Etik Değerlere Önem Verenler(!)
\"Kahpeliğe, P.....a dağlar bile dayanamaz\" demişler yaa.... Çok doğru söylemişler.. Sayın okurlar, şimdi sizlere son 1 senedir yaşadığım bir konuyu anlatacağım...
2008 senesi, hayatımda yüz yüze gelmediğim, sadece yaptığım telefon görüşmelerinde sesini duyduğum ve o tarihlerde yazılarının yayınlandığı internet sitesinde fotoğrafını gördüğüm emekli bir gazetecidir bu muhterem!..
Şimdi, lütfen düşünün aynen yukarıda bahsettiğim şartlar altında bildiğim birinin, yazdığı sitede bir yazısını okudum çok beğendim ve aynen alıp sitemde yayınladım..
Ben, her zaman başka sitelerde yazan yazarların yazarlarını okur beğendiklerimi alır ve kaynak göstermek şartıyla zevkle sitemde yayınlamışımdır ve yayınlamaya da devam ediyorum...
Bu güne kadar, bahse konu olan bu emekli gazeteci dışında, yazısına alıp yayınladığım hiç bir yazardan \"teşekkür\" dışında bir söz duymadım ama ne gariptir ki bu adamla başım belada dersem yeridir!..
Sacitaslan.com sitesinde bu arkadaşın 10-11 yazısı yayınlandı ancak ben bu yazılardan sadece bir tanesini kendi isteğimle aldım. Diğer yazıların hangi şartlar altında yayınlandığını anlatacağım şimdi..
Yaaa... Arkadaşım! seni rencide etmeden şu yazdıklarımı lütfen dikkatlice oku, bir kelimesinde gerçek dışı veya iftira niteliği taşıyan bir nokta bulursan senden özür diliyeceğim...
Beyefendi!... Bazı meslektaşlarına gazetecilik mesleğinin \"etik\" kurallarından bahsediyorsun, meslektaşın olmayan internet site sahiplerine \"destur\" çekiyorsun, tamam da peki sen, dilinden düşürmediğin bu etik kurallara ne kadar sadıksın?..
Efendi bey!.. Zamanında yazı yazdığın internet sitesi sahibi olan arkadaşın 3 sene önce çalıştığı gazetede benim hakkımda, hiç bir zaman ne yazılı nede görsel basına asla ve kat-a söylemediğim \"Babam Emel Sayın’ı elinden tutup falanca paşaya götürdü\" diye yazarak bu kadar hayasızca ve şerefsizce bir kurguyu manşetten yayınladığı zaman senin etik değerlerin tatile mi çıkmıştı?..
Sen o zaman \"Beyler bu çok ağır bir itham, Sacit Aslan’ın bu sözü söylediğine dair herhangi bir belge veya başka bir kanıt var mı\" diye sordun mu?.. Elbet sormadın çünkü o soruyu soracak ne cesaretin nede gücün var...
Ancak sen, Mahsun Kırmızıgül hakkında yazdığın bir yazıdan dolayı site sahibi tarafından \"ARKADAŞ BEN MAHSUN İLE ARAMIN BOZULMASINI İSTEMİYORUM VE BU YAZIYI YAYINLAYAMAM\" dediği zaman, bakıyorum da maşallah bütün etik değerlerin tatillerini yarıda kesip yanına gelmişler!..
Bu nasıl bir ikilemdir arkadaş?..
Kendine yapılan bir haksızlığa gösterdiğin tepkiyi, bir başkasına hemde adice, hayasızca bir şekilde yapılan bir iftira karşısında aynı şekilde gösteremiyor ve üç maymunu taklit ediyorsan nerde kaldı senin erdemli gazeteciliğin, nerde kaldı o yere göğe koyamadığın etik değerlerin nerde?..
Ve gün gelir meslektaşın olan site sahibi, senin yazılarına son verir ve sitedeki köşeni kaldırır.. Sende bana yaşadığın bu durumu anlatırsın..
Bende sana \"Üzülme, kendini kötü hissediyorsan, bak burada bir sitemiz var istediğin gibi yazarsın, yolla fotoğrafını köşeni 1 saat içinde hazır edeceğim merak etme\" dedim..
Sana gösterdiğim anlayışın bir tek sebebi vardı oda şuydu; onur’u kırılmış meslektaşları arasında küçük düşürülmüş bir durumda kalmaman ve kendini kötü hissetmemen içindi, çünkü ben buna benzer acıları yaşamış ve insanda bıraktığı tahribatları iyi biliyordum...
Ve... Şimdi beğenmediğin, etik bulmadığın ve eline her fırsat geçtiğinde sitenin sahibi olmama rağmen ileri geri hakımda yazılar yazdığın bu sitede yazıların noktasına dokunulmadan yayınlandı.. Halada yayınlanıyor.. Site içi arama motoruna adını yazdığın da kaç tane yazın senin imzan ile yayında olduğunu görür ve belki bu denli basit bir düzeyde davranış sergilediğinden biraz olsun utanırsın!..
Meslektaşının sitesinde yazılarının okuma adetleri 80-100 kişiyi geçmezken, beğenmediğin sacitaslan.com sitesinde her yazın en az 1000-1500 kişi tarafından okunduğunu gördün ve kendi adını taşıyan bir site açtın... Şimdi sende bir site sahibisin, karışanında yok, kimsenin karışma şansı olmadığı yazılarını kaç kişi okuyor?..
Elinde 2 tane yazı sermayen vardı biri Orhan Gencebay, Sevim Emre çifti diğeri de mahsun Kırmızıgül, Prestij müzik ve akkıllı binası!...
Yanlış bildiğin bir konu daha var; ben hayatımda iftiradan ve yalandan çok çekmiş biri olarak onun acısını iyi bilirim. Dolayısıyla kimseye iftira atmadım, atmam da sadece yaptığım eleştirilere aynı konu sınırları içerisinde kalmayıp konuyu eleştiriler dışına taşıyan ve hayasızca ithamlarda bulunan kişilere haddini bildirdim, hemde en ağır biçimde...
Bana fazilet dersi vermekten vazgeç ve beni yazılarına sermaye yapamaya çalışma!
Bu senden, makul ve mantıklı şartlar içerisinde istediğim ilk ve son isteğimdir..
Bende, acı bir kahvenin 40 yıl hatırı olduğu gibi, 40 senelik gerçek dostlukların bile yeri geldiğinde bitme süresi 40 saniye sürmüştür...
Kendine ve bana sonradan üzüleceğimiz olayları yaşatma çok rica ediyorum...
Şayet sen bu yazdıklarıma da Yalandır, iftiradır falan gibi kılıflar bulabiliyorsan o zaman gerçekten bende, sana söylenecek laf kalmamıştır!.. Ama sende, insanların yüzüne bakacak yüz kalmışmıdır onu bilmiyorum!..
HAAA.. UNUTMADAN SANA HATIRLATMAM GEREK BİR NOT:
Basın konseyinden bir üye senin veya benim sözüm ile atılabiliyorsa oranın adı \"BASIN KONSEYİ\" olmaz... Olsa olsa \"ŞAM’LI NİYAZİ’İN KIR KAHVESİ\" olur... Bilgine
Sacit Aslan