Elif Aktuğ, Ebru Şallı'nın açıklamasını yorumladı!...
Elif Aktuğ: "Model Ebru Şallı, boşanma sebebi olarak ilişki yorgunluğunu gösterdi.."
Model Ebru Şallı, boşanma sebebi olarak ilişki yorgunluğunu'
gösterdi. Çok zarif bir açıklamaydı doğrusu, birbirinin ardından
atıp tutan karı-kocaları çok gördük; hâl böyle olunca boşanmalarına
gönül razı olmuyor ki...
Nelerden sıkılır insan; neler yorgunluk verir en çok? En çok işten,
araba kullanmaktan, çalışmaktan, ayakta durmaktan, ev işlerinden,
çocukların gürültüsü ve bitmeyen ödevlerinden, kavgalarından,
kocaya hizmet etmekten, eve para yetiştirme derdinden...
Yazarken yoruldum, yorulmaz mı yaşayan tüm bunları? İş ne çok
yoruyor çalışmak zorunda olan, eve ekmek götürmek derdine düşmüş
adamları, evlatlarına kol kanat germeye çalışan anneleri... Hayat
ne çok yoruyor...
- - -
Sanki işinden bahsediyor gibi geldi bana; Ebru Şallı, Yorgunluk sebebini söyleyince. Zira beşeri
ilişkilerde kopma noktasına gelindiyse yorgunluk kelimesi kullanımı
yaygın değildir; hele ki bir evliliği sonlandırıyorsanız. Genel
tanım, şiddetli geçimsizlik'tir, öyle ya;
anlaşamayan, artık birbirini sevmeyen ve evin içini savaş alanına
çeviren karı-kocadan daha fazla kendini kurtarmak isteyen taraf
gider avukata, işlemi başlatır.
Acaba kafa kafaya vererek, Darling yoruldum ben,
ya sen?, Korkarım ben de balkabağım,
naapsak dersin?, Hımm, Alp'lere
tırmandık, Klimanjero'da kamp yaptık, buz otelde sabahladık,
panguen besledik; demek ki yapacak şey kalmamış. Boşanalım
mı dediler? Şimdi eğer öyleyse yorgunluğun sebebi bahsi geçen tuhaf
yolculuklar olabilir bal gibi! Bir oturun evde, serilin kanapeye,
kasmayın bünyeyi, bakın nasıl atılacak yorgunluk...
Dillere destan bir aşktı yaşadıkları, hatırlasanıza Şallı,
Kocamı çocuğumdan daha çok seviyorum bile
demişti. Böyle bir bahaneyle boşandıkları için, halk şaşırdı
elbette; şımarıklık olarak görüyor ayrılığı. Yorgunluk geçer çünkü
neler neler atlatılmıyor ki?
Dillere destan aşkın ayrılığı da patırtılı olmalı, filmlerde,
romanlarda hep öyledir. Sanırım bu kez, aşk aynı anda, aynı
şiddetle söndü! Külü bile kalmadı. Zarif bir sebep dile getirdiler,
özel hayatlarını gizlemeyi tercih ettiler. Haklarıdır...
BİR AY SONRA YENİ AŞK!
Ne ilk boşanan çift onlar ne de sonuncu olacaklar. Geçtiğimiz yaz
tanıdığım bir çift de benzer bir bahaneyle ayrıldı. En havalı
otelde, en pahalı düğünü yaptılar, Bora Bora'da balayı kesmedi,
ardından tekneyle dünya turuna çıktılar. Gözümüzün içine baka baka
dünyanın en büyük aşkını yaşadıklarına inandırdılar bizi,
imrendirdiler. Derken boşanma haberini duyduk. Kavga gürültü yoktu,
kopmayacaklardı. Hatta dost kalacaklarını söylediler,
arkadaşlıkları bakiydi, sadece sıkılmışlardı ilişkiden! Üzerinden
bir ay geçmeden ikisinin de sevgilisi vardı. Kadına şöyle dedim,
Keşke ondan sıkıldığını söyleseydin, ilişkiden
sıkıldıysa bir insan yenisine hoplamaz hemen. Arkadaşım
beni geri kafalı bulduğunu söyledi!
Peki, insan gönül kapısını nasıl açar ardına kadar, üzerinden bir
ay geçmeden?
Doğrusunu söyleseler, kendilerinden sıkıldıklarından bahsetseler,
asıl sıkıcı olanın ilişkiyi geliştirmemeleri olduğunu anlatsalar ve
popolarına yeterince anne terliği yemedikleri için şımarıklığın
dibine vurduklarını söyleseler; anlayacağım.
Sevdiği yorar mı hiç, sıkılır mı seviyorum dediğinden insan?
Aşk anlam değiştirdi, ilişkiler, evlilikler; belki de hayat başlı
başına başka bir
manaya kaymakta.
Geri kafalı dediği için bana, bir daha arayıp sormadığım ve
telefonlarına cevap vermediğim kız arkadaş, üçüncü evliliğinin
hazırlığı içindeymiş kulağıma gelen dedikodulara göre. Saray
bahçesinde evlenecekler ve dünya turuna çıkacaklarmış! Bakalım ne
zaman sıkılacak ve sıkıntıdan yorgun düşecekler?
- - -
Belki de gerçek aşkı yaşamak herkese nasip olmuyordur?
ELİF AKTUĞ / AKŞAM İNTERNET STESİ