Dedikodunun açtığı yaralar!..
Dedikodunun açtığı yaralar!..
Ancak dedikodu yapan da aslında kendi yaralı hayatındaki huzursuzluk ve yalnızlık nedeniyle dedikoduyu meslek haline getiriyor.
Bir insanın hayatı boyunca ‘Ben asla yapmadım’ diyemeyeceği
şeylerden biri de dedikodu… Hele de canınızı sıkan biri varsa onun
hakkında iki lafın belini kırmak ne kadar da rahatlatıcı değil mi?
Ancak en masum sanılanı bile can yakabilen, hem konuşanın hem
konuşulanın celladı olabilen dedikodudan uzak durmak gerekiyor.
Bizimki gibi geleneksel toplumlarda sakınmak ne kadar zor olsa da
hem kafanız hem vicdanınız rahat olsun hem de kimsenin üstüne
vazife olmayan bilgiler nedeniyle canınız yanmasın istiyorsanız
dedikoduya başlamadan önce bir kez daha düşünün.
Dedikodu ağır bir silah… Dedikoducu bunu kullanmaya alışıyor ve
kullanımdan yarar sağlıyor. Bazı kişiler de dedikoducunun bunu
yapmasına imkan sağlıyor. Ancak bu silahın bir gün sizi de
vuracağını unutmamanız gerekiyor.
Uzman Psikolog Alanur Özalp, batılı ülkelerde dedikodu yapan kişi
ayıplanır ve dışlanırken geleneksel toplumlarda her zaman değer
gördüğünü belirterek şunları söylüyor: “Bizim gibi toplumlar için
dedikodu; tıpkı fal bakmak gibi, vazgeçilmez ve çok keyif alınan
bir durum. Üstelik dedikodu yapan kişi kendini çok değerli
hissediyor. Herkes onun ne anlatacağını merak ediyor, o da ‘en
değerli mallar bende, bana güzel ikramlarda bulunursanız, yakın
ilgi gösterirseniz bunları size veririm’ havasında davranıyor.
İnsanlar da bu bilgilere çok meraklı olduğu için dedikoducular her
yere davet ediliyor, en güzel yerlere oturtuluyor, hep el üstünde
tutuluyor. Kim ne giymiş, nereye gitmiş, kimle gitmiş, hamile
miymiş, kim benim hakkımda ne söylemiş gibi sorular art arda
geliyor. Bazı insanlar ise yayılmasını istedikleri bilgileri bu
kişileri kullanarak duyuruyor. Örneğin oğlunun düğününü çok lüks
bir otelde yapacak olan kişi, dedikoducuyu çağırıp bu bilgiyi ona
aktarıyor ve kısa sürede herkes bu haberi duyuyor.”
Mesleği dedikoducu olanlar
İnsanların bu çok merak ettiği bilgileri öğrenmek için özel çaba
harcayan kişiler olduğunu belirten Uzman Psikolog Özalp, “Bu
kişiler için dedikoduculuk tıpkı bir meslek gibi… Bilgi toplamak
için özel olarak çalışıyorlar. Örneğin sizin kesinlikle vermek
istemediğimiz bir bilgiyi sizden öyle bir ustalıkla alıyorlar ki
siz daha ne dediğinizi bile anlamadan o bilgi çoktan yayılmış
oluyor” diyor. Bu kişiler genellikle hayatta bir meşgalesi olmayan,
belli özellikleri ile kendini ispatlayamamış, huzursuz,
aile-arkadaş-iş ilişkilerinde mutsuz olan, ailede olumsuz etkiler
altında kalan hatta istenmeyen çocuk olduğunu hisseden insanların
arasından çıkıyor. Bu kişiler kendilerini dedikodu sayesinde güçlü,
akıllı, aranan kişi pozisyonuna çıkartıyorlar. Uzman Psikolog
Özalp, “Dedikodu bir başkasına zarar vermek mantığı içinde
yapılıyor. Bu kişi çevresine güvenmediği, inanmadığı için zarar
verme isteği duyuyor. Bilgi aktardığı kişilere ‘Ben bunu sizin
iyiliğiniz için yapıyorum’ dese de aslında dedikoduyu diğer
insanları yaralamak için bir silah olarak kullanıyor. Kendi
hakkıyla, bileğinin gücüyle değil, böyle bir kolaycılıkla kabul
görmek istiyor. Bu insanlar çevreleri tarafından kabul görmeye
başladıklarında, eş ve arkadaş ilişkisi kurmaya başladıklarında ise
dedikoduyu azaltıyorlar” diyor. Bu tespit, dedikodu yapmasından
rahatsız olduğunuz yakınlarınıza yardım eli uzatabileceğiniz
gerçeğini de ortaya koyuyor.
Kopyala yapıştır dedikodular
Uzman Psikolog Alanur Özalp, dedikodunun sadece birbirini tanıyan
insanlar arasında sınırlı kalmadığı, özellikle gelişen teknoloji
ile birlikte internet üzerinden özellikle ünlüler hakkında dedikodu
yapmanın çok yaygın olduğunu belirtiyor. Gün içinde Twitter’daki
gönderileri takip ettiğinde birçok ünlü isim hakkında aslında hiç
kimseyi ilgilendirmeyen bilgilere rastladığını söyleyen Özalp,
“Bugün ortaokul ve lise çağındaki çocukların ders içeriklerinde
mutlaka bilmeleri gereken çok önemli konuları bilmediklerini ancak
örneğin ünlü bir şarkıcının sevgilisinin ne iş yaptığından
annesinin kim olduğuna kadar birçok gereksiz bilgiyi akıllarında
tuttuklarını görüyorum. Bu tür bilgileri taşıyan kişiler çok
popüler oluyor, herkes ona imreniyor. Bu konularla ilgilenmeyen
çocuklar ise sıkıcı olarak nitelendiriliyor. Hatta bazı çocuklar
sırf üzerlerine sıkıcı etiketi yapışmasın diye özel olarak bilgi
toplamaya başlıyor. Çocuklar kendi aralarında dedikodu yarışı
yapıyorlar” diyor. Özalp, internet üzerinde iki kişi arasında
kaldığı düşünülen yazışmaların da kopyala-yapıştır yolu ile üçüncü
kişilere yayıldığını, bunun da bir tür dedikodu olduğunun altını
çiziyor.
Dedikoduculuk bir yerden sonra yalancılık, sahtekarlık hatta
dolandırıcılığa kadar gidebiliyor. Bir dedikodu bazen cinayet
nedeni bile olabiliyor.
İşyerinde dedikodu performansı düşürüyor
Uzman Psikolog Alanur Özalp, işyerinde çaresiz bırakma anlamına
gelen ‘mobbing’in en güçlü ve zarar verici yönteminin dedikodu
olduğunu çünkü dedikodunun yalan bile olsa bir kere duyuldu mu
temizlenmesinin çok zor olduğunu belirtiyor. “Hakkınızda bir
dedikodu yayıldı mı sonrasında bin kişi gelip aksini söylese de o
lekeyi temizlemek çok zor oluyor” diyen Özalp, kafalarda hep bir
soru işareti kaldığını söylüyor.
İşyerinde dedikodu erkekler için ayak kaydırma aracı olabilirken
kadınlar için daha çok kim ne giymiş, nereye gitmiş, kiminle
berabermiş, o pahalı ürünü almak için parayı nereden bulmuş gibi
konular etrafında dönüyor ve herkes için performans düşürücü etki
yaratıyor. Eğer ortamda dedikoduyu seven bir çalışan varsa
diğerleri ‘Benim hakkımda da konuşuyor mu, söylediklerini nasıl
öğrenirim, aksini nasıl ispatlarım’ diye çaba sarf etmeye başlıyor.
Bazen bu önemsiz sayılan konuşmalar o kadar ileri boyuta varıyor ki
karşı taraf için can yakıcı olabiliyor. Öte yandan dedikoduyu yapan
da bu iş için büyük emek harcıyor, soruyor soruşturuyor ve bu çaba
iş performansına olumsuz yansıyor.
DEDİKODUDAN UZAK DURMA TAVSİYELERİ
* Etrafınızda size en taze dedikoduları aktaran birisi varsa dikkat
edin çünkü bir gün onun malzemesi olmamak için hep iyi geçinmeye
çabalayacaksınız ancak yine de korktuğunuz başınıza gelecek. Bunu
önlemek için bu tür insanlarla daha az konuşarak, onlara daha az
bilgi aktararak aranıza belli bir mesafe koyun. Bir süre sonra onun
da pes edip sizinle bağlantı kurmaya çalışmadığını
göreceksiniz.
* Usta dedikoducular siz fark etmeden ağzınızdan laf alıveriyor.
Hatta dedikodu yapılan bir ortamda ağzınızdan tek kelime çıkmasa
bile kafa sallamanız söylenenleri onayladığınız şeklinde yorumlanıp
kulaktan kulağa yayılabiliyor.
* Eğer siz dedikodudan uzak durmakta kararlıysanız bunu karşı
tarafa net bir şekilde ifade etmeniz gerekiyor. Örneğin
bulunduğunuz masada bir dedikodu dönüyorsa çok net olarak konuyu
duymak istemediğinizi, bu nedenle masadan kalkacağınızı
belirtmelisiniz.
* Bazı insanlara onlar hakkındaki düşüncelerinizi size darılacak
diye net olarak ifade etmekten kaçınıp, kulağına gitmesi için
başkalarına anlatıyor olabilirsiniz. Bunu yapmayın, çünkü
söylediklerinizin birebir aktarılacağından emin olamazsınız ve o
laf dönüp dolaşıp sizi haksız duruma düşürebilir. Herkese karşı
açık olun ve söylemek istediklerinizi o kişiye yüz yüze bizzat
söyleyin.
* Biraz kişilik özelliği biraz da genetikle ilgili olsa da
dedikodu yapmak ailede de öğreniliyor. Eğer şu an yetiştirmekte
olduğunuz çocuklarınızın üzerlerine vazife olmayan konularda
konuşmasını, gelecekte birer dedikoducuya dönüşmelerini
istemiyorsanız onların yanında siz de dikkatli olun ve dedikodu
yapmayın.
* Dedikodu yapmaktan büyük bir haz duyuyor, diğer yandan da çok
rahatsız oluyorsanız profesyonel destek almanızın zamanı gelmiş
demektir. İlişkileri kopartan, bazen ölümcül zararlar veren
dedikodudan kurtulmak için destek alarak daha sağlıklı ve güvenli
ilişkiler kurabileceğinizi unutmayın.
* Eğer sevdiğiniz bir insanın fazla dedikodu yaptığını
düşünüyorsanız onu nazikçe uyarın. Dedikodunun ona zarar
verebileceğini ona yumuşak bir dille anlatın.
* Bazı kişiler dedikodu yapmaya hiç niyetleri yokken dahi farkında
olmadan malzeme olacak bilgileri usta dedikoduculara
kaptırabiliyorlar. Ve sonunda onların da adı dedikoducuya çıkıyor.
Eğer siz de fark etmeden ağzından laf kaçıranlardansanız kendinizi
kontrol etmeyi öğrenmeniz, yapamıyorsanız bu konuda destek almanız
gerekiyor.
Erkekler daha acımasız
Kadınların daha çok dedikodu yaptığı düşünülse de aslında temel
fark cinslerin konu seçiminde yatıyor. Erkekler daha çok cinsel
konulardan, kadınlardan ve iş hayatından konuşmayı, önce kendileri
hakkında gerçek olmayan bilgilerin yayılmasını sağlayıp karşı
tarafı tahrik etmeyi seviyor. Örneğin bir erkek yaşamadığı bir
cinsel ilişkiyi ya da eski işyerinden ayrılmaması için çok çaba
harcandığını, özellikle bu hikayeleri yayacak kişilere anlatıyor ve
böylece diğer insanların gözünde puan kazanmayı amaçlıyor. Cinsel
içerikli dedikodularda erkeklerin en fazla başvurduğu yollardan
biri de rakiplerinin cinsel performansı ya da cinsel tercihleri
hakkında asılsız bilgiler aktarmak oluyor. Kadınla erkek arasındaki
en temel fark ise şu; bazı erkekler işten atılmaya dahi neden
olabilecek ölümcül dedikodular yapmaktan kaçınmazken kadınlar
genellikle bu kadar acımasız davranamıyor.
Yaprak ÇETİNKAYA