Hamileyken zayıf kalmak maharet değil!
Hamilelik sırasında çok kilo almak kadar, yetersiz kilo alımı da bebeğin sağlığını tehlikeye atıyor.
Türkiye Gazetesi'nden Ziyneti Kocabıyık'ın haberine
göre bebek sahibi olmak isteyen kadınlar için bedenini
gebeliğe hazırlamak, önemli bir süreç.
Anne adayının gebeliğe hazırlanırken belki de hiç yapmadığı kadar sağlıklı beslenmesi, hamileliğe hazırlık olarak da fazla kilolarından kurtulması gerekiyor. Fazla kilo almamak için hamilelik sırasında diyet yapılmasının bebeğin kalp ve beyin sağlığını olumsuz etkilediğini söyleyen Eurofertil Tüp Bebek Merkezleri Medikal Direktörü Dr. Hakan Özörnek, “Çocuğunuzun gelecekteki sağlığı sizin hamilelik sırasındaki yediklerinize ve yemediklerinize bağlıdır. Hamilelikte çok kilo almak ne kadar tehlikeliyse, bu dönemde diyet yapmak da o kadar tehlikelidir” dedi.
Halk arasında “iki canlısın iki kişilik ye” anlayışı kadar az kilo almanın da tehlikeli olduğuna işaret eden Dr. Özörnek, “İki kişilik yemeyin ama yemeniz gereken miktarı da kısmayın. Hamilelikte alınan 5 ve altındaki kilolar çocuk için hayati tehlike oluşturur. Son yıllarda şişmanlama korkusu olan kadınların gebeliklerinde az kilo alma eğilimine girdiğini görüyoruz. Bunun sonucunda erken doğumlar, düşük doğum ağırlıklı ve yoğun bakıma muhtaç bebekler dünyaya geliyor” dedi.
Gebelik sırasında diyet yapmanın metabolizmada kalıcı değişikliklere sebep olarak ileriki yıllarda çocukta kardiyovasküler, metabolik ve endokrin hastalıklara yatkınlık oluşturabileceğini hatırlatan Dr. Özörnek, “Çalışmalar düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen kişilerde hipertansiyon ve kalp hastalığı sıklığının daha yüksek olduğunu gösteriyor” dedi.
10-12 KİLO ARTIŞI NORMALDİR
Kilo probleminin gebelik öncesinde çözülmesi ve gebeliğe ideal bir kilo ile başlanması gerektiğine işaret eden Dr. Özörnek, “Gebelik öncesi kilo problemi çözülmeli, çünkü hamilelik sırasında 10 – 15 kilo alınır. Ancak hamileyken az kilo almak da marifet değildir; hatta çocuğa zararlıdır. 6 kilogram alıp doğuranlar ve bunu marifet gibi anlatanlar var. İdeali 10 – 12 kilogramdır. Almadığınız her kilo aslında çocuktan çalınan enerjidir” uyarısında bulunuyor.
BEBEK PROTEİN SEVER
Özellikle protein eksikliğinin bebeğin gelişimini yavaşlattığını vurgulayan Özörnek, şunları söylüyor: “Anne karnındaki bebeğin gelişip büyüyebilmesi için proteine ihtiyaç vardır. Bu nedenle anne adayı normalde tükettiği protein miktarını mutlaka artırıp daha fazla yemelidir. Gebelikte kesinlikle diyet uygulanmamalıdır, çünkü diyet strestir” Dr. Hakan Özörnek, bedeninin bozulması endişesiyle 2 veya 3 hafta önceden erken sezaryen olan anneler olduğuna dikkat çekerek, “Bu durum da bebek için çok sakıncalı. Akciğerler tam açılmadığı için bebek akciğer sorunlarıyla doğabiliyor ve oksijen tedavisi vermek zorunda kalınıyor. Bu tedavi sırasında körlüğe kadar giden riskler ortaya çıkabiliyor” dedi.
Demir eksikliğine dikkat!
Ülkemizde demir eksikliğine bağlı kansızlığın çok yaygın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özörnek, gebelik planlaması sırasında doldurulabilecek tek deponun demir depoları olduğunu belirterek, “Bu nedenle gebeliğe karar veren her anne adayının bir test yaptırıp kan değerlerine baktırması gerekiyor. Eğer eksiklik varsa demir depolarının durumunu gösteren ferritin değerlerinin ilaçlarla normal seviyeye çekilmesi gereklidir. Demir, hem gebeliğin oluşmasında hem de gebelik oluştuktan sonra çocukla anne arasındaki oksijen alışverişi için önemlidir. Plasentadan bebeğinize oksijen demir yoluyla geçer. Eğer anne adayında demir azsa bebeğin hücrelerine daha az oksijen gider. Bu da bebeğin zeka düzeyini etkiler ve erken doğumlara sebep olabilir. Sonuçta bebek, annenin oksijenini kullanır. Annenin kanındaki demir, bebeğin nefes almasını sağlar” diye konuştu.
Anne adayının gebeliğe hazırlanırken belki de hiç yapmadığı kadar sağlıklı beslenmesi, hamileliğe hazırlık olarak da fazla kilolarından kurtulması gerekiyor. Fazla kilo almamak için hamilelik sırasında diyet yapılmasının bebeğin kalp ve beyin sağlığını olumsuz etkilediğini söyleyen Eurofertil Tüp Bebek Merkezleri Medikal Direktörü Dr. Hakan Özörnek, “Çocuğunuzun gelecekteki sağlığı sizin hamilelik sırasındaki yediklerinize ve yemediklerinize bağlıdır. Hamilelikte çok kilo almak ne kadar tehlikeliyse, bu dönemde diyet yapmak da o kadar tehlikelidir” dedi.
Halk arasında “iki canlısın iki kişilik ye” anlayışı kadar az kilo almanın da tehlikeli olduğuna işaret eden Dr. Özörnek, “İki kişilik yemeyin ama yemeniz gereken miktarı da kısmayın. Hamilelikte alınan 5 ve altındaki kilolar çocuk için hayati tehlike oluşturur. Son yıllarda şişmanlama korkusu olan kadınların gebeliklerinde az kilo alma eğilimine girdiğini görüyoruz. Bunun sonucunda erken doğumlar, düşük doğum ağırlıklı ve yoğun bakıma muhtaç bebekler dünyaya geliyor” dedi.
Gebelik sırasında diyet yapmanın metabolizmada kalıcı değişikliklere sebep olarak ileriki yıllarda çocukta kardiyovasküler, metabolik ve endokrin hastalıklara yatkınlık oluşturabileceğini hatırlatan Dr. Özörnek, “Çalışmalar düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen kişilerde hipertansiyon ve kalp hastalığı sıklığının daha yüksek olduğunu gösteriyor” dedi.
10-12 KİLO ARTIŞI NORMALDİR
Kilo probleminin gebelik öncesinde çözülmesi ve gebeliğe ideal bir kilo ile başlanması gerektiğine işaret eden Dr. Özörnek, “Gebelik öncesi kilo problemi çözülmeli, çünkü hamilelik sırasında 10 – 15 kilo alınır. Ancak hamileyken az kilo almak da marifet değildir; hatta çocuğa zararlıdır. 6 kilogram alıp doğuranlar ve bunu marifet gibi anlatanlar var. İdeali 10 – 12 kilogramdır. Almadığınız her kilo aslında çocuktan çalınan enerjidir” uyarısında bulunuyor.
BEBEK PROTEİN SEVER
Özellikle protein eksikliğinin bebeğin gelişimini yavaşlattığını vurgulayan Özörnek, şunları söylüyor: “Anne karnındaki bebeğin gelişip büyüyebilmesi için proteine ihtiyaç vardır. Bu nedenle anne adayı normalde tükettiği protein miktarını mutlaka artırıp daha fazla yemelidir. Gebelikte kesinlikle diyet uygulanmamalıdır, çünkü diyet strestir” Dr. Hakan Özörnek, bedeninin bozulması endişesiyle 2 veya 3 hafta önceden erken sezaryen olan anneler olduğuna dikkat çekerek, “Bu durum da bebek için çok sakıncalı. Akciğerler tam açılmadığı için bebek akciğer sorunlarıyla doğabiliyor ve oksijen tedavisi vermek zorunda kalınıyor. Bu tedavi sırasında körlüğe kadar giden riskler ortaya çıkabiliyor” dedi.
Demir eksikliğine dikkat!
Ülkemizde demir eksikliğine bağlı kansızlığın çok yaygın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özörnek, gebelik planlaması sırasında doldurulabilecek tek deponun demir depoları olduğunu belirterek, “Bu nedenle gebeliğe karar veren her anne adayının bir test yaptırıp kan değerlerine baktırması gerekiyor. Eğer eksiklik varsa demir depolarının durumunu gösteren ferritin değerlerinin ilaçlarla normal seviyeye çekilmesi gereklidir. Demir, hem gebeliğin oluşmasında hem de gebelik oluştuktan sonra çocukla anne arasındaki oksijen alışverişi için önemlidir. Plasentadan bebeğinize oksijen demir yoluyla geçer. Eğer anne adayında demir azsa bebeğin hücrelerine daha az oksijen gider. Bu da bebeğin zeka düzeyini etkiler ve erken doğumlara sebep olabilir. Sonuçta bebek, annenin oksijenini kullanır. Annenin kanındaki demir, bebeğin nefes almasını sağlar” diye konuştu.