'Huzur Sokağı'nın Şükran'ı aile hayatını anlattı

"Huzur Sokağı" adlı dizide 'Şükran' karakterini canlandıran Sinem Öztürk oyunculuk hedeflerini anlattı. Ressam olan annesi ve dedesi gibi yetenekli olan Öztürk, tasarım merakını e-ticarete taşıyacağını söyledi...

'Huzur Sokağı'nın Şükran'ı aile hayatını anlattı
Hikâyeniz nasıl başladı?
Kamera arkasında… Marmara Güzel Sanatlar Sinema-Televizyon Bölümü’nde eğitim alırken bir yandan da dizi ve film setlerinde yönetmen asistanlığı yaptım. Ardından ATV’de yayınlanan ‘Duvar’ dizisiyle başlayan oyunculuk hayatım ‘Arka Sıradakiler’le devam etti. 5 yıl süren dizinin ardından ‘Huzur Sokağı’nda ‘Şükran’ karakteriyle bir kez daha izleyicinin karşısındayım.

Çocukluğunuzu anlatın desem...
Çok utangaç, bir o kadar da güler yüzlüydüm. Annemle babam beni anlayarak ve dinleyerek büyüttüler. Mutlaka onlara danışır, fikirlerini alırım. Mesleğimi seçmem konusunda da her zaman destek oldular, başarılı olacağıma inandılar. Dileğimiz her ne olursa olsun her şeyden önce inanmak ve güvenmek gelir. Ailem de her zaman inandı. Kendimi çok şanslı hissediyorum.

‘Arka Sıradakiler’ beğenilen bir diziydi. ‘Huzur Sokağı’ da aynı etkiyi yarattı. Teklifleri değerlendirirken olmazsa olmazlarınız var mıdır?
Olmazsa olmazım, oyuncunun kendini tekrar etmemesidir. Menajerim Ali Sabuncugil ve ailemle ‘Huzur Sokağı’ndan önce pek çok karakter okuduk, değerlendirdik. ‘Huzur Sokağı’ hem hikâye hem de canlandırdığım karakter açısından çok farklı geldi.

‘Şükran’ karakteri teklif edildiğinde tereddütleriniz oldu mu?
‘Huzur Sokağı’ yayınlandığı dönemde büyük yankı uyandırmış ve birçok insanın yaşamına dokunmuş bir roman. Başarılı romanların uyarlandığı diziler aslında çok riskli. Çünkü her okuyucu bambaşka dünyalar kurar. Diziler, okuyucunun dünyasına ters düştüğünde başarısız olma riskleri artar. ‘Şükran’ ise ana kanallarda yayınlanan diziler arasında ilk başörtülü karakter. İlk defa başörtülü bir kızın aşkı, duyguları ve yaşantısı anlatılıyor. Merak ettiğim ilk konu ‘Huzur Sokağı’nda aşkın ve yaşamın nasıl işleneceği ve Şükran’ın bu hikâyede hangi noktada olduğuydu. Toplantı sırasında tüm tereddütlerim ve sorularım cevap buldu.

Açık birisiniz ama Şükran rolüyle başörtülü bir kadınla ilişki içindesiniz ve empati kuruyorsunuz. Bu empatiden çıkarımlarınız neler?
Güçlü, âşık, fedakâr ve mantıklı bir kız Şükran. Başörtülü olması onu diğer kızlardan ayırmıyor. Başı açık bir kızla aynı erkeği ölümüne seviyorlar. Feyza ve Şükran’a baktığınızda ikisi de onurlu, gururlu, temiz kalpli ve kendi ayakları üzerinde duran güçlü karakterler. Şükran’ın karakteriyle empati kurduğumda çıkarımlarım bunlar.

Bir ara, haberlerde “Sette görüntü kirliliği oluştururum diye endişe ettim” demeniz çok eleştirildi. Neler düşündünüz o dönemde?
Bütün program “İnsanlar birbirlerinin gözlerine baksa kimin başı açık, kimin başı kapalı olduğunun farkında bile olmazlar’ diyerek sevginin ve insanlığın önemine dair konuştuk. “Başörtü sana yakıştı mı?” sorusuna verdiğim cevap aslında bir özeleştiriydi. “Evet, bana çok yakıştı” gibi ukala bir cevap yerine, “Yakışmazsa göz zevkinizi bozarım diye korktum” anlamına gelen bir cümle sarf ettim. Ama bu cümleyi küçüklüğümden beri pelesenk haline getirdiğim ‘görüntü kirliliği’yle ifade edince beni suçlamaya dünden meraklı olan birtakım insanlar tarafından ağır hakaretlere ve eleştirilere maruz kaldım. Zaten başörtülü bir karakteri canlandırıyorum. Başörtüsüne karşı terbiyesizlik ve saygısızlık edecek bir insan olsam rolü kabul etmem ama öyle acımasız, mantıksız, insanı yermeye göre programlanmış insanlar var ki ne deseniz nafile. Ben de bu gerçekle bir kez daha yüzleşerek açıklamamı yaptım. Anlayandan çok anlamak istemeyen oldu, onları da kendi düşünceleriyle baş başa bıraktım.

Aşkı, Şükran gibi koşulsuz, almadan verenler gibi mi yaşarsınız?
Şükran’ı karşılıksız sevgisi ve umuduyla ilgili eleştirenler oldu... “Bırak artık Bilal’i, kendi yoluna bak. Gururun yok mu?” gibi tepkili mesajlar okudum pek çok sitede. En güçlü duygusu olan aşkı, zayıflık gibi algılandı. Evet, aşk normalde insanı yorar, zayıflatır ama Şükran’ın aşkı onu güçlendirmiş. Kendisini sevmeyen adamı suçlamayacak ve aksine onun mutluluğunu dileyebilecek kadar güçlü bir kız. Kendi adıma söyleyeyim; onun kadar güçlü olamam. Mutsuz olacağımı hissettiğim anda kaçarım ve kendimi korumaya alırım.

Başka bir sektörde iş yapmayı düşünür müsünüz?
TRT Türk’te ‘Fikir Atölyesi’ adında bir tasarım programının sunuculuğunu üstlendim. En-Tari adındaki butiğimizin hazırlıkları tamamlanıyor. 1 ay içinde on-line olarak kadınların beğenisine çıkacak olan koleksiyonumuz hazır. E-ticaret sitemizin tasarımı bitmek üzere. Gerçekten çok heyecan verici bir süreç yaşıyoruz.

Mutlu olmak için neler yaparsınız?
Kitap okurum. Puzzle ve resim yapmayı da çok seviyorum. Annem ve dedem ressam; benim de resme karşı yeteneğim var. Kendimle baş başa olmadığım zamanlarda zaten eşimle birlikte vaktim çok değerli oluyor ve mutlu oluyorum.

Yeni projeler var mı?
Yüreğimi titreten ve uzun yıllardır istediğim tiyatro sahnesine ilk adımımı atacağım. Tiyatro Esen’in kadrosunda ‘Sadece Bir Hafta’ adlı oyunda ‘Sophie’ karakterini canlandıracağım.

GÜNÜ ASLA KÜS BİTİRMEM

Geçtiğimiz yıl evlendiniz. Evlilik nasıl gidiyor?

Çok keyifli ve huzurlu. Birbirimizi çok seviyor ve iyi anlıyoruz. Evliliğin en büyük dayanağı olan anlayış ve güven olduğu sürece her şeyin güzel olmaması için bir sebep yok. İş yoğunluğumuzdan dolayı fazla vakit geçiremesek de bir çatı altında yaşamak bize güç veriyor.

Nasıl bir eşsiniz, biraz  anlatır mısınız?
Çok fazla sorgulamayı sevmem. Kavga etmekten hiç hoşlanmadığım gibi günü asla küs bitiremem. Eğlenceli ve hareketliyim. Azıcık düzensizim (gülüyor). Aslında bunu eşime sormak lazım (gülüyor)… 

EMİNE BIYIK / AKŞAM İNTERNET SİTESİ


Konular Röportaj