Cengiz Özdemir: 'Şahidim ki...'
"Dün, rahmetli Muhsin Başkan'ın Hakk'a yürüdüğü gündü. Haftalardır sosyal medya üzerinden çirkin bir kampanya sürdürülüyor. "
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Prof. Dr. Hayrettin Karaman'dan,
rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için fetva talep ettiği ve aldığı gibi
bir zırva yayılıyor.
Her üç ismi de tanıdım, sevdim ve saydım.
Bu üç ismin dostluklarına şahit oldum.
Öncelikle bu nedenle, bunun aşağılık bir tezgâh olduğunu
yazdım.
Bu benim düşüncem.
Hayrettin Hoca asla ve kat'a diyerek yalanladı.
Başbakan Erdoğan'ın bu konuda inanılmaz üzgün olduğunu gördüm.
Rahmetli Genel Başkan'ı tanırdım.
Severdim ve saygıda kusur etmezdim.
Sık olmasa da, gerektiği her zaman görüşürdüm.
Sorumluluk üstlendiğim her yeni görevde mutlaka bizzat arar, bir
fırsat bularak hayırlı olsuna gelirdi.
Siyasi çizgisinin hiçbir döneminde diyaloğumuz kopmadı.
MHP'den istifa ettikten çok kısa bir zaman sonra Frankfurt
Havaalanı'nda Musa Serdar Çelebi ve Ali Batman ile yaptığı bana
göre çok özel ve önemli görüşmede, ben de masadaydım.
Onun cezaevi yılları bizim için gurbet yıllarıydı.
MHP sonrası bağımsız milletvekili olarak Meclis'e ilk gittiği gün,
denk düştü, birlikte gittik.
Ve o gün Ankara'daki diğer ziyaretlerimi emanet aldığım arabasıyla
yaptım.
Hatıralarım arasında evine konuk olmuşluğum da var.
İnşallah buradan da kurtulacak dualarıyla beklenilen günlerde, ben
de BBP Genel Merkezi'nde idim.
Beklediğimiz haber gelmedi.
Şehadet haberi geldi.
Adam gibi yaşadığını her zaman bildim, söyledim.
Daha geçen yıl Bağlarbaşı'ndaki anma gecesinde Üsküdar Belediye
Başkanı Mustafa Kara, Sibel Eraslan, Mehmet Niyazi Özdemir, Ahmet
Türk, Işık Ahmet ve bugünkü halefi BBP Genel Başkanı Mustafa
Destici'yi öyle protokolden falan değil, üçüncü, beşinci sıradan
onu tekrar rahmetle anarak dinledim.
O akşam, Sibel Eraslan bir atın üzerindeki heybetli duruşuyla, onun
politik duruşunu anlatırken...
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, selefini babasının rahmetliyle
ilgili sözleriyle yad etti.
Benim için çok önemli ve elbette çok anlamlı pek çok şahitliğim
var.
Ve bu şahitliklerimin kayda geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Hasbelkader bunu da yapmayı planlıyorum.
12 Eylül öncesi ve sonrasında şahit olduğum olaylar ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan gibi yakın çalıştığım ya da tanıdığım isimler
üzerinden ülkemizin yaşadığı çalkantılı yıllara dair hatıra ve
düşüncelerimi kaleme alma gayretindeyim.
İki gün önce sosyal medyada üretilen bu kirli tezgâhın ne kadar
iğrenç olduğunu yazdım.
2001 yılında, o günün siyasi yasaklısı Recep Tayyip Erdoğan, o
günün milletvekili Abdullah Gül ve o günün genel başkanı rahmetli
Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Burak Erdoğan'ın nikâhında şahit olduğum
küçük bir hatıralarını da hayırla yad etmek için yazıma
ekledim.
Yazıma ilişkin BBP Genel Sekreteri Üzeyir Tunç aradı, konuştuk.
Yazıyı tekrar okuyunca hak verdim ki, yazının bütününde değil ama
bir iki yerinde esasen muradımın dışında ve ne yazık ki yanlış
yorumlanacak cümleler yer almış.
Çok üzüldüm.
Elbette rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu siyasi arenanın gerginliklerinin
dışında tutulmalıdır.
Elbette Rahmetli'nin hayatını kaybettiği şaibeli bu olayın
aydınlatılması, siyasi iktidarın sorumluluğundadır.
Benim için son derece önemli bu konuda, bu tashihin yapılması,
özellikle ve öncelikle rahmetli Muhsin Başkan'ın ruhaniyetini
incitmemek için gerekliydi.
Onu kaybettiğimiz günde kaleme aldığım bu açıklama yazısında,
tekrar Allah'tan gani gani rahmet diliyorum.
CENGİZ ÖZDEMİR / AKŞAM