Duygu Nebioğlu: "Babamın bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum"
1988 doğumlu Duygu Nebioğlu, 94’te Nebioğlu ailesi tarafından evlat edinildi. 21 yaşında üniversite öğrencisiyken Metin Akpınar’ın babası olduğunu öğrendi. Bir de ikizi vardı… Haber gündeme bomba gibi düştü.
Posta Gazetesi'nden Alev Gürsoy Cimin'in röportajı...
Türkiye, Metin Akpınar’ın iki kızı olduğunu geçtiğimiz yıl bizzat senden öğrendi. Süreç sanırım senin için çok yıpratıcıydı. Nasılsın şu an?
Çok üzgün ve yıpranmış hissediyorum. Babam ve çevresi bana korkunç zararlar verdi. Halen de vermeye devam ediyorlar ama güçlüyüm çünkü biz haklıyız. Duruşmalarda avukatlarının çok onur kırıcı hareketlerde bulunduklarını gözlemliyorum. Ancak gerçekler balçıkla sıvanmaz.
Şu ana kadar olanlar, sence değdi mi mücadelene?
Kendi varlığımızla, öz benliğimizle alakalı bir gerçeği öğrendim. Ancak Nebioğlu ailemle birlikte bunların hiçbirini yaşamak istemezdik. Asıl bu soruyu onlara sormak lazım; tüm yaptıklarınıza değdi mi?
Kaç yıldır sürdürüyorsun bu mücadeleyi?
2010 yılında İstanbul’da okuduğum üniversitenin bahçesinde Metin Akpınar’ın çalışanının telefonuna ulaştım ve arayıp kendimi tanıttım. O günden beri haklı davamın mücadelesini veriyorum. Medyaya yansımayan çok fazla olumsuzluk yaşattılar bana. Simpsons çizgi filminde değiliz, bu mücadeleyi ben başlattım. Bir sonraki hareketleri ne kadar yıkıcı olsa da hatalarını kabul etmeden; benden, ailemden ve halktan gerçek bir özür diletmeden mücadelemi sonlandırmayacağım.
Hiç vazgeçmek istediğin anlar olmadı mı?
Kendileri, işledikleri suçlardan kurtulmak için beni ve kardeşlerimi hedef gösterdiler. Bu denli kötü olduklarını düşünmüyordum. Her ne kadar yorgun da olsam bana güç veren insanlarla karşılaştım. Türkiye Cumhuriyeti’nde o insanlara halk diyorlar, onlar her şeyin farkında.
TEK GECELİK İLİŞKİ DEMESİ ONURUMU ÇOK KIRDI
Seni bu süreçte en üzen şey neydi?
Topluma mal olmuş sanatçı olmasını geçiyorum; biyolojik babam olarak medyaya yaptığı açıklama beni çok üzdü. Annemle ilgili babamla konuştuğumda annemi tanıyormuş gibi söylemlerde bulunmuştu ancak; sonradan bunun tek bir gecelik ilişki olduğunu söylemesi onurumu çok kırdı.
Hayal kırıklığını nasıl tarif ediyorsun?
Ben annemi bulmak, onunla bir bağ kurabilmek için çırpındım. Babam hayatıma sonradan birileri tarafından sokuldu ve babam hayatıma girdiğinde annemle güçlendirmekte olduğumuz bağı da kopardı. Tekrar annesiz kalmak ve tekrar bir babamın olmadığını öğrenmek genç yaşlarda büyük hayal kırıklığıydı.
Metin Bey’in Türkiye’ye hitaben yazdığı o mektup sence ne kadar samimiydi?
Çok incitici. Türkiye’ye yazmış olduğu mektupta aileme teşekkür etmeyen bu adamı samimi bulmuyorum ve açıkladığı her şey de yalandı. Zaten bu konu hakkında ve yıllarca bana yaptığı psikolojik zulümler için kendisine dava açtım.
Sizi gerçek anlamda bağrına bassa tepkin farklı olur muydu?
Kesinlikle. Keşke sevgisini gösterip, pişmanlığını belirtse, bizi sahiplense, daha yapıcı hareketlerde bulunsaydı. Beni dünyaya getiren annemle iletişim kurmamızı sağlasaydı… Ben de bu sayede en güzel yaşlarımı daha güzel yaşayabilirdim.
BABAM SIRADAN BİRİ OLSA YİNE UĞRAŞIRDIM AMA…
Baban ünlü bir oyuncu olmasaydı, yine bu kadar çok uğraşır mıydın?
Babamın burada ünlü değil ne kadar iyi bir adam olduğu tartışılmalı. Babam iyi bir adam olsaydı, ünlü ünsüz hiç fark etmez; biz bu kötü süreçleri yaşamayacaktık. Biyolojik babam sıradan bir adam olsaydı soy bağımın gerçekliği için evet yine uğraşırdım ama psikolojim bu kadar bozulmazdı, kariyerimde de çok iyi noktalara gelirdim.
Babanın Metin Akpınar olduğunu öğrendiğinde ilk hissettiğin şey ne olmuştu?
Ben bu gerçeği nasıl gözden kaçırdım, senelerce izlediğim adamın babam olduğunu nasıl anlayamadım? Ayna gibi benziyorduk aslında babamla. Nasıl fark edemedim? Önce yaşadığım şok bu olmuştu. Biz, Metin Akpınar’ın ne kadar babacan ne kadar Cumhuriyet adamı olduğunu düşünürdük. Bu adamın ikizlerine yaptığı acımasız tavırlar büyük hayal kırıklığıydı.
Çok mu kızgınsın?
Robot değilim. Elbette çok kızgın ve kırgınım. Ayrıca bazı ünlülerin beni ve annemi tanımadan fikir beyan etmeleri çirkin ve acımasızdı. Herkes kendi geçmişine baksın.
Süreçte seni en çok yaralayan neydi?
Beni ikiz kız kardeşimle ayırması çok yaraladı. Ben onun sözünden çıktığım zaman da yaptığı üç kuruşluk yardımı kesti. Kardeşime yardım etmeye devam ediyor. Kardeşimle de aramızın bozulmasını istedi.
“Hep babasına kızıyor, sitem ediyor ama asıl suçlu olan annesine neden tek söz etmiyor” diyenlere ne diyorsun?
İşte tek gecelik bir ilişki olmadığını beyan ediyor olmama rağmen bunu hâlâ anlamayan insanlar var. 50 yaşlarında bir adamın gencecik bir kadını kandırması, ünlü olunca kabul edilen bir durum mu oluyor yani! Annemi tek suçladığım nokta babamı bulduğum zaman bana gerçekleri anlatmamasıydı. Cesaretini nasıl kırdılarsa, o yüzden annem bizden de kaçtı.
"20 YAŞINDA YAPILAN HATALARIN İZAHI OLMAZ"
Yani anneye kızgın değilsin anladığım?
Eğer ben babamla ünlü çocuğu olarak büyümüş olsaydım veya Türkiye’ye evladım diye açıklanmış olsaydım, biz bu sıkıntıları yaşar mıydık? Hayır yaşamazdık. 20 yaşlarında yapılan hataların izahı olmaz. Sonuçta annem bizi yaşatmak için elinden geleni yapmış, 20 yaşlarında gencecik bir kızdı ve kimsesizdi.
Gerçeği arama mücadelesine tam ne zaman başladın?
Lise yıllarımda okuldan kaçar Sosyal Hizmetler’e giderdim. Reşit olmadığım için bana hiçbir bilgi vermezlerdi. 18 yaşımı doldurduğum zaman, ertesi gün Sosyal Hizmetler’in yeni binasına gidip oranın müdürüyle görüşmüştüm. İlk defa annemin adını o zaman öğrenmiştim.