Hakan Meriçliler Cihangir'i anlattı
Hakan Meriçliler: "Cihangir kültürü diye bir şey yok bana göre. Burası sadece bir mahalle ve görünme yeri." şeklinde konuştu...
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz ve nasıl
başladınız?
Anneannemin açık hava sinemasına olan
tutkusuyla başladı her şey. Hiçbir filmi kaçırmazdık. Bir süre
sonra insanları gözlemlemeye başladım, baston tutuşları,
yürüyüşlerini, konuşmalarını gözlemliyordum. Bana "Ne olacaksın?"
diye sorduklarında "Artist olacağım" derdim. Daha sonra artistliğin
pek iyi bir şey olmadığını anladım. Oyunculuk başka, artistlik
başka bir şeydir.
OLGUN’U BEĞENİYORUM
’Yalan Dünya’ ile çalışmanız nasıl başladı? Teklif kimden
geldi?
Ben Gülse Hanım’ı bir kafede gördüm. Oraya
röportaj vermeye gelmişti. İnanılmaz pozitif bir enerjisi vardı.
Onunla çalışacağımı o anda hissettim. Menajerim aracılığı ile
kendisiyle irtibata geçtim, bir projesi olup olmadığını öğrendim.
Tesadüf bu ya; ’Yalan Dünya’nın hazırlığı içindeydi. ’Çağatay’
karakterine uygun olduğumu Gülse Hanım tespit etti ve çok uygun bir
buluşma oldu. O sırada ben başka bir iş yapıyordum, buna rağmen
benim rolümü bekletti. Bu nedenle kendisine ayrı minnet
duyarım.
Set nasıl gidiyor? Mutlu musunuz? Çekişmeler oluyor
mu?
Çok mutluyum. Hiçbir çekişme olmaz bizim aramızda. Öyle sözde
değil, gerçekten iyi bir takımız.
’Çağatay’ dışında hangi rolü severek izliyorsunuz.
Arkadaşlarınız arasında en beğendiğiniz oyuncu
hangisi?
Bütün rolleri seviyorum ve hepsini keyifle izliyorum. Hangi rol
teklif edilse, severek oynardım. Oyuncu arkadaşlarım arasında yoğun
temposundan dolayı Olgun’u (Şimşek) çok takdir ediyor ve
beğeniyorum.
NİŞANTAŞI ’CANDIR’
Çağatay’ı seviyor musunuz? Rolü benimsediniz mi?
Çok seviyorum. Onun acizliğini, yalnızlığını seviyorum. Kopardığı
gürültüye rağmen ’Çağatay’ çok yalnız bir adam. O masumluğu,
acınası geliyor bana. Onu antipatik bulanlar bile seviyor.
Dizide, ’Cihangirli olmak’ nüktesi var. Nedir
’Cihangirli olmak’ ve Cihangir’de takılmak?
Ben
Cihangir’e çok hakim biri değilim. Hayatımda hiç Cihangir’de
oturmadım. İşlerim oldukça gelirim, fakat herkes kadar gözlemlerim
var. Yapımcılar, yönetmenler burada buluştukları için burası
insanların kendini gösterme yeri olmuş. Bana sorarsanız Cihangir
aslında ’Ah’lı bir yer. Transseksüeller resmen koparıp atılmıştır
buralardan. Sultan Süleyman’ın küçük oğlu ’Cihangir’ felçli bir
çocuktur, adını ondan almıştır. Bundan ötürü de hüzünlüdür
Cihangir.
Cihangir kültürü nedir? Cihangir’de yetişen oyuncular
diye bir kavram var mıdır?
Hayır; Cihangir’de yetişmek diye bir kavram olamaz. Cihangir
kültürü diye bir şey de yok bana göre. Burası sadece bir mahalle ve
görünme yeri o kadar! Bir ’Cihangir Dünyası’ varsa bile ben içinde
değilim, beni hiçbir zaman çekmedi. Ben Nişantaşı’nı daha çok
severim mesela. Nişantaşı daha ’can’ gelir bana. Denk kuvvetlerin
olduğu bir yerdir. Burada ise Firuzağa’ya gelen, parası olmayan, iş
bekleyen meslektaşlarım ve biraz ileride tabiri caizse yırtmış
insanları görmek hüzünlü gelir bana. Eski Yeşilçam acıklılığını
yaşar. Bu fotoğraf canımı acıtır benim. Bunlara tanık olmamak için
Cihangir’de işim varsa bile hızlıca halleder ve kaçarım.
KASITLI OLARAK HABER YAPTILAR
Şöhret arttıktan sonra magazinciler ile aranız nasıl
oldu?
Magazincilerle başım hiç derde girmedi. Sadece boşanmamla ve
çocuğumla ilgili yanlış bilgileri kasıtlı olarak kullandıklarını
düşünüyorum. Bunun dışında bir sıkıntım yok. 10 yıl önce boşandım,
bir oğlum var, doğru bilgi bu.
Kendinize bakıyor musunuz? Spor yapar mısınız
mesela?
Evet spor yapıyorum ama vücudumdaki yağ oranını bilmiyorum
(Gülüyor).
Futbolla aranız nasıl?
Ben aslen İzmirliyim. İzmir’de profesyonel olarak basketbolla
ilgilendim. Futbol da oynadım ama takım tutmam mesela. Trabzon
Devlet Tiyatroları’nda oyunculuk yaparken Trabzonspor’a sempati
duydum; hâlâ da devam eder.
Hayattaki en büyük hayal kırıklığınız
nedir?
Hayal kırıklığım yok. İstediğim hayatı yaşadım. Sahne oyuncusu
olmak istedim ve oldum.
ARTİST İLE OYUNCU ARASINDA FARK VAR
Diziden sonra daha ünlü biri oldunuz, sevdiniz mi
şöhreti?
Doğrusu henüz alışamadım. Ben her şeyden önce
tiyatro oyuncusuyum. İşte artist ve oyuncu arasındaki fark burada
ortaya çıkıyor. Artist olan; küçük dağları yarattığına inanır, bu
megalomaniye kaptırır kendini. Ben bu ünün geçici olduğunu
biliyorum.
Televizyonla aranız nasıl?
Yaratılan müthiş bir ortam ve çalışma şartları, var. Ayrıca çok iyi
bir yönetmen Jale Atabey, Gülse Hanım’da ise müthiş bir enerji var.
’Yalan Dünya’ ekibindeki tüm arkadaşlarımla çalışmak harika. Bundan
iyisi Şam’da kayısı.
AKIL HASTASI ROLÜNDE
Yeni projeler ya da tiyatro çalışmalarınız var mı bu
ara?
Şu an oynadığım bir oyun var, adı ’Ben
Feuerbach’. Bu oyunda da bir oyuncuyu oynuyorum fakat ’Çağatay’dan
çok farklı bir rol. Akli dengesini yitirmiş, yedi yıl akıl
hastanesinde tedavi görmüş bir oyuncu. Antalya Uluslararası Tiyatro
Festivali’nden davet aldı oyun. Antalya’da oynayacak.
Sizin dünya, ’yalan dünya’ mı, ne dersiniz?
Evet ’yalan dünya’. Hepimizin dünyasının yalan olduğu gibi. Ben
varlığımı yüceltmem. Yaşadığımız hayata ufak tefek tatlar katıp,
çekip gitmeye inanırım.
Yeşim GÜNAL