Doğru imajın ipuçları!..
Doğru imajın ipuçları!..
Peki, bunu nasıl başarabiliriz? Hepimizin merak ettiği bu sorunun yanıtını kişisel marka ve imaj danışmanı Rüzgar Mira Okan anlattı...
Dış görünüşümüz bütün duygularımızın da aynasıdır aynı zamanda. Mutsuz muyuz, hırslı mıyız, heyecanlı mıyız her ne hissediyorsak imajımızın altında bu gizlidir. Ama şöyle bir çelişki de var ki, eğer kendimizi iyi hissettirecek kıyafetler giyer daha özenli ve bakımlı olabilirsek bu da psikolojimizi olumlu yönde etkiler. İmajın bu kadar etkili bir silah olmasını daha iyi anlayabilmek için işte ipuçları..
- Kendine güvenen kadın imajı, doğallık maalesef;
bakımsız ve özensiz görünmekle karıştırılıyor. Bu konu hakkında
tespitleriniz var mı?
Son dönemde özellikle özgüven
kibirle, nezaket eziklikle karıştırılır oldu. Özgüven ‘Ol’abilmekle
ilgilidir, ‘Sahip olmak’la değil. Mevlana ‘Ya olduğun gibi görün ya
da göründüğün gibi ol’ der. İşte bende tam da bu noktadaki ‘olmak
‘tan bahsediyorum.
ÖZGÜVEN KENDİNİ BİLMEKTİR
- Kıyafetlerimiz, davranışlarımızla uyumlu olduğunda özgüvenimizi
iyi yansıtabiliyoruz. Bu uyumu nasıl yakalayabiliriz?
Özgüvenli bir duruş iyi bir ilk izlenimin temelidir. İster iş
hayatı, isterse de görünüm; kendine güven başarının ilk şartıdır.
Özgüveniniz buz dağının görünmeyen kısmıdır. Özgüven kendini
bilmek, kendini tanımaktır. Bir film yıldızı kadar güzel ya da
yakışıklı olmayabiliriz ama görünüşümüzden tam anlamıyla kendimizi
bilerek hoşnutsak ve görünümümüzle bulunduğumuz yere uygunsak o
zaman bir film yıldızından daha çok ışıldayabiliriz. Önemli olan
görünümle enerjiyi bütünleştirebilmek, yani denge.
- Görünümümüzü güçlendirmek ve daha karizmatik kılmak
nasıl mümkün olabilir?
İyi görünmek herkesin hakkıdır.
Görünüm bir merhaba’dır. “İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır,
davranış ve karakterleriyle uğurlanır” sözünü bu yüzden çok
severim. ‘Merhaba’dan sonra sohbet gelir.
EN İYİ RENK, ÜZERİNİZDEKİDİR
- Her sezon belirli renkler ön plana çıkar o sezona damgasını
vurur. Sırf modayı takip etmek adına her rengi herkes taşıyabilir
mi?
Modanın modası hiçbir zaman geçmez. Moda bize her
sene yeni bir şeyler sunuyor, sunacak da… Modayı kendimize
uyarlamak önemlidir. Kendi vücudumuza uygun giyinebilmek, kendi
enerjimize, karakterimize, saç, göz ve cilt tonumuza uygun renkler
seçebilmek. Bu yüzden danışanlarıma “Doğru renk yoktur doğru ton
vardır” derim hep. Örneğin bu kış kiremit kırmızısı olacak her
mağazada. Eğer pembe-beyaz tenli ve siyah saçlı bir kadınsam bu
renk çok moda olsa dahi bana yakışmayacaktır. Bunu bilmek hem
psikolojik, hem zamansal, hem de parasal olarak bir özgürlüktür.
Bana yakışmayan beni kötü hissettiren renkte bir parça almayacağım,
zamanımı alışveriş merkezinde kiremit rengi palto arayarak
geçirmeyeceğim ve param cebimde kalacak.
- Renkler özgüvenimizi yansıtırken aslında neler
fısıldar?
“Dünyadaki en iyi renk, sizin üzerinizde en iyi durandır.” Coco
Chanel, çok iyi özetliyor aslında. Renklerin doğru tonlarını
kullanarak daha genç, daha dinamik, daha ince, daha güzel, daha
zarif, daha şık görünebiliriz. Renklerle gençleşebilir,
incelebilir, stilimizi oluşturabilir, özgünleşebilir,
güzelleşebiliriz. “Hangi renkler bana yakışır?” Bu soruyu saç
renginiz, makyajınız, aksesuar ve kıyafetleriniz için modanın bize
sunduğuna bağımsız biliyorsanız kendinizi iyi hissedersiniz ve bu
da enerjinize yansır. Duygular davranışları oluşturur ve yapılan
deneyler ve araştırmalar renklerin duygularımızı etkilediğini bize
söylüyor. E duygular da davranışlarımızı etkiliyor.
- İmajımızı hem kişiliğimize uygun bir çizgide
tutabilmek hem de kaliteli bir görüntü elde edebilmek çok zor
mu?
Zor diye bir şey yok, emek var. Kolay gibi görünse de sade,
kaliteli ama şık olmak aslında en zorudur. Daha iyi bir imaja sahip
olmak, başka bir insanmış gibi davranmak değildir. Şıklık,
üzerinizdeki kıyafetten çok bir duruş, bir kalite meselesidir ve
kalite de bir bütündür.
Bir kıyafeti değerli yapan içindeki bireydir. İmaj da işte bu yüzden kişiliğinize oturmayan sahte bir kılık kıyafet değildir. İmaj görünümden çok daha fazlasıdır. İçte olan tüm potansiyelin dış dünyaya etkili bir şekilde sunumudur. Bu yüzden çalışılması ve profesyonel olarak desteklenmesi gerekir.
- Siz danışmanlık anlamında ne kadar müdahale
ediyorsunuz?
‘Amaç insanları değiştirmek değil, kim olduklarını kıyafetlerle
anlatma fırsatı vermek’ der Dries Van Noten, benim yaptığım da işte
bu.
- Kişisel bakımın imajımızdaki önemi nedir?
Kullandığımız parfüm, saçımız, ellerimiz, makyajımız bu yelpazenin
içinde ne kadar önem kazanıyor?
Bütünü zirveye taşıyan
detaylardır. Nasıl koktuğumuz, parfümümüz, tırnaklarımız ve
ellerimiz, saçımız, makyajımız, hepsi ama hepsi imajımızı parçası.
Her şey kişisel hijyen ve temizlikle başlar. Mesela parfüm
stilimizin imzasıdır. Fakat kişi ter kokuyorsa, üstüne en güzel
parfüm de sıkılsa koku dünyanın en kötü kokusu olacaktır.
Seminerlerimde bunu sık sık dile getiririm.
Bakımlı olmak imajımızın bir parçası ama bakımlı olmak her şeyi takıp takıştırmak, sürüp sürüştürmek değildir. Seminerlerimde her zaman söylediğim bir şey vardır: Az olan çoktur. Çok makyaj hiç makyajdır. Çok aksesuar hiç aksesuardır. Doğal olmaksa saçını taramadan dışarı çıkmak değildir.
ALIŞVERİŞ İÇİN '5N1K' MUTLAKA SORULMALI
Elbette çok para harcamadan şık görünebiliriz. Şıklığın markası
değil, tarzı vardır. Hep buna inandım. Bazen ucuza diye aldığımız
bir şey de eğer hiç kullanılmıyorsa bize çok pahalıya mal
olabiliyor. Yani her ucuz uygun değildir.
‘Kombin’ her şeydir. Satın aldıklarımızın kombinlenebilir olması bizi hem parayı iyi yöneten, hem stil sahibi, hem beğenilen, hem özgüvenli, hem de zamandan tasarruf sağlayan bir bireye dönüştürür. Zaman her şeydir, para da önemli. Konferans ve seminerlerime katılanlar bilirler, benim meşhur bir ‘5N1K’ Formülüm vardır: “Ne alıyorum, neyle giyeceğim, ne için giyeceğim, nerede giyeceğim, ne zaman giyeceğim, nasıl giyeceğim ve önemli son soru kaça alıyorum?” Bu soruları alışveriş yaparken kendimize sormamız gerekiyor.
Bir danışman olarak danışanlarıma bir kez giyecekleri hatta hiç giyemeyecekleri ama çok güzel olan kıyafetleri, aksesuarları aldırmak değil, tam tersi işin ekonomik, psikolojik ve zaman üçgeninde bir optimizasyon yaparak, akıllı gardıroplar yaratıp, kişinin kombin yapabilme yetisini güçlendirmek, vücuduna, sosyal ve iş yaşamına uygun görünümü kazandırmak ve stil sahibi bir birey olabilmesini sağlamaya çalışıyorum. Benim bir danışman olarak önerim şu:
En güzel giysiniz özgüveniniz, en güzel aksesuarınız gülüşünüz ve en güzel ayakkabınız da zarafetiniz olsun. Hayata gülen gözlerle ve tutku ile bakarsak; saçımız, makyajımız, aksesuarlarımız ve kıyafetlerimiz bizlerin daha da ışıldamasını sağlar.
İÇİNDE BEYEFENDİ YOKSA TAKIM ELBİSE DE YOKTUR
Önce özen göster: Her gün yeni bir gündür. Başkalarının
bize nasıl davranacaklarını biz belirliyoruz. Görünümümüze
göstereceğimiz özen, önce kendimize sonra karşı tarafa gösterilmiş
saygıdır ve insanlar kendimize ne kadar saygı duyduğumuzu hemen
fark ederler.
Tarzınızı belirleyin: Stil sahibi olmak kendini tanımak ve bilmekle başlar. Bunu yaparken iş hayatınızı, sosyal hayatınızı, karakteriniz, yaşadığınız yeri, iklimi, olmak istediğiniz kişiyi yani en iyi versiyonunuzu hesaba katın.
Gardırobunuzu planlayın ve düzenleyin: Gardırobunuz sizin yatırımınızdır. Yatırımınızı akıllıca yapın. Moda olanı değil, size yakışanı seçin. Size uyumlu, doğru renkleri kullanın. Detaylara önem verin. Saç, makyaj, aksesuarlar, ayakkabı, çanta gibi…
Kendinizi güncelleyin: Aldığınız kıyafetlerin kumaşı ve dikişi ve ütüsüne dikkat edin. Kıyafetin algı değerinin yüksek olması bu üç maddeye bağlı, unutmayın. Kıyafet ve aksesuarlarınız nereye gitmek istediklerini değil, nerede olduklarını ve nereye gittiklerini anlatsın.
Eğitim ve seminerlerimde şöyle söylerim:
“İçinde beyefendi yoksa takım elbise de yoktur. İçinde bir
hanımefendi yoksa en pahalı elbise ya da en pahalı mücevher de
yoktur.” Görünüm tek başına her şey demek değil ama çok
şey demek. Davranış ve iletişim ile de bütünlük oluşur. Kıyafetler
davranış ile birleşince konuşur. Kendinizi bütünün içinde
değerlendirin, eğer uyum ahenk varsa, kendinize bakıyorsanız, güven
ve tarz yansıtıyorsanız iyi görünürsünüz.
Pınar HİÇDURMAZ