Doç. Dr. Deniz Kılıç: "2050 yılında, dünya nüfusunun yarısı miyopi olacak"

Göz kırma kusurlarının miyopi, hipermetropi, astigmatizm olarak sınıflandırabileceğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kılıç, önemli açıklamalarda bulundu.

Doç. Dr. Deniz Kılıç: "2050 yılında, dünya nüfusunun yarısı miyopi olacak"

Dünyagöz Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kılıç, SMILE lazer tedavisiyle ilgili bilgi verdi. “Son 30 yıldır gelişen teknolojiyle kornea lazer yöntemleri de oldukça evrimleşmiştir” diyen Doç. Dr. Kılıç, “Hatta bu son dönemde SMILE yönteminden robotik cerrahi platformda kullanılmaya başlanmıştır. Bu robotik platform sayesinde hastalarımız daha konforlu bir ameliyat süreci geçirmektedir. Daha hızlı bir lazer işlem süresi olmaktadır. Aynı zamanda ertesi günden itibaren normal hayatına dönmektedir” dedi.

‘MİYOPİ, HİPERMETROPİ VE ASTİGMATİZM GÜNÜMÜZDE ÇOK SIKLAŞTI’

Göz kırma kusurlarının miyopi, hipermetropi, astigmatizm olarak sınıflandırabileceğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kılıç, “Bu üç durumda da hastalarımız görme bulanıklığı şikayetiyle bize geliyor ve bulanık, çatallı görme şikayetlerini anlatıyor. Miyopi, hipermetropi ve astigmatizm günümüzde çok sıklaşmıştır. Genetik risk faktörleri nedenleri arasında olabilmektedir. Aynı zamanda bu hastalarımız genellikle dijital ekran başında çalışan kişilerdir. Özellikle son yıllarda kapalı ortamdaki ofis şartları da miyopinin artmasına sebep olmaktadır. Öyle ki 2050 yılında, dünya nüfusunun yarısı miyopi olacak diye tahmin ediyoruz" diye konuştu.

‘LAZER TEDAVİSİNDE HASTANIN GÖZ NUMARASININ SON BİR YILDIR DEĞİŞMEMİŞ OLMASI GEREKİR’

Hastaların bulanık görme şikayetiyle başvurduklarını aktaran Doç. Dr. Kılıç, “Biz bu konuda kendilerine cerrahi ya da cerrahi dışı yöntemlerden bahsediyoruz. Cerrahi olmak isteyen yani kalıcı bir görme yetisine sahip olmak isteyen hastalarımız için gerekli testlerimiz var. En başta göz kuruluğu testi yapıyoruz. Arkasından kornea ve retina muayenesi yapıyoruz. Gerekli sistemik hastalıkları var mı sorguluyoruz. En sonda da gebelik var mı yok mu diye sorduktan sonra cerrahi yöntemler hakkında bilgi veriyoruz. Lazer uygunluk testlerinde en başta yaşın uygun olması gerekir. Hastanın 18 yaş üstünde olması gerekir. Son 1 yıl içinde göz numarasının değişmemiş olması gerekir. Korneanın şekli, yapısı ve kalınlığı ameliyat için uygun olması gerekmektedir. Son olarak da retina muayenesini yapıldıktan sonra hastamıza yöntemler hakkında bilgi veriyoruz” dedi.

‘GÖZE DARBEYE AÇIK GÖREVLERDE ÇALIŞANLAR İÇİN GÜVENLİ ŞEKİLDE YAPABİLİYORUZ’

SMILE yönteminde, önceki jenerasyonlara kıyasla hastaların iyileşme süresinin çok daha hızlı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kılıç, “Peki, bu ne anlama geliyor? Hastalar ameliyattan bir gün sonra spor, banyo yapabiliyor, yüzmeye gidebiliyor ve hatta boks yapabiliyor. Bu yöntemde, önceki jenerasyonlarda olduğu gibi kornea iyileşme süresi oldukça kısalmış durumda. Aynı zamanda görme rehabilitasyonu da çok kısa oluyor. Yani ertesi günden itibaren görüş başlıyor ve bir hafta içerisinde net bir görüşe ulaşabiliyor. Boks, tekvando gibi yakın dövüş sporlarıyla ilgilenenler, göze darbeye açık görevlerde çalışan askerler, polisler veya güvenlik görevlileri gibi meslek sahipleri için oldukça güvenli bir şekilde yapabiliyoruz. Bu yeni yöntemde, yalnızca 2 milimetrelik bir kornea kesisi yapılıyor ve gözlük numarasını düzeltmek için gereken çok küçük bir parça kornea içinden çıkarılıyor” diye konuştu.

Doç. Dr. Kılıç sözlerine şöyle devam etti:

“Eğer hastamızda korneasında herhangi bir problem yoksa, yaşı uygunsa ve gözle ilgili başka bir sorunu bulunmuyorsa, bu yöntem yüzde 99’un üzerinde güvenli bir yöntemdir. Ayrıca, yüzde 99’un üzerinde de etkinlik oranına sahiptir. Burada etkinlik derken numara açısından bahsetmiyoruz, görme kalitesinin artmasından söz ediyoruz. Güvenli olduğundan bahsederken ise gelecekte korneada herhangi bir patoloji çıkmamasından bahsediyoruz.”

‘BU SİSTEMLE GÖZ KURULUĞU RİSKİNİ DAHA DÜŞÜRMÜŞ DURUMDAYIZ’

“SMILE lazer cerrahisinin dezavantajları oldukça düşük seviyededir” diyen Doç. Dr. Kılıç, “İlk ve ikinci jenerasyon yöntemlerle kıyaslandığında, göz kuruluğu riski daha yüksekti ama bu sistemle göz kuruluğu riskini daha da düşürmüş durumdayız. İlk jenerasyonlarda epitel iyileşmesinde zaman zaman bozulmalar yaşanabiliyordu. Ancak SMILE yönteminde, korneanın en üst tabakasına herhangi bir işlem yapılmadığı için iyileşme sürecinde herhangi bir sorun görülmemektedir” ifadelerini kullandı.

'GÖRME KUSURLARINI KALICI BİR ŞEKİLDE DÜZELTMEK İSTEYENLER GEREKLİ TESTLERİ YAPTIRMALI'

Görme kusurlarını kalıcı bir şekilde düzeltmek isteyen hastaların öncelikle gerekli testleri yaptırması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Kılıç, “Uzman bir görüş alması gerekmektedir. Ayrıca, hangi yöntemin ne kadar avantaj ve dezavantaj sunduğunu öğrenmeleri oldukça önemlidir. Özellikle yakın dövüş sporlarıyla ilgilenen hastalarımız için SMILE yöntemini güvenle önermekteyiz. Günümüzde dijital ekran kullanımının artması ve ofis ortamlarında uzun süre çalışılması, miyopi ve astigmatizmin ilerlediğini bilmekteyiz. Böyle bir durumda hastalarımız miyopi ve astigmatın kalıcı tedavisini düşünüyorsa mutlaka uzman görüşüne başvurmalarını tavsiye ederim. Uzman değerlendirmesi sırasında korneal topografi haritalarının titizlikle incelenmesi ve hangi yöntemin avantajlı ya da dezavantajlı olduğunun detaylı şekilde tartışılmasını özellikle öneririz” ifadelerini kullandı.

‘KAPALI ALAN KORKUSU OLAN HASTALARIMIZ İÇİN DAHA KONFORLU BİR SEDYE TASARLANDI’

Tedavinin cerrahi esnasında, çok farklı bir platform kullanmaya başladıklarını belirten Doç. Dr. Kılıç, “Bu yeni platform sayesinde lazer işlem süresi yaklaşık 10 saniye kadar kısaltıldı. Ayrıca, kapalı alan korkusu olan hastalarımız için daha konforlu bir sedye tasarlandı. Bunun yanı sıra, sistemdeki cihazın yazılımları yükseltilerek iris tanımlama eklendi. Bu sayede belirli 1°'de astigmatı düzeltme imkanı sağlanmış oldu. Cerrahi işlem sonrasındaki avantajlara gelecek olursak, hastalar ameliyattan 24 saat sonra gündelik hayatlarına dönebilmektedir. Özellikle yüzme, spor, koşu, banyo yapma ve makyaj gibi aktiviteleri rahatlıkla gerçekleştirebiliyorlar. Bu durum, ekran karşısında çalışan hastalarımız ya da ertesi gün işine veya sahneye dönmesi gereken sinema sanatçılarımız gibi kişiler için görsel rehabilitasyon süresini büyük ölçüde kısaltmaktadır" dedi.

DHA