Funda Özkalyoncuoğlu yazdı
Funda Özkalyoncuoğlu: "İstanbul'da oturan herkesin, yüreği ağzındaydı. Ya benim çocuğum Taksim civarında ise. Böyle felaket olaylarında, insan hemen çocuğunu düşünür ya."
Terörist oğlum öldü diye ağlamak...
Taksim’deki canlı bomba olayı malum.
İstanbul’da oturan herkesin, yüreği ağzındaydı. Ya benim çocuğum
Taksim civarında ise. Böyle felaket olaylarında, insan hemen
çocuğunu düşünür ya.
Orada polis olarak görev yapan annelerin, oğulları ile ilgili
endişeleri bitmek bilmez. Oğlu şerefli bir görev yapıyor, bu ülke
ona çok önemli bir görev vermiş. Tabii ki o istemiş, ona vermişler.
Al oğlum, bu ülke vatandaşlarını kötülerden koru.
Bütün gün.
Oğlunun işi zordur, ama şereflidir.
Ana olarak gurur duyarsın.
Oğlum çokkkk şerefli bir çocuk, çokkkk.
Ya diğer ana...
Bir kadın, anne olacağı günü beklerken, karnındaki çocuğu okşaya
okşaya büyütürken, onun büyüyüp, bir gün hem kendini, hem de
şerefli polisleri öldüreceği aklının ucundan geçer mi? Hamilelik o
kadar masum bir süreçtir ki... Sadece çocuğun ile ilgili iyi
hayallerin ve umutların vardır. Umut dolu bir süreçtir.
Bu olay olup bittikten sonra, teröristin kimliği üzerine araştırma
yapılırken.
Acaba benim oğlum mu? diye bekleyen ana var mıdır, diye aklıma
geldi.
Yoktur dedim... Hangi ana, oğlunun canlı bomba olduğunu bilir ki,
ya da bunu bilerek yaşar ki. Oğlun ne yapıyor, canlı bomba işte,
görev bekliyor, hem kendini, hem de masum bir sürü insanı öldürmek
için bekliyor, diyen ana olabilir mi?
Bir çocuğun, anasına bunu yapma hakkı var mıdır?
Anasından izinsiz kendisini paramparça etme hakkı...
Sonra kimliği açıklandı.
Vedat Acar. 24 yaşında, Van’lı.
Annesi, oğlunun o olduğunu duyduğunda,
Oğlunun parçalanmış parmaklarını gördüğünde,
Oğlunun onca insana zarar verdiğini bildiğinde,
Hastahanede ağır yaralılar olduğunu anladığında,
Tüm dünyanın oğlundan nefret ettiğini bildiğinde,
Ne olur?
Yine de ağlar, benim şerefsiz oğlum öldü diye ağlar.
Analık bu.
Tuhaftır.
Funda Özkalyoncuoğlu