Elif Aktuğ 'selfie' çılgınlığını yazdı
Uzmanından poz vermek ve ‘selfie’ çekmenin ayrıntıları...
Durmadan kendi fotoğrafını çekmek hastalığı, tıp otoritelerince
‘kafayı sıyırmak’ anlamına geliyor. Benim de
içinde bulunduğum hastalar acil olarak tedavi altına alınmalı veya
doğru dürüst ‘selfie’ çekmeyi öğrenmeli. En iyisi nasıl olur, en
iyisinin ağzından dinleyiniz...
İtiraf ediyorum, ben de onlardan biriyim. Kendi kendine poz verme
ve fotoğraf çekme hastalığına yıllar önce yakalandım aslında. Fi
tarihinde Yeni Asır Gazetesi’nde, muhabir olarak çalışırken şahane
bir fotoğraf makinesi almıştım. Pratik yapayım diye, gazetede dia
harcamak yasakken hem de, ne kadar börtü böcek, duvar-inşaat,
eş-dost varsa çekiyordum. Sonuçlar muhteşemdi. İzmir Hayvanat
Bahçesi’nde öylesine çektiğim fil, kaplan, tavuskuşu ve kirpi
gazeteye birinci sayfadan giriyordu. Dedim kendi kendime, “Acaba
ben, beni nasıl çekerim?” O yıllarda aldığım şahane ve çok pahalı
makinede ‘zaman ayarlayıcı’ yoktu! Teknolojinin, çağrı cihazıyla
tavan yaptığı yıllardan bahsediyorum! 70-210 objektifle tek elimle
makineyi çeviriyor, otomatik netleme yapıyor ve görmeden
çekiyordum!
Nereden baksanız, selfie’nin mucitlerindenim; her çekenin telif
ödemesi gerekir!
Geliştirdim kendimi, sol kolum bir miktar uzadı; sağ profilden daha
iyiyim çünkü. Kolumu uzata uzata öyle kaldı, pişman değilim çünkü
kol altı kaslarım asla sarkmadı... Bugün sosyal medyanın
tırlatması ve teknolojinin en kıyak aletleri cebimize sokmasıyla;
hadise de farklı bir boyutta.
Ne durumda olursan ol, kendini iyi ve güzel hissettiğin noktada
elini bir miktar ileri uzatıp hafifçe dudakları büzdürüp
çekiveriyorsun.
Sadece poz verme konusunda değil, selfie’de de iyiyim,
arkadaşlarıma zaman zaman ‘duruş ve oturuş’ dersi verdiğim
olmuştur. Nasıl gerdan saklanır, nasıl zayıf görünülür, nasıl
kırışık gizlenir, nasıl gür saçlı çıkılır (evet, mümkün)
anlatırım sorduklarında.
GÖZLER SÜZÜLECEK, DUDAK
BÜZÜLECEK
Geçenlerde Huffington Post benzer bir habere yer verdi sanal
sütunlarında. ‘Nasıl güzel selfie’ çekilir başlıklı bir video da
yayınladılar. Elifton Post olarak, deneyimlerimi birkaç maddede
topladım, evde çalışın kuzum;
kötü selfie çekerseniz de yayımlamayın!
- Işık işin silahı. Pencere önünde, sağdan soldan, önden arkadan,
güneşi türlü yerinize alarak çekim yapın. Ani bir poz verme ve
selfie çekme durumunda; ışığı ayarlayın. Öyle şaşkın ördek gibi
çirkin çıkacağınız ışıkta kalmayın. Toplu bir çekimse yanınızdakine
dirsek atıp yerine geçin. Siz herkesten önemlisiniz.
- Evden kötü bir makyajla veya bakımsız çıkmayın. Diyelim ani bir
şekilde poz vermek icap etti, 5 saniyede parlatıcınızı çıkarıp
sürebilmelisiniz. Parmaklarınızla yanaklarınızı sıkıştırıp bırakın,
iyice sıkın ama. Böylece
yanaklar elma gibi kırmızı ve sağlıklı çıkar. Zaten evden göz
makyajı yapıp çıktığınızı varsayıyorum; unutmayın, en iyi
arkadaşınız bile sizi en kötü halinizle çekip etiketleyebilir.
- Tek omzunuzu aniden aşağı indirebileceğiniz bir bluz
giymelisiniz, selfie’de olay yüz ve hafif göğüs plan, biliyorsunuz!
Yanınızdakilerden biri telefonu eline aldığında, omuz dekolteniz,
yanaklarınız ve dudağınız hazır olmalı. Eline telefonu alan illa
çekim de yapacaktır.
- Gözler süzülüp dudaklar büzülecek. Gözü büzüştürüp dudağı
süzerseniz bir selfie’de asla görmek istemediğimiz pozisyon ortaya
çıkar.
- Telefonunuza en güzel efektleri elde edeceğiniz programları
indirin. Örnek vermeyeceğim, zira çok seçenek var. Herkese yakışan
renk ve efekt ayrıdır. Benim favorim
Retrica’daki chic adlı rengin new tan seçeneği. Kendimi çekip
facebook’a koyduğum an çocukluk arkadaşlarım arayarak, “Sen ne
kadar güzelleştin, naaptın öyle” diye soruyor! Cevap bile
vermiyorum; ben bir uzmanım artık!
NOT: Çekim yapıp bana mail atabilirsiniz, hemen
düşüncelerimi paylaşır, yol-yordam gösteririm. Acaba bir work-shop
mu düzenlesem?
NOT 2: Tıp otoritelerinin ‘kafayı sıyırmak’ diye
bir teşhisi yok biliyorum! Ama olmalı!!!
ELİF AKTUĞ / AKŞAM