Çağatay Ulusoy'un bilinmeyen hikayesi
‘Medcezir’deki ‘Yaman’ karakteriyle çok beğenilen Çağatay Ulusoy, Küçükçekmece’de geçen çocukluğunu, Best Model seçildiği geceyi, ‘Adını Feriha Koydum’la değişen yaşamını ve gelecek planlarını anlattı.
BESTMODEL SEÇİLDİĞİ GECE BAŞROL TEKLİFİ
ALDI
“Başta hiç aklımda yoktu. Yedi sene lisanslı basketbol oynadım, ileride kendi mesleğimi yapmak ya da basketbol antrenörü olmak istiyordum. Arkadaşlarım teşvik etti Best Model’a katılmam için. 2 bin kişi başvurmuştu galiba. Oradan ilk 100’e kaldım , sonra ilk 40’a, sonra da görsel elemesiyle ilk 20’ye... O 20’yi de yarıştırdılar işte.
Hiç beklemediğim bir birincilik geldi. Belki dördüncü, beşinci falan olurum diyordum. Çünkü kıdemli olanlar var, ilk sene dereceye giremeyip ikinci sene çalışıp gelenler var, profesyonel olanlar var. Benim ne portfolyom var, ne defile tecrübem...
Promosyon ödülleri verilirken, en güzel gülen, en güzel duran falan, baktım ki aralarında yokum, tamam dedim, seneye kaldık...
Birinci olarak ismimi okuduklarında, yanımdakiler beni uyandırdı. Görüntülerde var, dürtüyorlar beni resmen. Ben dalmış gitmişim orada; bir sonraki yılı düşünüyorum, seneye daha çok çalışırım, eğitim alırım falan...
Çok garipti, ağlayamadım bile. Ertesi gün gazetede haberi görene kadar inanamadım. Aynı gece bir de dizi teklifi gelince, çok acayip oldu. Her şey çok çabuk gelişti.”
Setteki ilk gününü dün gibi hatırlıyor “Yepyeni bir hayatın başlangıcı olduğu için hem çok heyecanlı hem de çekingendim. Kendimi çok yabancı hissediyordum doğal olarak. Bir de yarışmadan çıktığım için önyargı olabilir mi diye çekiniyordum. Etrafı izliyordum sürekli.O günden itibaren, sahnemin olmadığı günler de dahil, her gün, bütün gün setteydim. 13’üncü bölümde kendi sesime döndüm, öncesinde dublaj yapıyorduk. O açıdan da biraz tuhaf hissediyordum, TV’de izlerken başka biri gibi geliyordum kendime.15’inci bölümde filan nispeten rahatladım.
Üç sene oldu, açıları aldım artık, tekniği kaptım diyebiliyorum biraz ama “Oyuncu oldum” tabii ki diyemem. Hiçbir zaman da olamayacağım herhalde.”
Bir fenomen haline geldiğinin farkında “Adını Feriha Koydum’dan çok iyi arkadaşım Yusuf’la -ki hakkını ödeyemem, bana çok yardımcı olmuştur- bir gün Taksim’e çıkmıştık. Diziyi çekiyorduk ama yayına girmemişti henüz.
Beyoğlu’ndaki bir grup sokak müzisyeninin yanına oturup dinlemeye başladık. Daha kimse tanımıyor beni, yarışmadan dolayı bir-iki gazetede fotoğrafım çıkmış sadece. Yusuf (Akgün), “Bu günlerin kıymetini bil, çok yakında bu kadar rahat edemeyeceksin” demişti.
Gerçekten de bir sonraki çıkışımız aynı değildi. Bir daha da hiç olmadı. Ama hiç rahatsız edici bir şey yaşamadım bugüne kadar. Güzel bir duygu seni tanımayan insanlardan böyle sevgi, ilgi görmek.”
"Medcezir"deki 'Yaman' karakterini çok seviyor
Doğallığını... Kendi gibiliğini... Dürüstlüğünü... Bir an durup, “Benim gibi” deyip bir kahkaha patlatıyor.
DÖRT YIL ÖNCE, BEŞ YIL SONRA
“İlerisi için belirli bir planım yok. Hayatı o kadar programlı yaşayan biri de değilim. Derseniz ki “Beş sene sonra nerdesin?”, onun cevabı yok. Çünkü hayatın ne getireceğini bilemiyorum. Dört sene önce bu günlerimi hayatta tahmin edemezdim. Bildiğim tek şey, oyunculuğu çok sevdiğim ve bundan sonra bu yolda ilerlemek istediğim. Dünyayı gezip farklı hayatları görmenin de insanı geliştireceğine inanıyorum ve günün birinde mutlaka bir süreliğine yurt dışında yaşamak ve oyunculukla ilgili eğitim almak istiyorum.”
GQ DERGİSİ
“Başta hiç aklımda yoktu. Yedi sene lisanslı basketbol oynadım, ileride kendi mesleğimi yapmak ya da basketbol antrenörü olmak istiyordum. Arkadaşlarım teşvik etti Best Model’a katılmam için. 2 bin kişi başvurmuştu galiba. Oradan ilk 100’e kaldım , sonra ilk 40’a, sonra da görsel elemesiyle ilk 20’ye... O 20’yi de yarıştırdılar işte.
Hiç beklemediğim bir birincilik geldi. Belki dördüncü, beşinci falan olurum diyordum. Çünkü kıdemli olanlar var, ilk sene dereceye giremeyip ikinci sene çalışıp gelenler var, profesyonel olanlar var. Benim ne portfolyom var, ne defile tecrübem...
Promosyon ödülleri verilirken, en güzel gülen, en güzel duran falan, baktım ki aralarında yokum, tamam dedim, seneye kaldık...
Birinci olarak ismimi okuduklarında, yanımdakiler beni uyandırdı. Görüntülerde var, dürtüyorlar beni resmen. Ben dalmış gitmişim orada; bir sonraki yılı düşünüyorum, seneye daha çok çalışırım, eğitim alırım falan...
Çok garipti, ağlayamadım bile. Ertesi gün gazetede haberi görene kadar inanamadım. Aynı gece bir de dizi teklifi gelince, çok acayip oldu. Her şey çok çabuk gelişti.”
Setteki ilk gününü dün gibi hatırlıyor “Yepyeni bir hayatın başlangıcı olduğu için hem çok heyecanlı hem de çekingendim. Kendimi çok yabancı hissediyordum doğal olarak. Bir de yarışmadan çıktığım için önyargı olabilir mi diye çekiniyordum. Etrafı izliyordum sürekli.O günden itibaren, sahnemin olmadığı günler de dahil, her gün, bütün gün setteydim. 13’üncü bölümde kendi sesime döndüm, öncesinde dublaj yapıyorduk. O açıdan da biraz tuhaf hissediyordum, TV’de izlerken başka biri gibi geliyordum kendime.15’inci bölümde filan nispeten rahatladım.
Üç sene oldu, açıları aldım artık, tekniği kaptım diyebiliyorum biraz ama “Oyuncu oldum” tabii ki diyemem. Hiçbir zaman da olamayacağım herhalde.”
Bir fenomen haline geldiğinin farkında “Adını Feriha Koydum’dan çok iyi arkadaşım Yusuf’la -ki hakkını ödeyemem, bana çok yardımcı olmuştur- bir gün Taksim’e çıkmıştık. Diziyi çekiyorduk ama yayına girmemişti henüz.
Beyoğlu’ndaki bir grup sokak müzisyeninin yanına oturup dinlemeye başladık. Daha kimse tanımıyor beni, yarışmadan dolayı bir-iki gazetede fotoğrafım çıkmış sadece. Yusuf (Akgün), “Bu günlerin kıymetini bil, çok yakında bu kadar rahat edemeyeceksin” demişti.
Gerçekten de bir sonraki çıkışımız aynı değildi. Bir daha da hiç olmadı. Ama hiç rahatsız edici bir şey yaşamadım bugüne kadar. Güzel bir duygu seni tanımayan insanlardan böyle sevgi, ilgi görmek.”
"Medcezir"deki 'Yaman' karakterini çok seviyor
Doğallığını... Kendi gibiliğini... Dürüstlüğünü... Bir an durup, “Benim gibi” deyip bir kahkaha patlatıyor.
DÖRT YIL ÖNCE, BEŞ YIL SONRA
“İlerisi için belirli bir planım yok. Hayatı o kadar programlı yaşayan biri de değilim. Derseniz ki “Beş sene sonra nerdesin?”, onun cevabı yok. Çünkü hayatın ne getireceğini bilemiyorum. Dört sene önce bu günlerimi hayatta tahmin edemezdim. Bildiğim tek şey, oyunculuğu çok sevdiğim ve bundan sonra bu yolda ilerlemek istediğim. Dünyayı gezip farklı hayatları görmenin de insanı geliştireceğine inanıyorum ve günün birinde mutlaka bir süreliğine yurt dışında yaşamak ve oyunculukla ilgili eğitim almak istiyorum.”
GQ DERGİSİ