Evlilik, Legal Sevişmenin Türkçesi mi…?
Evlilik, Legal Sevişmenin Türkçesi mi…?
İmzalandıktan sonra kaç defa açıp bakıyoruz acaba o deftere…?
Ya da neleri düzeltiyor sorun çıktığında.. ne işe yaradığını
biliyor muyuz?
İki insanın birbirini seviyorluğu, alkışlar eşliğinde
tastiklendiğinde ve belgenediğinde sevgileri, daha bir bağlı
olduklarını sanıyorlar.
Özellikle kadınların “evlenme teklifi” ni heyecan ile bekleyişleri
de bu yüzden. Erkeğin onu ne kadar seviyor olduğunu anlıyorlar
akılları sıra…!
“Benimle hayatını geçirmek istiyor…”….
Hmm.. evet boşanma ihtimaliniz yok çünkü değil mi…?
Dünya üzerinde “kutsal” olarak nitelendirilen evlilik kurumu, son
yıllarda sıklaşan “boşanma” kavramı ile sürekli bir ilişki içinde.
Birbirlerinden ayrılmaları imkansız olan bu iki olgu, hem garip bir
çatışma hemde bir uyum içerisindeler…
Hemen her evlilikte, bir defa bile olsa akla gelen, akıl ucundan
geçen, gündeme oturan ve ya direkten dönülen boşanma ihtimali,
elbette ki konuklar eşliğinde “sonsuza dek” yemini edilirken
akıllardan bile geçmiyor…
Toplumumuz evliliğe o kadar “yaşamın doğasında” var şeklinde
bakıyor ki, halen belli bölgelerde “yaşı geldi” diye bile
evlendiriliyor insanlar.. Ne acı…
Evlediriliyor olmak işin daha da vahim bir kısmı zaten… Hayatın
boyunca(!) kiminle uyuyacağına, kiminle öpüşeceğine, kimin ile
tartışacağına…. bir başkası karar veriyor..
Üstelik kimsenin umrunda değil o adamın ağzının kokuyor olup
olmadığı, kadının tembel bir pasaklı olup olmadığı…
Hayıflanmalar karşısındaki cevap hazır ama.. “o senin karın /
kocan… olur o kadar… hepimiz neler yaşıyoruz…”…!
Başlaması ilk adımdan itibaren bir serüven olan evliliği devam
ettirmesi ve bitirmesi de bir o kadar olay…
Evlilik kurumunun sadece iki insan arasında olmadığını, özellikle
iki tarafında ailelerinin her saniyesine hakim olduklarını, oldu ki
bitirmeye karar verildiğinde bile, itirazların, gözyaşlarının,
tehditlerin ve daha bir sürü tavrın takınıldığı anların yaşandığını
biliyoruz… biliyoruz değil mi?
Kadın ve erkeğin birbirine aşık olmasının sadece onları
ilgilendiren ve onların yalnız başlarına yaşadıkları birşey
olduğunu unutmamak gerekiyor. İki insanın hangi ad altında olursa
olsun, mutlu olmaları ise amaç, bunu illaki defterleştirmenin
mantığı nedir…?
Çoğu çift evlenmelerinin gerekçesi olarak çocuk sahibi olmak
istemelerini gösteriyorlar… Peki ya boşanırken… çocuklar o zaman
gündemde değiller mi…?
Neden artık çocukları olmasına rağmen evliliklerini devam
ettirmiyor insanlar..?
Kendi benliğimize olan saygımızın arttığı son dönemlerde, artık
kadın ve erkek evlenmenin sadece bir kağıda atılan imzadan ibaret
olduğunun… bağlılığın bir kalem sayesinde değil, kalpten
geldiğinin, sadece altın bir halka ile sadık kalınamayacağının
farkındalar…!
Her ne kadar “bizim topluma ters” olduğu düşünülse bile, o imzayı
atmadan, o yüzüğü takmadan, alkışlar arasında tastiklenmeden de çok
mutlu yaşayan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor.
Şimdi ben burada sakın evlenmeyin, saçmalık bu demiyorum…
Demek istediğim şu..
Kanunlara, sevdiğiniz insanın “seni seviyorum” sözünden daha mı çok
güveniyorsunuz…?