Emre Kaya bilinmeyenlerini anlattı
Dünyaca ünlü bir yıldızla düet yapmak istediğini söyleyen şarkıcı, “Oğlak burcuyum, kafama taktım mı yaparım” diyor.
Geniş bir hayran kitlesine sahip olan Emre Kaya, Akşam'dan
Emine Bıyık'a konuştu...
İki single’dan sonra bir albüm çıkardınız…
İlk ‘Toz’ ve ‘Teşekkür Ederim’ adlı şarkıları yaptım. Çok olumlu
tepkiler alınca da “Single yapmayı bırakayım” dedim ve bir albüm
yapmak istedim. 20 gün önce de ‘Apayrı’ adını verdiğim albümü
çıkardım. Klibimizi de aynı şarkıya çektik. Çok süratli ve güzel
bir giriş oldu. Dediğim gibi çıkalı daha 20 gün oldu; Türkiye
genelinde ilk 50’ye girmek meseleyken 12. sırada yer alıyor.
Anlayacağınız keyfim çok yerinde.
‘Apayrı’, ‘Toz’a ve ‘Teşekkür Ederim’e göre daha hoppa bir
şarkı. Dinleyiciyi şaşırttınız bu çıkışınızla…
Evet, bu şarkı diğer şarkılarımdan tavır ve duygu olarak biraz
farklı. Şarkının benimle alâkası bile yoktu. İnsanlar beni ‘Toz’ ve
‘Teşekkür Ederim’le tanıdıkları için duygusal zannettiler. Hâlbuki
yapı olarak ‘apayrı’daki gibi kıpır kıpırım. Şunun için bu
sıralamayı yapmıştım: slow şarkıyla kalbi kazanırsın, hareketli
şarkıyla da gündeme gelirsin. Bu da bu işin matematiği. Çok ukalaca
gelmesin böyle söylüyorum diye ama ne yaptığımı çok iyi biliyorum.
Onun için de “Bu kez farklı bir şey yapayım” dedim ve
‘Apayrı’yı seçtim. Aslında Murat Boz için yaptığım bir parçaydı.
Birçok sanatçı dostuma hazırladığım gibi Murat Boz’a da
hazırlamıştım. Haberi yoktu, gönderecektim. Fakat menajerim,
asistanım, şoförüm herkes “Bir kere de kendin söyle hareketli bir
şarkıyı” dediler. “İyi madem bu kez de kendim söyleyeyim”
dedim.
Bu albümle birlikte yeni bir müzik şirketine de geçtiniz. O
anlamda keyfiniz yerinde mi?
Single’ların ardından gelen ilgi çok büyük olunca, etrafımdaki
bütün yapımcılar “Emre, albümünü biz yapalım” dediler. Samsun Demir
de çalışmayı çok istediğim bir isimdi.
Yıllarca şarkılarınızı sanatçılar seslendirdi. Ne oldu da
şimdi bir albüm yaptınız?
Aslında yıllardır sahnelerde olan bir adamdım; sonradan olma
sanatçı değilim yani. Gitmediğim, konser vermediğim yer
kalmamıştır. Single ya da albümü daha önce de yapabilirdim. Benim
için çok kolaydı. İstedim ki önce kendi içimi doldurayım. Pop
camiasındaki hemen hemen herkesle dostluğum vardır. İlk önce
onların yaptığı doğruları, hataları keşfettim. “Önce sabır Emre”
dedim. Sonra benim gibi beste veren arkadaşlarım Fettah (Can) ve
Soner (Sarıkabadayı) bir albüm çıkardı, baktım güzel gidiyor. Ben
hem beste veriyorum hem de sahnedeyim; müzik yönetmenliği
yapmışlığım da var. Dedim ki “Artık bir şeyler yap Emre” böylece
başlamış oldum.
PROMOSYONA İHTİYAÇ YOK
Az önce dediniz ya “Hataları keşfettim” neydi o
hatalar?
Önemli olanın çok şarkı yapmak değil, başkalarının şarkılarına
benzemeyen şarkı yapmak olduğunu öğrendim. En büyük kuraldır bu
çünkü taklitler sadece asıllarını yaşatır. Yola ‘sen’ olarak
çıkacaksın. Yaptığınız şarkılarda o samimiyeti veriyorsanız zaten
promosyona bile ihtiyacınız olmuyor.
İlk bestenizi verdiğinizde kaç yaşındaydınız
peki?
15 yaşındaydım. Kemal Demir adında bir abimiz vardı. Onun albümü
için 3 şarkı vermiştim. O zaman 15 yaşındaki bir çocuğun sümükleri
akıyor daha (gülüyor)… Sahneye ilk çıktığımda da 8 yaşındaydım. Bir
akrabamızın düğünü vardı. Elime orada bir şekilde mikrofonu
geçirmiştim. Dört, beş tane şarkı söylemiştim. Hayatı her zaman çok
süratli yaşadım. 28 yaşındayım hâlâ da öyle yaşıyorum.
Hayal ettiğiniz her şeyi gerçekleştirir
misiniz?
Hayal ettiğim her şeyi bir gün mutlaka gerçekleştiririm. Mesela
müzikle ilgili çok büyük bir hayalim var ve onu muhakkak
gerçekleştireceğim. Dünyaca ünlü bir starla kesinlikle bir düet
yapacağım. Bu olacak çünkü kafamda oldu. Oğlak burcuyum, kafama
taktım mı yaparım (gülüyor).
ÖĞRETMENLERİM İLLALLAH
EDERDİ
Çocukken haylaz mıydınız?
Anormal yaramazmışım. Annem “Sen büyüyene kadar üç çocuk
büyütürdüm” diyor. Çok hiperaktiftim. Belli bir seviyeye gelmesi
için annem yıllarca doktora götürdü. Okul hayatım da hep böyle
geçti. Öğretmenlerim benden illallah eder, arka sıraya atardılar.
Gerçi iyi mi yaptılar yoksa kötü mü bilmiyorum. Çünkü arka sırada
ne yaptığınızı kimse görmez; sürekli bir şeyler yazardım.
Konservatuvar ne oldu peki?
Hayatımın en büyük dumurunu orada yaşadım. Konservatuvara gidemedim
çünkü “Yeteneksizsin” deyip beni almadılar. Neye göre yetenekli,
neye göre yeteneksizsin o da tartışılır. Ama şimdi 7 tane enstrüman
çalıyorum, şarkılarımı yapıyorum. Kafamın içinde kendi fabrikam
var. Başka bir fabrikada üretilen bir şeyi almıyorum. Kendim üretip
kendim söylemenin hazzını yaşıyorum.