Handan Atamer Engin: "Turistlerin Yeni Macerası: Zamlarla ve Vergilerle Dans"

Düşünün ki bir zamanlar dünyanın dört bir yanından turistler, Türkiye'nin güneşli kıyılarına ve tarih kokan şehirlerine akın ederdi. Her adımda yeni bir macera, her köşe başında unutulmaz anılar biriktirirlerdi. Ancak son zamanlarda, Türkiye'deki maliyet artışları ile birlikte bu tatil macerası, zamlarla ve vergilerle adeta bir dans şenliğine dönüştü.

Turistler, otel rezervasyonlarını yaptırmak için bilgisayarlarının başına oturduklarında, ilk şokla karşılaşıyorlar. Oteller artık altın kaplama yastık kılıfları mı kullanıyor, yoksa oda servisinde havyardan mı vazgeçemiyorlar?

Elbette otel fiyatlarının yüksekliğinde sadece işletmelerin değil, devletin uyguladığı ek vergilerin ve gıdadan elektriğe kadar artan maliyetlerin payı büyük. Sanki otel odasına girdiğinizde size "Vergilerimizle daha lüks hissettiniz mi?" diye soracaklar.

Restoranlarda ise adeta bir gastronomi festivali yaşanıyor. Menülerdeki fiyatlar, tatilcilerin gözlerinde festival fişekleri gibi patlıyor. Bir porsiyon dönerin fiyatı, sanki et değil de altın madeni gibi. "Yoksa dönerin içine trüf mantarı mı koydular?” diye düşünmeden edemiyor insan.

Meşhur Türk kahvesi ise artık lüks bir içecek haline gelmiş durumda. Görünüşe göre, kahve fincanlarına bile "altın tozu vergisi" eklenmiş.

Ve işin bir de yerli turist boyutu var...

Mesela bir zamanlar balıkçı kasabası olan Bodrum'da bir restoranda yemek yemek, adeta bir gastronomi yarışmasına katılmak gibi. Menüdeki fiyatlar öyle yüksek ki; "Bir porsiyon kalamar, sanki denizin dibinden elmas avına çıkmış gibi fiyatlandırılıyor.

Balık çorbası mı? Onun fiyatı, sanki çorba değil de bir çeyrek altın.

Restoran sahipleri de bu fahiş fiyatların nedenini açıkladıklarında, aslında gerçek sebebi anlamak çok da zor değil. Devletin uyguladığı vergiler ve zamlar, işletmelerin maliyetlerini astronomik seviyelere çıkarıyor. Elektrik faturaları, kira bedelleri, gıda maliyetleri...

Hepsi adeta birer korku filmi senaryosu gibi işletmecilerin karşısına çıkıyor. Restoran sahipleri, maliyet artışlarından şikayet ederken, müşteriler de fahiş fiyatlardan nasibini alıyor.

Artık, mutfakta çalışan şef, sadece yemek yapmakla kalmıyor, bir yandan da maliyetleri dengelemeye çalışıyor. İşletmeciler, devletin vergi politikaları ve ekonomik zorluklar karşısında ayakta kalabilmek için fiyatlarını artırmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda müşteriler de, "Bu yemek neden bu kadar pahalı?" diye sorduklarında, aslında karşılarında sadece işletmecileri değil, devletin ekonomik politikalarını buluyorlar.

Böylelikle devletin ekonomik politikaları ve vergi yükleri, tatilcilerin sırtına ağır bir yük gibi biniyor ve her tatilci, valizine bir de "vergi ve zam yükü" ekliyor.

Bu yeni turizm macerasında, Türkiye'nin eşsiz güzellikleri ve kültürel zenginlikleri hala cazibesini korusa da bu maliyet artışları ve vergiler, bu cazibenin üzerine acı biber serpiştiriyor.

Sonuç olarak, turistler için Türkiye macerası artık sadece deniz, kum ve güneşten ibaret değil. Aynı zamanda fiyat etiketleriyle ve vergi yükleriyle yüzleşmek, maliyetlerle mücadele etmek ve bütçelerini denkleştirmek gibi yeni bir boyut kazanmış durumda.

Zamlarla ve vergilerle dans etmek, belki de bu yılın en büyük turist atraksiyonu olarak hafızalarda yerini alacak!!!!

Ama en önemlisi, bu maliyet ve vergi dansının bitmesi için, belki de turizm sektöründe yeni politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Vergi indirimleri, teşvikler ve daha sürdürülebilir fiyat politikaları ile Türkiye, tekrar herkesin hayalini kurduğu tatil destinasyonu olabilir. Çünkü ne de olsa, Türkiye'nin güzellikleri ve misafirperverliği, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek kadar güçlüdür.

Umarız ki, bu dans kısa sürer ve tekrar eski, büyülü tatil anıları canlanır.

Samos kıyısında Nikos’la sohbetimizden buraya dökülenler…

O zaman Kalimera…

21 Temmuz 2024 Kokkari-Samos

Handan Atamer ENGİN / https://www.turizmajansi.com/haber/turistlerin-yeni-macerasi-zamlarla-ve-vergilerle-dans-h66499