Dikkat!.. Kadınlarda 2 kat daha fazla görülüyor!
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. A. Kerim Gökoğlu, "Beynin sinsi tümörlerine dikkat" uyarısında bulundu.
İHA'nın haberine göre en sık görülen beyin
tümörleri arasında ilk sırada yer alan meninjiyomlar, çoğunlukla
iyi huylu olmalarına karşın değişim potansiyeli bulunduğu için
yakın takip altında tutulması gerekiyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. A. Kerim Gökoğlu, yaşla
birlikte artış gösteren meninjiyomların beynin herhangi bir yerinde
yerleşebildiği için farklı semptomlarla kendini gösterebileceğine
dikkat çekiyor.
Beyin zarındaki şapka hücreleri olarak adlandırılan özel bir hücre grubundan kaynaklanan meninjiyomlar çoğunlukla iyi huylu tümörler olmalarına karşın, yerleşim yeri, boyutu ve tipine bağlı olarak risk yaratabiliyor. Ağrı kesicilere dirençli baş ağrıları, felç riski, hormonal bozukluklar, körlük, sara veya havale olarak bilinen nöbetler ve beyin kanamalarına sebep olabildiği için ciddiye alınması gerekiyor.
Toplumda görülme oranı yaklaşık 100.000 kişide 4,5 olmasına karşın hayatını kaybetmiş kişilerde yapılan araştırmalarda yüzde 40’a varan görülme sıklığı bildiriliyor. Tüm intrakraniyal (kafatasi içi) lezyonların yüzde 15-20’sini oluşturan bu tümörlerde tanı çoğunlukla 30-40 yaşlarından sonra konuluyor. Çocukluk çağındaki tüm intrakraniyal lezyonların ise yüzde 3-4'ünü oluşturuyor. Baş ağrısı, kuvvet kayıpları, felç ve nöbet gibi belirtilerle kendini gösterse de sıklıkla yavaş büyüyen lezyonlar olduğu için sinsice ilerliyor. Ancak zaman içinde kötü huylu tümörlere dönüşme potansiyelleri bulunduğu için yakın takipte tutulmaları önem taşıyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. A. Kerim Gökoğlu, menenjiyomların kafa travması, radyasyon ve genetik yatkınlık dahil değişik faktörlerle ilişkili olabildiğini söylüyor. Yaşla birlikte görülme sıklığının arttığı bilinen menenjiyomlar, nedeni tam olarak ortaya konamasa da kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla ortaya çıkıyor.
Bununla birlikte tek tümör olabildikleri gibi ‘’Meninjiyomatozis’’ denilen aynı anda birden fazla tümör de gelişebiliyor. Bilimsel çalışmalar, bu durumun ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın önemli rol oynadığını gösteriliyor.
Yerleşim yeri çok önemli!
Meninjiyomlar beyindeki herhangi bir yerleşimde ortaya çıkabildikleri için farklı semptom ve belirtilerle kendini gösterebiliyor. Semptomların gelişiminde kafa içi basıncın artması, altta yatan beyin dokusu hücrelerinin normal fonksiyonlarının engellenmesi, beynin ve/veya kraniyal sinirlerin bası altında kalması ve beyin atar, toplar damarlarında hasar oluşturacak şekilde baskı oluşturabilecek mekanizmalar rol oynuyor. Çevre dokular ve damarsal yapılar etkilenebildiği ve hastalığın tedavisi de zorlaşabildiği için ortaya çıktığı yerleşim yeri önem taşıyor.
Birçoğu rastlantısal olarak tespit ediliyor
Menanjiyomlar hem yavaş ilerledikleri, hem de şikayet vermedikleri için tanı koymak zorlaşabiliyor. Bu nedenle birçoğu rastlantısal olarak tespit ediliyor. Tanıda hastanın öyküsü ve fizik muayenenin yanı sıra nörolojik görüntüleme de önem taşıyor. Ancak, daha çok köken aldıkları yere göre adlandırılan bu tümörlerin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğu ancak patolojik inceleme sonucuna göre anlaşılıyor.
Tedavinin 4 ana unsuru
Tümörün tedavisini ise hastanın durumunun belirlediğini söyleyen Dr. Kerim Gökoğlu, meninjiyomların tedavisindeki 4 unsuru anlattı.
1- Gözlem ve takip
Baş ağrısı gibi farklı nedenlerle yapılan beyin görüntülemelerinde tesadüfen fark edilen veya beyin üzerine doğrudan yada dolaylı olumsuz etki göstermeyen daha küçük tümörler genellikle takip ediliyor. Burada tümörün büyüme hızı dolayısıyla natürü hakkında bilgi ve fikir sahibi olabilmek amaçlanıyor. Takipler sırasında tümör büyümüyor veya zarar verebilecek büyümeye ulaşmıyorsa veya menopoz dönemde küçülebilen tiplerdense kişi ömür boyu herhangi bir tedavi almadan hayatını sürdürebiliyor. Ancak, hastada olumsuz etkiler gösteren, takiplerinde düzelme olmayan, beyinde yerleştiği noktaya ve cerrahi gerektiren büyüklüklere ulaşmış tümörlerde ise cerrahi tedavi öneriliyor.
2- Cerrahi
Meninjiyomların büyük bir çoğunluğu cerrahi için uygun tümörlerden oluşuyor. Hastanın genel sağlık durumuna, beklenen yaşam süresine, tümörün büyüklüğüne ve yerleşim yerine göre de ameliyat kararı veriliyor. Cerrahi yapıldığında damar veya sinir dokularının zarar görme ihtimali çok yüksekse, tümör büyükse öncelikle cerrahi sonrasında radyocerrahi öneriliyor.
3-Radyocerrahi
Cerrahi uygulandığında ameliyat performansı düşük, ameliyat yapıldığında kalıcı hasar riski yüksek olan hastalarda ve belirli bir büyüklükten küçük tümörlerde radyocerrahi uygulanıyor. Cerrahi yada farklı tedavi seçeneklerine yön veren tümör büyüklüğü cm olarak değil, beyin üzerindeki olumsuz etkileri ve konumuna göre belirleniyor. Radyocerrahinin amacı da tümör büyümesini durdurmak, küçültmek, hatta ortadan kaldırabilmek oluyor.
4- Kemoterapi
Meninjiyomların tedavisinde kemoterapinin pek yeri bulunmuyor. Sadece hormon duyarlı nadir tiplerinde tercih edilebiliyor. Buradaki amaç da tümörün büyümesini durdurmak, mümkünse de küçültmek oluyor.
Beyin zarındaki şapka hücreleri olarak adlandırılan özel bir hücre grubundan kaynaklanan meninjiyomlar çoğunlukla iyi huylu tümörler olmalarına karşın, yerleşim yeri, boyutu ve tipine bağlı olarak risk yaratabiliyor. Ağrı kesicilere dirençli baş ağrıları, felç riski, hormonal bozukluklar, körlük, sara veya havale olarak bilinen nöbetler ve beyin kanamalarına sebep olabildiği için ciddiye alınması gerekiyor.
Toplumda görülme oranı yaklaşık 100.000 kişide 4,5 olmasına karşın hayatını kaybetmiş kişilerde yapılan araştırmalarda yüzde 40’a varan görülme sıklığı bildiriliyor. Tüm intrakraniyal (kafatasi içi) lezyonların yüzde 15-20’sini oluşturan bu tümörlerde tanı çoğunlukla 30-40 yaşlarından sonra konuluyor. Çocukluk çağındaki tüm intrakraniyal lezyonların ise yüzde 3-4'ünü oluşturuyor. Baş ağrısı, kuvvet kayıpları, felç ve nöbet gibi belirtilerle kendini gösterse de sıklıkla yavaş büyüyen lezyonlar olduğu için sinsice ilerliyor. Ancak zaman içinde kötü huylu tümörlere dönüşme potansiyelleri bulunduğu için yakın takipte tutulmaları önem taşıyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. A. Kerim Gökoğlu, menenjiyomların kafa travması, radyasyon ve genetik yatkınlık dahil değişik faktörlerle ilişkili olabildiğini söylüyor. Yaşla birlikte görülme sıklığının arttığı bilinen menenjiyomlar, nedeni tam olarak ortaya konamasa da kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla ortaya çıkıyor.
Bununla birlikte tek tümör olabildikleri gibi ‘’Meninjiyomatozis’’ denilen aynı anda birden fazla tümör de gelişebiliyor. Bilimsel çalışmalar, bu durumun ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın önemli rol oynadığını gösteriliyor.
Yerleşim yeri çok önemli!
Meninjiyomlar beyindeki herhangi bir yerleşimde ortaya çıkabildikleri için farklı semptom ve belirtilerle kendini gösterebiliyor. Semptomların gelişiminde kafa içi basıncın artması, altta yatan beyin dokusu hücrelerinin normal fonksiyonlarının engellenmesi, beynin ve/veya kraniyal sinirlerin bası altında kalması ve beyin atar, toplar damarlarında hasar oluşturacak şekilde baskı oluşturabilecek mekanizmalar rol oynuyor. Çevre dokular ve damarsal yapılar etkilenebildiği ve hastalığın tedavisi de zorlaşabildiği için ortaya çıktığı yerleşim yeri önem taşıyor.
Birçoğu rastlantısal olarak tespit ediliyor
Menanjiyomlar hem yavaş ilerledikleri, hem de şikayet vermedikleri için tanı koymak zorlaşabiliyor. Bu nedenle birçoğu rastlantısal olarak tespit ediliyor. Tanıda hastanın öyküsü ve fizik muayenenin yanı sıra nörolojik görüntüleme de önem taşıyor. Ancak, daha çok köken aldıkları yere göre adlandırılan bu tümörlerin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğu ancak patolojik inceleme sonucuna göre anlaşılıyor.
Tedavinin 4 ana unsuru
Tümörün tedavisini ise hastanın durumunun belirlediğini söyleyen Dr. Kerim Gökoğlu, meninjiyomların tedavisindeki 4 unsuru anlattı.
1- Gözlem ve takip
Baş ağrısı gibi farklı nedenlerle yapılan beyin görüntülemelerinde tesadüfen fark edilen veya beyin üzerine doğrudan yada dolaylı olumsuz etki göstermeyen daha küçük tümörler genellikle takip ediliyor. Burada tümörün büyüme hızı dolayısıyla natürü hakkında bilgi ve fikir sahibi olabilmek amaçlanıyor. Takipler sırasında tümör büyümüyor veya zarar verebilecek büyümeye ulaşmıyorsa veya menopoz dönemde küçülebilen tiplerdense kişi ömür boyu herhangi bir tedavi almadan hayatını sürdürebiliyor. Ancak, hastada olumsuz etkiler gösteren, takiplerinde düzelme olmayan, beyinde yerleştiği noktaya ve cerrahi gerektiren büyüklüklere ulaşmış tümörlerde ise cerrahi tedavi öneriliyor.
2- Cerrahi
Meninjiyomların büyük bir çoğunluğu cerrahi için uygun tümörlerden oluşuyor. Hastanın genel sağlık durumuna, beklenen yaşam süresine, tümörün büyüklüğüne ve yerleşim yerine göre de ameliyat kararı veriliyor. Cerrahi yapıldığında damar veya sinir dokularının zarar görme ihtimali çok yüksekse, tümör büyükse öncelikle cerrahi sonrasında radyocerrahi öneriliyor.
3-Radyocerrahi
Cerrahi uygulandığında ameliyat performansı düşük, ameliyat yapıldığında kalıcı hasar riski yüksek olan hastalarda ve belirli bir büyüklükten küçük tümörlerde radyocerrahi uygulanıyor. Cerrahi yada farklı tedavi seçeneklerine yön veren tümör büyüklüğü cm olarak değil, beyin üzerindeki olumsuz etkileri ve konumuna göre belirleniyor. Radyocerrahinin amacı da tümör büyümesini durdurmak, küçültmek, hatta ortadan kaldırabilmek oluyor.
4- Kemoterapi
Meninjiyomların tedavisinde kemoterapinin pek yeri bulunmuyor. Sadece hormon duyarlı nadir tiplerinde tercih edilebiliyor. Buradaki amaç da tümörün büyümesini durdurmak, mümkünse de küçültmek oluyor.