Demet Akalın: "Kazancımı hasta bebekler ve Mehmetçik ile paylaşıyorum"
Şarkıcı Demet Akalın bu yaza, her sene olduğu gibi şarkılarıyla damga vurmadı ama yine çok konuşuldu.
Sabah Gazetesi'nden Sonat Bahar'ın röportajı...
- Konserler, sahne çalışmaları maalesef bir süre askıya alındı. Planlanmış bir organizasyonunuz var mı?
- Keşke durumlar düzelse de, biz de güzel haberler verebilsek sevenlerimize. Şu anda zorunlu tatildeyiz. Kızım ve arkadaşlarımla Çeşme'deyim. Sadece Bodrum'da bir otel konserim var planlanmış.
- Özlediniz mi peki sahnede olmayı?
- Çok özledim... Her şeyi geçin, sanatçıların beslendiği en önemli şey alkış! O alkış sesini duymadan olmuyor, insanın ruhu beslenmiyor. Yine de, yeter ki şu sayılar aşağılara insin, biz dişimizi sıkarız. Sevenlerim, fanlarım sağ olsunlar hep soruyorlar... Herkesin yazlık yerlere gidip konser dinleyecek bütçesi yok. Benim playback konserler yapmamın nedeni buydu. Ekip daha küçük, maliyet daha az. Her tarafa gidebiliyordum. Beni çok eleştirdiler playback söylüyorum diye ama nedeni bu. Ama ne yapalım bu yaz da böyle oldu.
- Demet Akalın yaz şarkısı çıkarmadan, konserlere başlamadan yaz gelmez denir. Bu sene de öyle oldu galiba...
- Güzel bir şey hazırlıyorum... Nostalji diye bir şarkı. Hareketli bir şarkı. En azından bir güzellik olur. Çünkü benim albümüm daha yeniydi, bir sene olmuştu daha çıkaralı. Ne klip çekebildik, ne başka bir şey. Her şey düzelecek diye umut ediyoruz.
KOCA'NIN SAYFASINA BAKIYORUM
- Hâlâ koronavirüsle ilgili rakamlara bakıyor musunuz?
- Her gün bakıyorum. Herkes insanların maske takmadığından şikayet ediyor ama ben tüm gittiğim yerlerde insanların çok dikkatli olduğunu görüyorum. Plaja geldik, buraya maskelerimizle girdik, özel bir iskelede güneşleniyoruz. Herkes maskeli, kontrollü, ellerde dezenfektanlar. Bilinçli olan oluyor. Koskaca insanların o maskeleri yerlere atmalarına inanamıyorum, nasıl bir düşünce, algılayamıyorum.
- Dünyayı da takip ediyor musunuz?
- Dünyadaki gelişmeleri de izliyorum ve biz Türkiye olarak bayağı iyi durumdayız. Maşallah diyelim de... Eskiden insanlar Amerika'dan, İspanya'dan ev alma, Londra'ya yerleşme peşindeydi... Oralarda çocuk okutmak önemliydi, yatırımlar oralara yapılıyordu. Ne oldu? Ben ezelden beri milliyetçi biriyim. Oralara giderim, üç-beş gün gezerim, beş gün sonra annemi ağlayarak ararım. Şimdi orada yaşayan herkes Türkiye'ye gelme derdine düştü. Bu süreci bayağı iyi idare ettik. Bakanımız Fahrettin Koca'nın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum, insanlar ona çok inandı. Her akşam 20:00'den sonra onun sayfasında rakamları bekliyorum. Her akşam! Birine sormam sayıyı, kendim bakarım. Mukayese ediyorum, kendim de istatistik yapıyorum. Analistçi gibi yorumlar yapıyorum.
VİRÜS KARDEŞ GİT
- Bu süreç epey ders verdi herkese galiba.
- Bu süreç birçok şeyi de öğretiyor. Ben çok fazla ve lüzumsuz harcamalar yapıyormuşum. Kızım da o bilince ulaştı, "Anneciğim şimdi buna gerek yok!" dediğimde ikiletmiyor. Bunları da öğrenmiş oluyorsun. Her şey normale dönse ders alacağımız çok şey var da, hangi birini sıralayayım; insan ilişkilerinden tut da, ev geçindirmeye... Birçok şey var.
- Pandeminin ilk haftalarında psikolojik olarak çok zorlandığınızı söylediniz. Neler yaşadınız?
- Benim moralim ve psikolojim ilk 15 gün korkunçtu. Kendimi odaya kapatıp, saatlerce ağlıyordum. Artık ne dizi, ne film kesiyordu. Orada hiç ummadığım arkadaşlıklarım oluştu. Her gün psikolog gibi konuştuğum insanlar oldu. Arkadaşlarımla görüntülü konuşmak, birbirimizi teselli etmemiz iyi geldi. Normalleşmeye de başlayınca iyi geldi. Allah'a şükürler olsun, bugünleri hayal bile edemiyorduk. Bir anne olarak da çok zor. Çocuğum iki hafta her gece ağladı. "Köpeklerim ölecek mi, arkadaşlarım ölecek mi, ben ölecek miyim?" diye sorular soruyordu. Onu, "Hayır aşkım bu virüs asla çocuklara dokunmuyormuş, iyi virüsmüş bu" dedim. "Virüs kardeş git" diye her gece dua ettik onunla. 100 yılda bir gelen felaketlerden biri bizim başımıza geldi.
EV KREDİSİ ÖDEMESEM ŞAHANEYİM
- "Geçinemiyorum" demeniz epey tepki çekti tabii...
- Tabii ki sanatçıları da düşünecek Cumhurbaşkanı, biz de halktan gelen insanlarız. Bizle birlikte iş yapamayan, garsonu, valesi, işletmecisi vs, birçok insan var. Bir tek biz ekmek yemiyoruz ki. Kimsenin beklemediği bir durumdu, "Ben geçinemiyorum" dediğimde insanlar püskürdü. "Nasıl geçinemez, büyük paralar kazanıyor" diye. Büyük başın, derdi büyük oluyor. Ben kaç aileye bakıyorum. Ev kredisi ödüyorum. Ev kredim olmasa, şahaneyim. Bir tane kartım geçen ay bin 500 lira geldi. Kız arkadaşlarıma dedim ki; "O İstinyepark'ın önünden geçilmese bu kartlarla idare ediliyormuş." Ben küçük bir yerden geliyorum ve babam deniz subayıydı. Baba parasıyla büyümedim. Kabul, sanatçılar olarak güzel paralar kazanıyoruz. Ama o linç edenlere sormak isterim, ceplerinden bir 5 lira Mehmetçiğe ya da bir sosyal yardım kuruluşuna destek oluyorlar mı! Geçen sene 250 bin lira bağışladım, helali hoş olsun. Ben kazancımı önce Mehmetçikle, sonra hasta bebek, çocuklarla paylaşıyorum... Başka sanatçı arkadaşlarım başka türlü... Bir şekilde bir şeyin ucundan tutuyoruz. Ama insanlar algılamak istedikleri gibi algılıyor. Herkes kendi tarafında olsun istiyor, öyle bir dünya yok. Herkes çok hazırlıksız yakalandı, kenarda köşede birikimlerle dönüyorsun.
DOĞRUYA DOĞRU DERİM
- Sosyal medyayı aktif kullanıyorsunuz. Yüzde 100 doğalsınız orada değil mi?
- Şehit olmuş biri, bir Türk bayrağı koyacaksın, koyamıyor... Bu senin siyasi görüşünü belirlemez ki, ne şehit koyarlar, ne deprem koyarlar, ne yardımları koyarlar. İçişleri bakanı istifa ettiğinde saatlerce ağladım. Durmadan ağladım, "İnşallah Reis istifayı kabul etmez" diye dua ettim. Çok fazla dobra olmak, aklına geleni söylemek iyi bir şey mi bilmiyorum. Bunun geçmiş zamanlarda çok zararını da gördüm ama şu zaman için onlara zarar diye bakmıyorum. Ben kendi dünyamda doğruya doğru diyen bir kadınım! Eleştirildiğimde de, hakaret yoksa, "Sen de haklısın!" diyorum. Geçmişte çok kullanıldım. O kadar inandırıldım ki, insanları kendim gibi sandım ama öyle olmadıklarını gördüm. Resmen beni basamak olarak kullandılar, işleri bitince hop başka bir kapıya. Hayat böyle, o da benim sınavım.
- Şu anki tecrübenizle genç kız Demet'e ne söylersiniz?
- Ya yine bakmayın, ben yine aynı şeyleri yaşardım. Şimdi 20 yaşımda olsa şunu yanıma yaklaştırır mıydım, bunu yapar mıydım diye konuşuyordum arkadaşlarla... Yapardım da, yaklaştırırdım da. Onlar yine bir bam telimi bulup, girerlerdi hayatıma.
KEŞKE HERKES REİS'LE 5 DAKİKA GEÇİREBİLSE
- Bu süreçte İstanbul Yeditepe Konerleri'nde Mihriban türküsünü okudunuz ve hedefe oturdunuz...
- Bu konserler için Cumhurbaşkanı'na teşekkür ettikten üç gün sonra anladılar ki, ben Mihriban'ı okuyamamışım! Teşekkür ettim öyle anlaşıldı. Ama beni geçen hafta kim aradı? Selda Bağcan... Bana destek oldu, ondan önce de Mahsun Kırmızıgül aramıştı. Geçen sene de otobanı övmüştüm, Cumhurbaşkanımız beni aramıştı. Adam ne yapsa yaranamıyor. İnsanların biraz daha önyargısız bakması gerekiyor konulara. Keşke herkesin Reis'le beş dakika geçirme şansı olsa. Ben Cumhurbaşkanımızla sohbet ederken, dayımla, abimle, ailemden biriyle sohbet eder gibi hissediyorum, derdimi o rahatlıkla anlatıyorum.
BENİM AYAĞIM HEP GÖLCÜK'E TAKILIDIR
- En çok neyi özlediniz?
- Özgür olmayı çok özlüyorsun. Aslında cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Gerçekten güzel bir hayatımız var ve her şeyi yapmakta özgürüz. Gecenin üçünde gidebildiğimiz, gece çorbacısı diye bir kavramımız var. Bakınca komik gibi geliyor ama tüm bu detaylar aslında o kadar önemli ki. Ailemde hastalar falan da var, onları göremedim. Benim ayağım hep Gölcük'e takılıdır. 15 günde bir giderim. Ailemi görürüm, orada bir yatır var, gidip dua edeceğim. - Demet Akalın bu süreçte en önemli hangi dersi çıkardı? - Çekirdek aileme daha gazla dönmeme sebep oldu. Üç ay Hira'yla aynı yatakta yattık, ona karşı olan hislerim daha da yoğunlaştı. Annelik hormonları mı, koruma içgüdüsü mü bilmiyorum ama çekirdek ailemle ilişkimi güçlendirdi. Annem hep bana "Çula çaputa çok para veriyorsun" diye söylenir. "Anne sen karışma, bilmezsin bir şey!" derdim. Ama anne hep haklı çıkar ya. Haklı çıktı. İşimi de çok özledim. Çok kıymetli günler yaşamışız ama kıymetini bilmemişiz. Ama umutsuz değilim. Eşimle ilişkime de iyi geldi, hem zaman ayırmak, hem de anlamak adına.