Çocuk ve televizyon

Çocuk ve televizyon

Çocuk ve televizyon

İsim vermek istemiyoruz ama şu sıralar son derece popüler olan bazı dizilerin çocuklarımızın tavır, konuşma ve davranışları üzerindeki etkileri malum. Tabii bunu sadece tek bir programa endekslemek doğru değil. Ancak çocukluğun ilk yılları ruhsal, bedensel ve sosyal kimliğimizin gelişip biçimlendiği en önemli yıllardır ve erken çocukluk yıllarında sağlıklı psikososyal gelişim çocuğun gördükleri, duydukları ve sosyal çevresi ile yakından ilişkilidir. O halde özellikle televizyon gibi etkili bir iletişim aracını kullanırken, bir de çocuklar söz konusu olduğunda son derece seçici olmamız gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.

İşten eve döndükten sonra sanıyoruz pek çok evde ortak olan etkinlik televizyon seyretmektir. Ancak hiç düşündünüz mü televizyon karşısında geçirdiğiniz saatler çocuğunuzla başbaşa geçireceğiniz saatlerinizi çalmıyor mu? Özellikle de hiçbir program ayırt etmeden tüm akşamı bu şekilde geçiriyorsanız hem siz hem çocuğunuz için son derece üzücü bir durum olduğunu söylemek gerekir. İsterseniz çocuklarımızla birlikte iken çok fazla ve hiçbir program ayırt etmeden televizyon izlemenin ne gibi olumsuz etkileri olacağına hep birlikte bir göz atalım.

Medya ve televizyon ile ilgili olarak izlediğimiz bir seminerden alıntılar yapmak istiyoruz. Sanıyoruz ki bazı verilere bir göz atarsak çocuklarımızı televizyondan uzaklaştırıp başka alanlara yönlendirmenin önemini daha çok kavramış oluruz.

Türkiye de 22 ilde 6614 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre çocuklarımız günde 3 saat 42 dakika boyunca televizyon izliyorlar. Aynı araştırma gösteriyor ki, televizyon izlemeye 2 yaşından önce başlıyorlar. Ne kadar erken öyle değil mi?

Ortalama olarak 23 aylık çocukların reklam tekerlemelerini bildiği gözlenmiş. Bulunan en önemli bulgulardan biri de çok fazla televizyon seyreden çocukların, DİLİ İLETİŞİM ARACI OLARAK KULLANMADIKLARI. Yine İngiltere'de televizyon üzerine yapılan bir araştırmada çok televizyon seyreden çocukların IQ'ları, az seyreden çocuklardan daha düşük bulunmuştur.

Yine televizyonun çocuklar üzerindeki etkilerini ele alan ilginç bir çalışmayı da sizlere aktarmak istiyoruz. Televizyonun okuma ve yaratıcılık üzerine etkisini araştırmak için hiç televizyon olmayan bir kasaba seçilmiş ve buradaki çocuklarla televizyon olan kasabadaki çocuklar karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak görülmüştür ki; televizyon izlemeyen çocuklar çok daha yaratıcı. Aynı araştırma o kasabaya televizyon geldikten bir süre sonra tekrarlandığında çocukların yaratıcılık seviyelerinin düştüğü gözlenmiştir.

Elde edilen veriler gösteriyor ki, çocuklarımız günde yaklaşık olarak 2-4 saat televizyon izliyor. Bu da demektir ki, yılda 45-75 günü televizyon karşısında geçiriyor. Aslında yaşarken hiç fark etmediğimiz bir süre ama ne kadar uzun öyle değil mi?

Çocuklarımızın beyinleri doğarken genetik olarak kodlanır. 0-3 yaş bunun üstüne bilgilerin eklendiği en kritik yaş dönemidir. Bu yüzden özellikle bu yaşlarda ailede iletişim ve zamanın etkili kullanımı çok önem kazanır. Eğer çocuklarımızın televizyon başında geçirdiği süre gereğinden fazla uzarsa farklı sorunlarla karşılaşabiliriz. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

1-Çocuklarımızın dil gelişimleri olumsuz etkilenir.
2-Sosyal olarak iletişimleri zayıf olur.
3-Empati yetenekleri gelişmez.
4-Obezite gibi ciddi bir rahatsızlığa sahip olurlar.
5-Beyinde sağ-sol yarı küreler arasındaki denge bozulur. Daha çok görsel beceriler gelişir.

Tüm bunların sonucunda yeni nesil televizyon çocukları görsel olarak çabuk öğreniyorlar ve elektronik aletleri çok iyi kullanıyorlar. Ama okula başladıklarında çok ciddi uyum bozuklukları gösteriyorlar ve çalışmayı sevmiyorlar. Tüm bunları göz önüne alarak özellikle 0-2 yaş çocuklarının dünyasında televizyona hiç yer vermemekte fayda var. Çocuklarımız büyüdükçe her zaman teknolojinin nimetlerinden faydalanalım. Ancak daima belli bir ölçümüz olsun ki, çocuklarımızı televizyonun zararlarından koruyabilelim.

Her şeyden önce tüm gün sizler işyerinizde, çocuklarınız okul ya da bakıcılarla beraber vakit geçiriyorlar ve herkes evde olduğunda size en çok ihtiyacı olan ve özleyen yine çocuklarınız oluyor. Elbette sizlerde çok yorgun oluyorsunuz, belki de televizyon açıp çocukları karşısına oturtup biraz vakit kazanmak iyi bir çözüm gibi geliyor.

Tüm gün sizi özlemiş olan çocuğunuza iş yaparken de vakit ayırabilirsiniz. Sofrayı birlikte hazırlarken ona vereceğiniz küçük sorumluluklar onu mutlu edecektir. Hem sorumluluk yüklenecek hem de sizinle keyifli vakit geçirecektir. Böylelikle çocuğunuzu sizin kontrolünüz dışında izleyeceği farklı programlardan da uzak tutmuş olacaksınız. Çünkü program aralarında çeşitli fragmanlarda yer alan kısacık şiddet, bol kanlı kavgalı görüntüler onları gereksiz gerginliğe ve anlam veremedikleri korkulara sürükleyebilir. Özellikle somut-soyut kavramlarının oturmadığı okul öncesi dönem, bu tarz korkuların gelişmesi için son derece elverişlidir. Çocuklar bu dönemde dizi, film ve reklamlardaki şiddet sahnelerini adeta büyülenmiş gibi izlerler. Çünkü onlar için bu görüntüler çok eğlendirici ve heyecan vericidir. Eylemin içindeki hile, kurnazlık ve kötülükleri ayırt edemez. Henüz ölüm kavramı da gelişmemiştir. Ancak izlenen her görüntü kopyalanır ve taklit edilebilir. Böylece onaylamadığınız konuşma ve davranışların her birini çocuğunuzda da gözleyebilirsiniz. Çok yoğun biçimde şiddet içeren programları sürekli izleyen çocuklarda ilerleyen yaşlarda daha ciddi problemlerle karşılaştıkları gözlenmektedir. Özellikle ergenlik döneminde çözümü zor problemler yaşanabilmektedir. Ayrıca çok yüksek ses, anlam veremedikleri şiddet ve kavga sahnelerini izleyen çocukların daha sonra son derece huzursuz oldukları, kaygı bozuklukları yaşadıkları gözlenmektedir.

Peki ne yapmalı? Bizce çocuklarımızın izleyeceği programlar konusunda hassas olmalıyız. Buna çizgi filmlerde dahil. Ayrıca süre olarak da kısıtlama yapmalıyız. Çünkü çocuklarımızın aileleri ile vakit geçirmeye, kitap okumak gibi güzel alışkanlıkları kazanmaya ihtiyaçları vardır. Akşamları sürekli televizyon izleyerek geçirmek yerine birlikte zaman geçirmelisiniz. Kendinize ve çocuğunuza ½ saat bile olsa kitap okuma zamanı ayırmalısınız. Bu süreyi siz ona hikaye okuyarak geçirebileceğiniz gibi aynı zamanda siz kendi kitabınızı okurken o da kendi kitapları ile ilgilenebilir. Doğru alışkanlıkları kazanabilmenin temelleri bu yaşlarda atılır.

Akşamları çocuğunuzla baş başa geçireceğiniz bir yarım saat onun size doymasını sağlayacaktır.Ayrıca odasında bir faaliyet köşesi hazırlayarak hem yaratıcılığını arttırabilir hem de televizyon karşısında amaçsız geçireceği süreyi azaltabilirsiniz. Sizin önceden izleyip seçeceğiniz programlar ve aile yapınıza göre ayarlayacağınız sınırlı televizyon izleme süresi, akşamlarınızı daha keyifli geçirmenize imkan tanıyacaktır. Unutmayın ki çocuklarımıza vereceğimiz her şey bu yaşlarda alışkanlığa dönüşür. Bunun doğru ya da yanlış olması size bağlı.