Eser Yenenler: 'Önce kendimi aşağılarım'
Eser Yenenler, "Yarışma programı sunmak benim hayalim değildi ama şartlar ve gidişat öyle bir yere geldi ki; bir baktım, kendimi en büyük eğlencenin içinde bulmuşum" diyor.
Bugüne kadar kaç kişiyi o kara delikten düşürdünüz,
biliyor musunuz?
Herhalde toplamda 300 kişiyi düşürmüşümdür, hem de keyifle...
Her programın sonunda siz de düşüyorsunuz. Nasıl düşmek,
keyifli mi?
Çok zevkli. İlk düştüğümde çok gergindim tabii. Aslında uçağa binme
duygusuyla aynı şey. Yarışmaya katılan insanlar da yarışırken
akılları hep orada oluyor, 'düşeceğim' korkusuyla konuşuyorlar hep.
Ben de o gerginlikten çok iyi yararlanıyorum. Aslında gerilmekte
çok da haklılar, çünkü ilk düştüğümde ben de 'Ne oluyor, aşağıda ne
var?' diye panikledim.
SÖYLEDİKLERİM DOĞAÇLAMA
Ne kadar yüksekten düşülüyor?
İnsanların boyuna posuna göre değişiyor mesafe. Bazılarına yıllar
gibi geliyor, bazıları da daha ne olduğunu anlamadan aşağıda
buluyor kendini. Ama mesafe çok yok, bütün güvenlik mekanizmaları
da devrede oluyor zaten, aşağıda 10 tane görevli bekliyor.
Yarışmayı sunarken çok fazla doğaçlama yapıyorsunuz,
yarışmaya da skeç oynar gibi mi çıkıyorsunuz?
Bir kere
çok konsantre çıkıyorum. Tabii ki, program sırasında
söylediklerimin çoğu doğaçlama oluyor. Çünkü insanlar; o kapağın
üstünde olma duygusuyla, yani o güvensizlik duygusuyla bildikleri
şeyleri hatırlayamıyorlar, bir şeyler anlatayım derken
saçmalıyorlar. Ben de onların bu durumundan yararlanmayı çok
seviyorum. Aslında yararlanmak demeyeyim, bu benim en büyük
eğlencem.
O zaman bu işi biraz da eğlence gibi
görüyorsunuz...
Kesinlikle! 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'dan sonra, bu program
benim en büyük eğlencem. Çekimlere büyük bir keyifle gidiyorum. Bir
kere bir yarışma programı sunmak benim hayalimde olan bir şey
değildi ama şartlar ve gidişat öyle bir yere geldi ki; bir baktım,
en büyük eğlencenin içinde buldum kendimi...
ÖNCE KENDİMİ AŞAĞILARIM
Yarışma programı sunmak için teklif geldiğinde ne
düşündünüz? Gerçi 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'da da bir nevi
sunuculuk yapıyorsunuz ama...
'Çok Güzel Hareketler Bunlar'da hem skeç yazma, hem oynama, hem
prova yapma, hem de sahne arkasındaki düzenle ilgilenmek gibi
sorumluluklarım olduğu için sunuculuğun tadını tam çıkaramıyordum;
burada o fırsatı yakaladım. Arkadaki hiçbir şeyden sorumlu değilim.
"Eser sen çık, eğlencene bak" diyorlar, ben de öyle yapıyorum.
Dolayısıyla 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'a göre çok daha rahat bir
konumdayım. Ezber yok, prova yok, arkada 'skeç yetişti yetişmedi,
yayın, süre...' derdi yok. Ben çıkıyorum, bir yarışmacıyla üç saat
konuşuyorum, o montajlanıyor. İzlediğinizin iki katı konuşuyorum
aslında orada.
Programda bazı yarışmacıların özellikleriyle dalga
geçiyorsunuz ama hiç tepki almıyorsunuz. Bunu nasıl
başarıyorsunuz?
Bir kere en çok kendimle dalga geçiyorum ve ben de herkes gibi
düşüyorum. Bunu görünce, kendileriyle uğraştığımda bana bir şey
demiyorlar. Bazen birinin üstüne gidince sinirlenip bana bir şey
diyen de oluyor ve ben o lafın altında gururla eziliyorum, bir
problem yok. Ben ona o kadar söylemişim, programın sunucusuyum diye
mi o bana bir şey söylemeyecek yani? Ama hiç kimsenin bugüne kadar
"Vay benimle dalga geçti" dediğini duymadım. Çünkü dalga
geçmiyorum, ortada olan şeyi söylüyorum.
EYLEM BİLGİÇ