Gülay Afşar: 'Star edasıyla hiç dolaşmadım'
Gülay Afşar, NTV’de yayınlanan ‘Gece Gündüz’ programıyla izleyici karşısına çıkıyor. İki çocuk annesi başarılı sunucu programın başına geçmesindeki süreci, aile yaşantısını ve yaşadığı zorlukları anlattı.
Ekonomi ve siyasetle yoğrulmuş bir insan olarak sunuculuk
hayatınıza nasıl girdi?
Tesadüfen oldu. Hiç aklımdan geçmezdi. Ama ekonomi alanında ihtisas sahibi olmam televizyonun yolunu açtı. İlk başlangıcım ekonomi kanalındaydı. Sahip olduğun bilgiyi ekranda da konuş dediler. Doğaçlama başladı. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunuyum. Siyaseti okulda, ekonomiyi alaylı öğrendim. Borsada ve finans kuruluşlarında çalıştım. Sahip olduğum ihtisas beni sunuculuğa götürdü. Bir konuda çok iyiyseniz, şansınız televizyonda daha fazla. Herkes spiker veya sunucu olmaya çalışıyor ama bir alanda iyiysen daha fazla şansın olabilir.
17 YILDIR BİR GÜN BİLE KAMERA ÖNÜNDEN AYRILMADIM
Sunucu olmak için kameranın biraz da sizi sevmesi gerekiyor değil mi?
Herhalde sevdi, 17 yıldır önünden bir gün bile ayrılamadım. Bu arada gerçekten aralıksız en uzun yayın yapanlardan biriyim. Birkaç ay çocuk doğurduğum için ara verdim sadece.
Bunaldığınız ya da bırakmak istediğiniz oldu mu?
Bıraksam mı diyemedim hâlâ. Çok düşünmeye fırsatım da olmadı. Hep sık sık değişen projelerim oldu. Hepsi yeni başlangıç gibi. Aynı grupta çalıştığımdan hep bir iş verildiği için bırakıyorum dediğim gün tümüyle vazgeçmem lazım. Azıcık gideyim deme şansım yok.
Sunuculuk insanı normalden daha fazla yoran bir meslek mi?
Bence öyle. Çünkü farkına varmadan aslında hepimizin yüklendiği bir stres var. Belli bir stres payıyla doğuyor gibi çocuklar. Yayına çıkmadan önce adrenalin illa bir artıyor. Ve o adrenaline alışıyorsun. Zor olan kısmı yorgunluğunu atmak için dinlenmeyi bilmiyorsun. Hiçbir zaman ayaklarımı uzatıp televizyonun karşısına geçeyim olamadım. Bu yükselen adrenalin beni daha da enerjik hale getiriyor. Bir sonrasında ne yapacağım diye deliye dönmüş insan tiplerindeniz. Bu bir delilik hali.
YAYINDA HATA YAPTIĞIM ZAMAN GÜLÜYORUM
Canlı yayında sunucular bazen çok zor durumlara düşebiliyor. Onları toparlamak zor oluyor mu?
O konuda hem bir kez daha sevgiyle anacağım hem de farkında olmadan Mehmet Ali Birand’tan aldığım eğitimi söyleyeceğim. Haber merkezine Mehmet Ali Bey’le başladım. Beni ekonomiden keşfedip çağıran O’dur. Kapının önünden gazino patronu geçmedi ama Mehmet Ali Birand fark etti (gülüyor) Ekran önündekinin insan olduğunu unutmayın derdi bize. An gelir, hepimiz insanız. Ben gülümsemeyi öğrendim. Hata yaptığım zaman gülümseyen biriyim. İçgüdüsel yapıyorum. Özür dilemek gerekiyorsa dilerim ama pek gerek kalmıyor. Pek de hatalarımla anılmadım, yaptıysam da güldüğüm için kimsenin dikkatini çekmedi.
Gülümsemeyi öğrendim derken, ilk başta daha mı zor geliyordu?
Gülümsemeyi öğrendim derken, deyim yerindeyse pişkinlik anlamında. Hep gülümseyen bir yüzüm varmış. Yıllar önce Atatürk Oratoryosu’nu sundururlardı bana ortaokulda. Üzgün bir yüz ifadesi gerektiriyordu. Hiçbir zaman yapamamıştım. En son törende dizime darbe yedim hocamdan, canım acısın da suratım düşsün diye.
OSMAN MÜFTÜOĞLU’YLA ENERJİLERİMİZ TUTMADI
Bu kadar gülümsemeyi seven bir insan olarak, sizi üzmek zor mudur?
Yok ben üzülüyorum, hep Türk filmlerinde çok ağlarım mesela. Günlük hayatımda çok ağlayan ve üzülen biri olmadım. Benim yüzümü güldürmek için hep etrafımda insanlar oldu. Eşim ve iki çocuğum dünyanın en olgun insanları. Beni hep onlar gülümsemeye sevketti ve sıkıntım olmadı. Gülerseniz hayat da size gülüyor gibi.
En üzüldüğünüz, sinirlendiğiniz ya da zorlandığınız çekim hangisiydi?
Zorlanmak değil de en sıkıldığım çekim, aslında olmak istemediğim bir programdı. Hatır için, hayır diyemediğim için, eşlik etmek zorunda olduğum program... Aslında deneme oldu. Osman Müftüoğlu’yla yaptığımız çekimdi. Devamı da gelmedi. Bazen o enerjiyi hissedersiniz ya. Hoş bir enerji olmadığını anladım. Zor bir program oldu.
SEVDİĞİM İNSANI İŞİM İÇİN TERKETMEZDİM
Evlendiğiniz insanın hep sizi en çok destekleyen kişi olduğunu söylüyorsunuz röportajlarınızda. O sizden çalışmamanızı isteseydi ne olurdu?
Öyle bir insan olmadığı için belki onunla evlendim. Elbette sevdiğim insanı işim için terketmezdim ama çok zor olurdu. Muhakkak orta nokta bulurduk. Mutluluğum buna bağlıysa belki işimi bırakırdım ama buna bağlı evlilik fikri çok saçma.
İş stresini evde yansıttığınız oluyor mu?
Evet, öbür türlüsünü söylemek yalan olur. Çok ruh halin çökmüş olarak eve gidebiliyorsun. Ama bunu söylemekten de sakınmıyorum. Eşin de sana ‘Çok sıkıldım bugün, kimseyi görmek istemiyorum. Ses de duymak istemiyorum’ diye gelebilir. Bunu ancak iki kişi de çalışırsa anlar. Ben de yapıyorum ‘Çok yorgunum, bana dokunmayın’ diyorum ve dokunmuyorlar.
PROGRAMLARDA FİKİR YOK
Gündüz kuşağı kadın programları çok eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Eleştiri sebebini bilemem ve daha tematik kanallarda çalıştığım için o tarafı anlamakta güçlük çekebilirim ama bir tek şikayet söyleyebilirim. Hepsi aynı işi yapıyor. O kadar tek tip ki.. Türk televizyonlarının çok ciddi sıkıntısı. Fikir yok. Olursa hep Acun Ilıcalı yapacak. O da dışarıdan format getirdi diyebilirsiniz, onu bile seçip getirmek ve buranın kültürüne uygun hale getirmek Türkiye’de sadece bir kişinin mahareti olmasa gerek. Çok kısır bir dünya oldu. İzdivaç programları mesela ben Esra’ya hep söylerim. O öyle bir yerde öyle imkansızlıklarla başladı ki… İzdivaç programlarını beğendiğimi söyleyemem. Bence şok eden programlar. Ama fikir çok güzel ve Esra çok başarılı götürdü. Hâlâ tek. Herkes birbirine sigortan var mı, tapun var mı diye soruyor. Türk halkı bu kadar mı mezhebini genişletmiş?
STAR EDASIYLA HİÇ DOLAŞMADIM
Gece Gündüz’ü sunma teklifini nasıl aldınız? Size NTV’nin jokeri yorumunu yapıyorlar…
Hiçbir itirazım yok, öyleyim. Ben bu grubun hep iyi çalışanı oldum. Görev olarak bakıyorum. Senin kurumun ‘Bu işte sana ihtiyacım var’ dediği zaman yapmama şansımız yok. Hiçbir zaman star edasıyla bir yerlerde dolaşmadık. Gece Gündüz NTV kurulduğundan beri var. Yekta Kopan, çok sevdiğim bir arkadaşım. Birbirimize sitemimiz olmadı. Programın onunla özdeşleşmesi çok güzel ama Yekta belli kaygılarından dolayı bu programı yapmak istemediğini söyledi. Öykü Serter’le görüşüldü, deneme çekimi yapıldı, olmadı. Bana da ‘Bu markanın en uzun soluklu programı. Muhakkak yapmamız lazım. Sen olursan hemen devreye girer tekrar’ dediler. Ne diyecektim? Ben siyaset programı da yaptım. Hiç de bir tarafta olma ya da birileri gibi düşünme zorunluluğu hissetmedim. Dünya görüşün ne diye sorduklarında ‘hümanistim’ diyorum. Türkiye’de ne siyasi yelpaze oturmuştur, ne sağın solun dünyadaki tarifiyle karşılığı vardır.
Programların konuk bulmak konusunda çok sorun yaşadığını biliyoruz. Ama sizin programda konuk kalitesi hiç düşmüyor.
Gece Gündüz’den kaynaklanıyor. Bir başkasını getirseler benimle olduğu kadar rahat olmazdı. Ben Finans Cafe diye bir program yapmıştım. Buraya gelen hemen hemen herkes bana konuk olmuştur. Sanatçılar da… Çünkü onun da ekonomik karşılığı vardır. O zaman ben 1 milyon kaset satan Kibariye’yi de yayına aldım. Yaptığı işi tanıtmak isteyenlerin birinci programının lansmanı için Gece Gündüz olduğunu biliyorum.
NTV’nin jokeri olmanız, insanların size başka işler teklif etmesini engellemiş olabilir mi?
Yıllardır engelledi, evet. Gerçekten öyle bakıldı ve bu bana söylendi.
ÇOCUKLARIMA VAKİT AYIRAMAMANIN VİCDAN AZABINI ÇEKTİM
İki çocuğunuz var. Yeterli vakit ayırabiliyor musunuz?
Büyük oğlum bu yıl 18’e basacak, küçüğü 10 yaşında. Aslında hiç istediğim gibi vakit ayıramadım. Bunun da vicdan azabını çektim ama anladım ki annelik vicdan azabıyla eş. Hep yanında olan bir anne de çocuğuna yetemediğini hissedebiliyor. Çocuklarım olgun çocuklar oldular. Kendi gerçeği bu onların. Daha fazla ilgilenmeyi isteyebilirdim. Okul hayatlarıyla ilgili gerekeni yapabildiğimi düşünmüyorum. Ben çocuğumu ders çalıştırmadım, nadir oldu.
Bu kadar sene boyunca evliliğinizi anlattığınız heyecanda tutabilmenin anahtarı nedir?
Her zaman madalyonun iki yüzü var. Hep böyle coşkuyla anlatmayabilirsin. Kalıplara koymamak lazım. Herkesin anneliği de herkesin evliliği de muhakkak kendisine ait. Mutlak mutluluk ya da güzellik için yola çıkılmaz. Hayat gibi… Keskin kalıplarla veya beklentiyle girmemek lazım. Ben evliliği kafamda büyütmedim. Birbirimizi sevmeye devam etmezsek o evde beraber oturmaya mecbur değiliz. Sevgi devam ediyorsa sorunlar halledilir. Büyük beklentiler hayal kırıklıkları demektir.
MUHTEŞEM YÜZYIL’DA ARKADAN GEÇEN KIZ OLSAM YETER
Oyunculuk teklif edilse düşünür müsünüz?
Düşünmez miyim? Hemen… Muhteşem Yüzyıl’da arkadan geçen kız olmaya razıyım. Gerçi Şehzadem de gitti ama… Mehmet Günsür’e sevgimizden bahsediyorum. Tanıma şansına da sahip oldum. Gerçekten çok iyi ve doğru bir insan. Başarısı da tesadüf değil. Yakışıklı çok adam var ortada. Belki bir miktar Ferzan Özpetek etkisi var. Çok takdir edilesi bir oyuncu. Ölüm sahnesini izlemedim, dedim ki içim kaldırmayacak. Ondan sonra bir de türbeye gitmek zorunda kalacağız (Gülüyor)
GELEN KONUKLARI ÖNEMSEDİM
Biz televizyon dünyasında, parlak dünyanın emekçileri olduk. Hepimizin dışarıdan gördüğü dünyanın mutfağında olduk. O yüzden hiçbir zaman star olamadık. Ama şunu söyleyebilirim ki yaptığım her iş, bilgi ve beceri haneme artı yazdı. Hepsi birikim olarak önüme çıkıyor. Gece Gündüz’ü de sunmam istendiyse, başka kimsenin benim gibi yapamayacağını bildiklerindendir. İşe hep çok özendim. Gelen her konuğu çok önemsedim. İnsanların kendini iyi hissetmesini de istedim.
ZEHRA ÇENGİL / AKŞAM İNTERNET SİTESİ
Tesadüfen oldu. Hiç aklımdan geçmezdi. Ama ekonomi alanında ihtisas sahibi olmam televizyonun yolunu açtı. İlk başlangıcım ekonomi kanalındaydı. Sahip olduğun bilgiyi ekranda da konuş dediler. Doğaçlama başladı. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunuyum. Siyaseti okulda, ekonomiyi alaylı öğrendim. Borsada ve finans kuruluşlarında çalıştım. Sahip olduğum ihtisas beni sunuculuğa götürdü. Bir konuda çok iyiyseniz, şansınız televizyonda daha fazla. Herkes spiker veya sunucu olmaya çalışıyor ama bir alanda iyiysen daha fazla şansın olabilir.
17 YILDIR BİR GÜN BİLE KAMERA ÖNÜNDEN AYRILMADIM
Sunucu olmak için kameranın biraz da sizi sevmesi gerekiyor değil mi?
Herhalde sevdi, 17 yıldır önünden bir gün bile ayrılamadım. Bu arada gerçekten aralıksız en uzun yayın yapanlardan biriyim. Birkaç ay çocuk doğurduğum için ara verdim sadece.
Bunaldığınız ya da bırakmak istediğiniz oldu mu?
Bıraksam mı diyemedim hâlâ. Çok düşünmeye fırsatım da olmadı. Hep sık sık değişen projelerim oldu. Hepsi yeni başlangıç gibi. Aynı grupta çalıştığımdan hep bir iş verildiği için bırakıyorum dediğim gün tümüyle vazgeçmem lazım. Azıcık gideyim deme şansım yok.
Sunuculuk insanı normalden daha fazla yoran bir meslek mi?
Bence öyle. Çünkü farkına varmadan aslında hepimizin yüklendiği bir stres var. Belli bir stres payıyla doğuyor gibi çocuklar. Yayına çıkmadan önce adrenalin illa bir artıyor. Ve o adrenaline alışıyorsun. Zor olan kısmı yorgunluğunu atmak için dinlenmeyi bilmiyorsun. Hiçbir zaman ayaklarımı uzatıp televizyonun karşısına geçeyim olamadım. Bu yükselen adrenalin beni daha da enerjik hale getiriyor. Bir sonrasında ne yapacağım diye deliye dönmüş insan tiplerindeniz. Bu bir delilik hali.
YAYINDA HATA YAPTIĞIM ZAMAN GÜLÜYORUM
Canlı yayında sunucular bazen çok zor durumlara düşebiliyor. Onları toparlamak zor oluyor mu?
O konuda hem bir kez daha sevgiyle anacağım hem de farkında olmadan Mehmet Ali Birand’tan aldığım eğitimi söyleyeceğim. Haber merkezine Mehmet Ali Bey’le başladım. Beni ekonomiden keşfedip çağıran O’dur. Kapının önünden gazino patronu geçmedi ama Mehmet Ali Birand fark etti (gülüyor) Ekran önündekinin insan olduğunu unutmayın derdi bize. An gelir, hepimiz insanız. Ben gülümsemeyi öğrendim. Hata yaptığım zaman gülümseyen biriyim. İçgüdüsel yapıyorum. Özür dilemek gerekiyorsa dilerim ama pek gerek kalmıyor. Pek de hatalarımla anılmadım, yaptıysam da güldüğüm için kimsenin dikkatini çekmedi.
Gülümsemeyi öğrendim derken, ilk başta daha mı zor geliyordu?
Gülümsemeyi öğrendim derken, deyim yerindeyse pişkinlik anlamında. Hep gülümseyen bir yüzüm varmış. Yıllar önce Atatürk Oratoryosu’nu sundururlardı bana ortaokulda. Üzgün bir yüz ifadesi gerektiriyordu. Hiçbir zaman yapamamıştım. En son törende dizime darbe yedim hocamdan, canım acısın da suratım düşsün diye.
OSMAN MÜFTÜOĞLU’YLA ENERJİLERİMİZ TUTMADI
Bu kadar gülümsemeyi seven bir insan olarak, sizi üzmek zor mudur?
Yok ben üzülüyorum, hep Türk filmlerinde çok ağlarım mesela. Günlük hayatımda çok ağlayan ve üzülen biri olmadım. Benim yüzümü güldürmek için hep etrafımda insanlar oldu. Eşim ve iki çocuğum dünyanın en olgun insanları. Beni hep onlar gülümsemeye sevketti ve sıkıntım olmadı. Gülerseniz hayat da size gülüyor gibi.
En üzüldüğünüz, sinirlendiğiniz ya da zorlandığınız çekim hangisiydi?
Zorlanmak değil de en sıkıldığım çekim, aslında olmak istemediğim bir programdı. Hatır için, hayır diyemediğim için, eşlik etmek zorunda olduğum program... Aslında deneme oldu. Osman Müftüoğlu’yla yaptığımız çekimdi. Devamı da gelmedi. Bazen o enerjiyi hissedersiniz ya. Hoş bir enerji olmadığını anladım. Zor bir program oldu.
SEVDİĞİM İNSANI İŞİM İÇİN TERKETMEZDİM
Evlendiğiniz insanın hep sizi en çok destekleyen kişi olduğunu söylüyorsunuz röportajlarınızda. O sizden çalışmamanızı isteseydi ne olurdu?
Öyle bir insan olmadığı için belki onunla evlendim. Elbette sevdiğim insanı işim için terketmezdim ama çok zor olurdu. Muhakkak orta nokta bulurduk. Mutluluğum buna bağlıysa belki işimi bırakırdım ama buna bağlı evlilik fikri çok saçma.
İş stresini evde yansıttığınız oluyor mu?
Evet, öbür türlüsünü söylemek yalan olur. Çok ruh halin çökmüş olarak eve gidebiliyorsun. Ama bunu söylemekten de sakınmıyorum. Eşin de sana ‘Çok sıkıldım bugün, kimseyi görmek istemiyorum. Ses de duymak istemiyorum’ diye gelebilir. Bunu ancak iki kişi de çalışırsa anlar. Ben de yapıyorum ‘Çok yorgunum, bana dokunmayın’ diyorum ve dokunmuyorlar.
PROGRAMLARDA FİKİR YOK
Gündüz kuşağı kadın programları çok eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Eleştiri sebebini bilemem ve daha tematik kanallarda çalıştığım için o tarafı anlamakta güçlük çekebilirim ama bir tek şikayet söyleyebilirim. Hepsi aynı işi yapıyor. O kadar tek tip ki.. Türk televizyonlarının çok ciddi sıkıntısı. Fikir yok. Olursa hep Acun Ilıcalı yapacak. O da dışarıdan format getirdi diyebilirsiniz, onu bile seçip getirmek ve buranın kültürüne uygun hale getirmek Türkiye’de sadece bir kişinin mahareti olmasa gerek. Çok kısır bir dünya oldu. İzdivaç programları mesela ben Esra’ya hep söylerim. O öyle bir yerde öyle imkansızlıklarla başladı ki… İzdivaç programlarını beğendiğimi söyleyemem. Bence şok eden programlar. Ama fikir çok güzel ve Esra çok başarılı götürdü. Hâlâ tek. Herkes birbirine sigortan var mı, tapun var mı diye soruyor. Türk halkı bu kadar mı mezhebini genişletmiş?
STAR EDASIYLA HİÇ DOLAŞMADIM
Gece Gündüz’ü sunma teklifini nasıl aldınız? Size NTV’nin jokeri yorumunu yapıyorlar…
Hiçbir itirazım yok, öyleyim. Ben bu grubun hep iyi çalışanı oldum. Görev olarak bakıyorum. Senin kurumun ‘Bu işte sana ihtiyacım var’ dediği zaman yapmama şansımız yok. Hiçbir zaman star edasıyla bir yerlerde dolaşmadık. Gece Gündüz NTV kurulduğundan beri var. Yekta Kopan, çok sevdiğim bir arkadaşım. Birbirimize sitemimiz olmadı. Programın onunla özdeşleşmesi çok güzel ama Yekta belli kaygılarından dolayı bu programı yapmak istemediğini söyledi. Öykü Serter’le görüşüldü, deneme çekimi yapıldı, olmadı. Bana da ‘Bu markanın en uzun soluklu programı. Muhakkak yapmamız lazım. Sen olursan hemen devreye girer tekrar’ dediler. Ne diyecektim? Ben siyaset programı da yaptım. Hiç de bir tarafta olma ya da birileri gibi düşünme zorunluluğu hissetmedim. Dünya görüşün ne diye sorduklarında ‘hümanistim’ diyorum. Türkiye’de ne siyasi yelpaze oturmuştur, ne sağın solun dünyadaki tarifiyle karşılığı vardır.
Programların konuk bulmak konusunda çok sorun yaşadığını biliyoruz. Ama sizin programda konuk kalitesi hiç düşmüyor.
Gece Gündüz’den kaynaklanıyor. Bir başkasını getirseler benimle olduğu kadar rahat olmazdı. Ben Finans Cafe diye bir program yapmıştım. Buraya gelen hemen hemen herkes bana konuk olmuştur. Sanatçılar da… Çünkü onun da ekonomik karşılığı vardır. O zaman ben 1 milyon kaset satan Kibariye’yi de yayına aldım. Yaptığı işi tanıtmak isteyenlerin birinci programının lansmanı için Gece Gündüz olduğunu biliyorum.
NTV’nin jokeri olmanız, insanların size başka işler teklif etmesini engellemiş olabilir mi?
Yıllardır engelledi, evet. Gerçekten öyle bakıldı ve bu bana söylendi.
ÇOCUKLARIMA VAKİT AYIRAMAMANIN VİCDAN AZABINI ÇEKTİM
İki çocuğunuz var. Yeterli vakit ayırabiliyor musunuz?
Büyük oğlum bu yıl 18’e basacak, küçüğü 10 yaşında. Aslında hiç istediğim gibi vakit ayıramadım. Bunun da vicdan azabını çektim ama anladım ki annelik vicdan azabıyla eş. Hep yanında olan bir anne de çocuğuna yetemediğini hissedebiliyor. Çocuklarım olgun çocuklar oldular. Kendi gerçeği bu onların. Daha fazla ilgilenmeyi isteyebilirdim. Okul hayatlarıyla ilgili gerekeni yapabildiğimi düşünmüyorum. Ben çocuğumu ders çalıştırmadım, nadir oldu.
Bu kadar sene boyunca evliliğinizi anlattığınız heyecanda tutabilmenin anahtarı nedir?
Her zaman madalyonun iki yüzü var. Hep böyle coşkuyla anlatmayabilirsin. Kalıplara koymamak lazım. Herkesin anneliği de herkesin evliliği de muhakkak kendisine ait. Mutlak mutluluk ya da güzellik için yola çıkılmaz. Hayat gibi… Keskin kalıplarla veya beklentiyle girmemek lazım. Ben evliliği kafamda büyütmedim. Birbirimizi sevmeye devam etmezsek o evde beraber oturmaya mecbur değiliz. Sevgi devam ediyorsa sorunlar halledilir. Büyük beklentiler hayal kırıklıkları demektir.
MUHTEŞEM YÜZYIL’DA ARKADAN GEÇEN KIZ OLSAM YETER
Oyunculuk teklif edilse düşünür müsünüz?
Düşünmez miyim? Hemen… Muhteşem Yüzyıl’da arkadan geçen kız olmaya razıyım. Gerçi Şehzadem de gitti ama… Mehmet Günsür’e sevgimizden bahsediyorum. Tanıma şansına da sahip oldum. Gerçekten çok iyi ve doğru bir insan. Başarısı da tesadüf değil. Yakışıklı çok adam var ortada. Belki bir miktar Ferzan Özpetek etkisi var. Çok takdir edilesi bir oyuncu. Ölüm sahnesini izlemedim, dedim ki içim kaldırmayacak. Ondan sonra bir de türbeye gitmek zorunda kalacağız (Gülüyor)
GELEN KONUKLARI ÖNEMSEDİM
Biz televizyon dünyasında, parlak dünyanın emekçileri olduk. Hepimizin dışarıdan gördüğü dünyanın mutfağında olduk. O yüzden hiçbir zaman star olamadık. Ama şunu söyleyebilirim ki yaptığım her iş, bilgi ve beceri haneme artı yazdı. Hepsi birikim olarak önüme çıkıyor. Gece Gündüz’ü de sunmam istendiyse, başka kimsenin benim gibi yapamayacağını bildiklerindendir. İşe hep çok özendim. Gelen her konuğu çok önemsedim. İnsanların kendini iyi hissetmesini de istedim.
ZEHRA ÇENGİL / AKŞAM İNTERNET SİTESİ