Ekrem İmamoğlu: "İstanbul’da her 3 binadan 1'i depreme dayanıksız"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu büyük deprem bekleyen İstanbul’daki binaların son durumunu açıkladı.

Ekrem İmamoğlu: "İstanbul’da her 3 binadan 1'i depreme dayanıksız"

Sözcü Gazetesi'nden Özlem Güvemli'nin haberine göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zeytinburnu’ndaki  KİPTAŞ Loca Mahal projesinde tamamlanan 690 konut ve 64 dükkanın anahtar teslim törenine katıldı. Törende CHP Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt da hazır bulundu.

İmamoğlu konuşmasında 17 Ağustos 1999 depreminin 22. yıldönümü nedeniyle İstanbul'daki yapıların son durumuna ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybedenleri anan İmamoğlu, depremin 2001 ekonomik krizinin tetikleyen unsurlardan biri olduğuna dikkat çekti.

İmamoğlu “Canımızı sıkan, içimizi yakan, kayıplarıyla bizi derinden etkileyen bir depremdi. Dönemin kaosu, çaresizliği dün gibi aklımda ve hiç çıkmıyor. Depremin bu anlamda İstanbul’un en önemli gerçeği olduğunu hepimiz söylüyoruz. Aklımıza geldiğinde eminim ki hepimizin tüyleri diken diken oluyor” dedi.

“ALLAH BİZE YARDIM ETTİ, 22 YIL ŞANS VERDİ”

1999 yılında İstanbul'un nüfusunun 10 milyon civarında olduğunu belirten İmamoğlu, bugün nüfusun göç ve mültecilerle birlikte 20 milyona yaklaştığını vurguladı.

İmamoğlu, beklenen büyük depremin günün, saatinin belli olmadığını her an olabileceğini hatırlatarak “Böyle bir ortamda Allah bize yardım etti, 22 yıl şans verdi bize. Ve dua ediyoruz ki bu şans uzun yıllar daha devam etsin. Ama bilim öyle söylemiyor. Bilim her an kapımızda olduğunu da bize hatırlatıyor.  İstanbul’un tehlike ve risk haritaları bizi mutlu edecek seviyede değil hatta mutsuz ve tedirgin etmeli” dedi.

AĞIR HASAR ALACAK BİNA SAYISI 83 BİN

İstanbul'un binalarının son durumunu açıklayan İmamoğlu, 2018'de İBB tarafından yapılan ve binalar incelenmeden bilimsel tahmin yoluyla yapılan analizlerde 50 binanın ağır hasar alacağının tespit edildiğini hatırlattı.

Son 1.5 yılda binaları tek tek inceleyerek yaptıkları analiz çalışmasında bu rakamın arttığını gördüklerini belirten İmamoğlu “22 ilçede çalışma tamamlandı. Sadece 22 ilçede yapılan incelemeye göre İstanbul’da her 3 binadan 1'i depreme dayanıksız. Çok ağır ve ağır hasar alacağı öngörülen bina sayısı 83 bine çıktı. Ne yazık ki kötü fotoğrafla karşı karşıyayız. Orta hasarlı bina sayısı da 130 bin bina civarında. Çok ağır bir fatura… Bu sayılar, 100 binlerce konut anlamına geliyor. Acil bir biçimde deprem meselesinin İstanbul’un ve Türkiye’nin birinci meselesi haline gelmesini istiyoruz” dedi.

“BU HIZLA 100 SENEYE İHTİYACIMIZ VAR”

Depreme hazırlık çalışmalarının tek başına bir tek kurumun üstlenemeyeceğini bir kez daha yineleyen İmamoğlu, vatandaşın, sivil toplumun, finans sektörünün de içinde olduğu siyaset üstü bir mekanizmaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi. İmamoğlu, süreç böyle devam ettiği sürece bu hızla İstanbul'un depreme ancak 100 senede hazırlanabileceğinin altını çizerek şunları söyledi:

"Bizim öyle bir vaktimiz yok. Deprem bilimi 10-15 yıl içinde deprem ihtimalini yüzde 65 olarak görüyor. Bu kadar kapıda. İBB, 37 ilçede 40 bin bağımsız bölümün üstünde bir yenileme başvurusu yönetiyor şu anda.

100 binlerce konuta bir anda girme şansımız yok. Ama bunu yürütebilecek İstanbul’un kabiliyetli sektörü var. Mevzuat, İBB Meclisi, farkı kurumlar, mekanizmalar bize yardımcı olmalı.

Vatandaşımızın gerçekten bir bilince ihtiyacı var. Ve her geçen zamanı kayıp olarak görmeli. Maliyet açısından kayıp, finans açısından kayıp. 4-5 sene önce bir binayı yapıp bitirmekle bugün arasında çok büyük fark var.

Enflasyon ve gelir artışı paralel gitmiyor. Parasal maliyeti konuşuyoruz. Allah korusun bir depremden sonra geri gelmeyecek can kayıplarını konuşmak istemeyiz."

“O MASAYI TERK ETSİN”

Kentsel dönüşüm sürecinin siyasete alet edilmemesini isteyen İmamoğlu “Siyasete alet eden bir kişi olursa bu masalarda o benim yol arkadaşım değildir. Anında o masayı, koltuğu terk etsin. Başka bir masayla bu işe siyaseti karıştırma zihniyetinde olanla da sonuna kadar mücadele ederim. Çünkü burada insan sağlığı, insan canı söz konusu” dedi.

KANAL İSTANBUL'A GÖNDERME: “SİLİP ÇÖPE ATSINLAR

İstanbul’un kritik acil konuları olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Bizim acil meselelerimizin dışında milyarlarca liraları akıtmayı düşündüğünüz başka projeler varsa birilerinin aklında, bunları silip çöpe atsınlar. İstanbul’un deprem sorunu vardır. İstanbul’un kendi içinde tamir etmesi gereken 10 binlerce ve 100 binlerce konutun yenilenmesiyle  ilgili sorunu vardır. 22 yılda yapılan çok güzel işler vardır ama o hızla gidersek bize 80 sene lazım” dedi.

“BİZ DERS ÇIKARMIYORUZ”

Türkiye'nin son dönemde yaşadığı yangın ve sel afetlerine de değinen İmamoğlu Kastamonu ve Sinop'a yaptıkları ziyaretler hakkında da konuştu.

İmamoğlu “2 günlük ziyaretimizde gördük, yaşadık ve ne acıdır ki; aslında afetin faturasını büyüten yine insanların yaptığı yanlışlar. Akıldan ve bilimden uzaklaşırsanız, popülist bir dünyaya dönük ya da birilerine yaranmaya dönük bazı yöneticilerin aldığı kararlar ne yazık ki büyük bedellere bizi yüzleştiriyor” dedi.

İmamoğlu üniversitede öğrenci iken 1989 yılında memleketi Trabzon Akçabat'ta derede yaşanan selde 100'ün üstünde insanın hayatını kaybettiğini belirterek “30 sene geçti, şu an selin denize alıp götürdüğü o binaların yerinde dere yatağında 4-5 kat daha fazla bina var. Yani biz ders çıkarmıyoruz, kolay unutuyoruz. Bunun partisi yok” diye konuştu.

“MÜLTECİ NÜFUSU YÜZDE 20”

Mülteci sorununa da değinen İmamoğlu, İstanbul nüfusunda yüzde 20'lik bir paya ulaştıklarını dile getirdi. İmamoğlu “Bu masanın derhal kurulması, tartışılması ve konuşulması gerekir. Yüzde 20 nüfus, demografisinin değişimine sebep olacak bir rakam. Çok büyük sayıdır bu. Burada olan insanların nasıl rehabilite edilebileceği, nasıl insanca yaşam koşullarının sağlanacağını,  çocukların, kadınların nasıl korunabileceği hususunda çalışılacağı gibi İstanbul’da geçici misafir etmek istediğimiz bu insanların da huzur ve barış içerisinde nasıl tekrar memleketlerine dönebileceği hususunda  hem bilimsel, hem teknik hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde yoğun girişimleri el birliğiyle yapma zorunluluğu var” diye konuştu.