Evde yaşanan şiddet ve çocuklar

Evde yaşanan şiddet ve çocuklar

Evde yaşanan şiddet ve çocuklar

Kütahya il merkezinde yürütülen aile içi şiddet ve kadının şiddetten korunması konulu "Mutlu Aileler, Gülen Yüzler" projesinin ilk etabında, Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nida Bayındır tarafından şiddet mağduru 88 kadın ile görüşülerek, "Aile İçinde Yaşanan Şiddete Karşı Çocuğun Gösterdiği Tepkiler" konusunda araştırma yapıldı.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, 88 kadına evdeki şiddete tanık olan çocuklarının davranışları soruldu.

Evde yaşanan şiddete çocukların büyük oranda tanık olduğu ve bundan olumsuz olarak etkilendiğinin saptandığı araştırmada, çocukların sıklıkla gösterdikleri tepkilerin ansal olarak, belirgin ağlama, ne yapacağını bilememe, şoka girme, anne-babanın kavga etmesini önlemeye çalışma, anneyi destekleme ve korumaya çalışma olduğu belirlendi.

Uzun vadede ise çocuklarda saldırgan davranışların arttığı, sürekli sinirlilik, tedirginlik hali olduğu ve anneye aşırı bir bağlılık geliştirdikleri tespit edildi.

-KADINLARIN YÜZDE 8’İ HER GÜN ŞİDDET GÖRÜYOR-

Kadınlardan yüzde 30.7’sinin 6 ayda bir, yüzde 8’inin ise hemen hemen her gün şiddet gördüğünün belirtildiği araştırmada, evde yaşanan şiddete her zaman tanık olan çocukların oranının yüzde 31.8, çoğu zaman tanık olan çocukların oranının ise yüzde 36.4 olduğu ortaya çıktı. Çocukların şiddete her zaman ve çoğu zaman tanık olma durumlarının da yüzde 68.2 olduğu belirlendi.

Çocukların evde yaşanan şiddetin yüzde 68.2 oranında farkında olduklarının belirlendiği araştırmada, elde edilen bulgulara göre eşler arasında yaşanan şiddette çocukların yüzde 20.5 oranında şiddet gördüğü, yüzde 60.2 oranında şiddet görmediği, yüzde 19.3 oranında da bazen şiddet gördüğü saptandı.

Çocukların evde yaşanan şiddetten yüzde 60.2 oranında olumsuz etkilendiğinin tespit edildiği araştırma bulgularına göre, şiddet anında çocukların belirgin düzeyde ağladığı (her zaman yüzde 37.5-çoğu zaman yüzde 37.5), araya girerek anne-babayı sakinleştirmeye çalıştığı (38.6-25.0), evde oradan oraya koşturarak ne yapacağını bilemediği (36.4-10.2), şok yaşadığı (36.4-23.9), anneyi desteklediği (43.2-5.7) ve annesini korumaya çalıştıkları (44.3-15.9) ortaya çıktı.

Araştırma bulgularına göre evde yaşanan şiddet sonrasında çocuklarda sıklaşan ağlamalar (yüzde 47.7-29.5), yerli-yersiz gerçekleşen ağlamalar (33.0-19.3), sürekli sızlanmalar, mazeretler (34.1-20.5), anneye aşırı bağlılık (55.7-5.7), insanlardan kaçma ve güvensizlik (38.6-26.1), saldırganlaşma (33.0-28.4), dikkat ve yoğunlaşma bozuklukları (34.1-30.7), okul başarısında düşme ve okula gitmeyi istememe (46.6-22.7) durumlarının gözlendiği belirlendi.

 -ÖNERİLER-

Çeşitli önerilere de yer verilen araştırmada, aile içinde çocuğun şiddetten nasıl etkilendiğinin ebeveynler tarafından bilinmesi, şiddetin tek olumsuz sonucunun eşler üzerinde olmadığının farkına varılması gerektiği vurgulandı.

Özellikle, evde yaşanan şiddetten çocukların etkilenmeme olasılığı olmadığı, bunun göz ardı edilmemesi gerektiği kaydedilen araştırmada, şu ifadeler kullanıldı: "Bunun için sorunlu çiftlerin aile terapistlerine ailece gitmeleri, çocuklarının yanında tartışmayı ertelemeye çalışmaları, bu konuda farkındalıklarını arttırmaya yönelik bilgi ve becerilerini arttırmaları gerekir. Ayrıca, çocukların gelişimi konusunda ailelere planlı bir eğitim verilmeli, öfke yönetimi gibi önleyici hizmetler desteklenmelidir. Öğretmenler de, aile içi şiddete tanık olan çocukların davranışları konusunda bilgi sahibi olmalı, çocuk tepkilerini bu bağlamda yorumlayabilmelidirler. Öğretmenlerin bu tespitleri ile çocuk ve ailesinin yardım almasını sağlamaları gerekir. Eğer çocuk konuşmak isterse, ona duygu ve düşüncelerini sözlerle, resimlerle, hareketlerle ifade etme fırsatı tanınmalıdır."