerine, ana avrad küfür kafir düz gitsin, amaç sadece Reyting!
Böyle mi olmalı devletin sorumlu kurumu RTÜK'ün yayınlara bakış açısı?
Artık nerede ise böyle olmasını istediklerini düşünmeye başladım, o zaman meseleye çok başka türlü bakmak gerekiyor...
Ancak unutmamak gerekiyor, birgün bir babayiğit çıkar vurur neşteri ve bu kepazeliği kökünden kazır...
Sacit ASLAN