Çalışan kadın olmak
Çalışan kadın olmak
Gelişmiş toplumlarda çalışan kadının hayatını kolaylaştıracak pek
çok destekler vardır. Çalışılan iş yerinin açtığı kreş
anaokulları,süt izni, doğum izni,anne isterse çocuğunu büyütürken
kullanabileceği ücretsiz izin hakları vardır. Kadın çocuğunu
büyütürken çalışmak istemiyorsa işten ayrılır. Çocuk büyüdüğünde
yeniden iş aramak için paniklenmez,zorlanmaz. İşe geri dönmeyi
düşündüğünde çalıştığı işine geri döner. Geleneksel yapının ağır
bastığı ülkelerde ise kadınların çalışması hem ayıp karşılanır hem
de kadınlar çalıştırılmaz. Yapılan bir araştırmada Türkiye kadının
iş hayatına katılma oranında Türkiye 130 ülke arasında sondan
beşinci sırada yer alıyor.
Bu oran Türkiye de kadının iş ortamına katılımının oldukça düşük
olduğunu göstermektedir. Kadının iş hayatında yeteri kadar rol
alamamasının nedenlerinden biri eğitim eksikliği olarak kabul
edilebilir. Bu konuda etkili olan asıl toplumsal zihniyettir. Bu
zihniyet kadını eve hapsetmektedir. Ev işlerinin sadece kadının
üstüne yapılması durumunda kadın zaten içerde bir alışan biçiminde
çalıştığı için dışarıda çalışacak ne zamanı ne de takati
kalmayacaktır. Çalışan kadınlara yaşamında ev işleri ve çocuk
bakımı konusunda eşi, çocukları ve devlet tarafından destek
verilmelidir. Kadın sadece ev işleri ile uğraşmaya mahkum
edilmemelidir. Evdeki kadınların sosyal yaşamda da etkili
olmadıklarını görüyoruz.Ev kadınlarının gazete kitap
okumadıklarını, interneti haber kaynaklı kullanmadıklarını
biliyoruz.
Özellikle TV de haberleri izlemediklerini ve sosyal ve politik
konularda fikir yürütmediklerini ve bu konularda kenderini yetersiz
gördüklerini izleyebiliyoruz. Kendileri de kendilerini toplumsal
yaşamın gerisine itebilmektedirler. Yaşamda gündemi takip etmek,
toplumsal olaylarda fikir yürütmek hayatta söz söylemek ve toplumda
yer almak anlamına gelir. Bana ve benim fikirlerime sadece ev
işlerinde değil yaşamda ilgili konularda da değer veriyorlar diye
düşünmek bir kadın için çok önemlidir. Bu durum onun kendisini
değerli hissetmesini sağlar. Geleceğe daha farklı ve güçlü
bakmasını sağlar. Kadının fikri sadece mutfak ve çocuk eğitimi
konusunda değil her alanda alınmalıdır. Kadından sadece komşuları
değil eşi, çevresindekiler de fikir alabilmelidirler.
Ev için ve gelecek için verilen her kararda eşlerin eşit fikirleri
ve hakları olabilmelidir. Koca ne isterse onu yapar,bu onun doğal
hakkı çünkü evin geçmini o sağlıyor diye düşünülmemelidir. Hayat
müşterektir. Evlilikte var olan iki temel bireyinde mutlu
olması,hayallerini gerçekleştirmesi, geleceğe umutla bakması
istenir ve beklenir. Bu eşitlik ve demokratiklik ortam uygulamaya
geçirilebiliyorsa bu defa doğru adım atılmıştır. En önemliside
kadın kendi eşini seçme konusunda karar verebilmelidir. Örneğin her
zaman çocuk sahibi olacağı ve kaç çocuk sahibi olacağına aile
birlikte konuşarak karar verebilmelidir.
Kadının çalışmasına toplum olumlu bakmak desteklemelidir. Toplum
çalışan kadınlar üzerinde negatif baskı oluşturmamalıdır. Çalışan
kadının rahat etmesi için bir takım desteklerle kadının önü
açılmalıdır. Olumsuz toplumsal değer yargıları hem kadının hem de
erkeği baskı altına almamalıdır. Burda kadınların çalışmayı talep
etmesi gerekir. Bunun bir bilinç olarak ufak yaşta ona aşılanması
gösterilmesi ve onun da doğru örneklerin olması çok önem taşır.
Annemin ve babamın hem gözleriyle ve de davranışlarıyla gençlere
örnek olmaları gerekir. Kadınların çalışma hayatımızda olması hem
aileyedestektir. Hem kadının sosyal yaşantısının olması onu kendine
güveni olan, aranan, sevilen, gereksinim duyulan bir birey yapacağı
için önemlidir. Toplumun gelişmesinde her iki cinste çalışıyorsa
gelişme, ileri gitme daha güçlü olacaktır. Kadının bilgi sahibi
olması onun çocuklarıyla olan ilişkilerinde de güçlü olmasını ve
söz sahibi olmasını getirecektir. Annelerin mutlu, güvenli, güçlü,
değerli ve hayatla barışık olan çocuklardan daha iyi
yetişeceklerdir.
Uzman Psikolog Alanur ÖZALPDANIŞMAN PSİKOLOJİK HİZMETLER
MERKEZİ
tel:0212 292 09 49 - 0533 544 02 [email protected] -
www.alopsikolog.com