İnkar yaralanmayı artırıyor!..
İnkar yaralanmayı artırıyor!..
Son yıllarda yapılan çalışmalara göre, kadınların daha çok ilişki doyumsuzluğu, erkeklerin ise daha çok cinsel doyumsuzluk nedeniyle eşlerini aldattığı belirtiliyor.
Özellikle yaz aylarında aldatmaların arttığına dikkat çeken İNDA
Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Psikolog Doktor
Serkan Özgün, aldatmada inkarın yaralanmayı artırdığını da
vurguladı. Ayrıca, Türkiye’de aldatmanın boşanma gerekçelerinde
bildirilme oranının yüzde 1 dolaylarında olduğunu, fakat daha yoğun
olarak gözlemlediklerini söylüyor.
Eşler neden birbirini aldatır?
Aldatma konusundaki araştırmalar neyi gösteriyor? Aldatmanın
sonuçları nelerdir? Aldatılan eş psikolojik olarak nasıl bir süreç
yaşar? Aldatan eş, kendisini aldatılan eşin yerine koyduğunda nasıl
bir durum ortaya çıkar? Aldatmayla ilgili merak edilen soruları
İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Psikolog
Doktor Serkan Özgün yanıtladı.
Aldatmayı, “ilişki yaşanan eş dışındaki kişilerle duygusal ve/veya
fiziksel sınırları düzenleyici kuralların eşlerden biri tarafından
yıkılması” olarak tanımlayan Psikolog Doktor Serkan Özgün, bir
erkek miti olarak bilinen ‘her durumda inkar’ın aldatılan eşin daha
ağır semptomlar göstermesine sebep olduğunu belirtti.
Uzun ilişkilerde aldatma daha
yaralayıcı
Serkan Özgün, Türkiye’de gerçekleştirdikleri, aldatılmanın
aldatılan eş üstündeki etkisine dair araştırmayla ilgili de şu
bilgileri verdi: “Çalışmada eşi tarafından evlilik dışı
ilişki ile incinmiş 189 evli kadın yer aldı. Çalışma, aldatmanın
evlilik içinde bir kez gerçekleşmesiyle sınırlandı, aldatmanın
sonlandırılmış olması ve evliliğin sürdürülmesi şartı arandı.
Sonuçlara bakıldığında katılımcıların yüzde 34.4’ünün Travma
Sonrası Stres Bozukluğu kriterlerinin tamamını karşıladığı tespit
edildi. Bu beklenenden daha yüksek bir oran. Detaylı düzeyde
bakıldığında katılımcıların yaklaşık yüzde 98’inin zorlayıcı
hatırlamalar, yüzde 85’inin kaçınma/ küntlük ve yüzde 91’inin aşırı
uyarılmışlık semptomlarını gösterdiği görüldü. Bu semptomlar
evlilik süresi daha uzun olan kişilerde daha yoğun düzeyde görüldü.
Yani uzun ilişkinin içindeki aldatma ile yaralanmanın daha ağır
olduğu söylenebilir. Diğer yandan eşleri ilk tepki olarak aldatma
eylemini kabul eden grup inkar eden gruba göre daha iyi durumdaydı.
Bir erkek miti olarak bilinen ‘her durumda inkar’ın aldatılan eşin
daha ağır semptomlar göstermesine sebep olduğu
söylenebilir.”
Yaz mevsiminde aldatmalar artıyor!
Net bir istatistik olmamasına rağmen, yaz mevsiminin aldatmayı
kolaylaştırdığının, bazen tetiklediğinin söylenebileceğini belirten
Psikolog Doktor Serkan Özgün konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Yazla birlikte çevrede cinsel uyarımın artması kaçınılmaz,
seçilen kıyafetlerden, gidilen yerlere kadar birçok etmen var.
Uzayan günler ile birlikte daha çok sosyal aktivite de yeni
kişilerle interaksiyonu artırıyor. Yine çiftlerin ilişki
durumlarına göre ayrı geçirebilecekleri tatiller de bu girişimleri
sıklaştırabiliyor. Özellikle öğrenci olan çiftlerin geçirdiği uzun
ayrılıklar böyle bir zemin yaratabiliyor.”
“Türkiye’de aldatmanın boşanma gerekçelerinde bildirilme
oranı yüzde 1 dolaylarında”
Özgün, aldatmayla ilgili şu istatistikleri verdi: “Başlık
aldatma olunca veriler de aldatıcı olabiliyor. ABD merkezli
çalışmalarda aldatma oranları evli erkekler için yüzde 20 - 40,
kadınlar için ise yüzde 20 -25 arasında görünüyor. Çift terapisine
giden çiftlerin de yaklaşık yüzde 29’u ile 65’inin, ilişkilerinde
aldatma ile bağlantılı zorluklar yaşadıkları belirtiliyor.
Türkiye’de bu tür istatistikler neredeyse yok. Sadece boşanma
gerekçelerinde bildirilme oranları var, o da yüzde 1 dolaylarında
kalıyor. Ancak eşlerin birbirini aldatma oranlarının çok daha yoğun
olduğunu gözlemliyoruz.”
Kadının nedeni aşk
Aldatma araştırmalarında önemli bir değişkenin de cinsiyet farkı
olduğunu vurgulayan Psikolog Doktor Serkan Özgün; “Yapılan
birçok çalışmaya göre, kadınlar aldatmayı cinsellikten çok
duygusallığı içeren bir durum olarak tanımlarken, erkekler bu
durumu tersi yönde gerekçelendiriyor. Benzer biçimde, kadınların
aldatma olgusunun ilişki doyumsuzluğuyla daha yakından bağlantılı
olduğu, erkeklerde ise aldatmanın daha çok cinsel doyumsuzlukla
ilgili olarak ortaya çıktığı belirtiliyor. Bunun çiftlerdeki
karşılığı, kadın aldatmalarını daha çok ‘başka birine aşık olmak’
ile erkekse aldatmalarını ‘başka birini cinsel olarak arzulamak’
ile gerekçelendiriyor.” şeklinde konuştu.
Özgün, aldatmanın sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi:
“Aldatmanın ardından oldukça küçük bir grup ilişkilerini
tekrar geliştirebiliyor. Aldatma sadece ilişkiler için değil
bireyler üzerinde de ciddi olumsuz etkiler bırakıyor. Aldatılma
deneyiminin ruh sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalar,
aldatılan kadınların majör depresyon yaşamalarının daha olası
olduğu ve aldatılan eşin yoğun kızgınlık, utanç, depresyon,
takıntılı acı verici düşünceler, kaçınma, duygusal küntlük ve aşırı
uyarılmışlık gibi belirtiler yaşadıklarını rapor ediyor. Erkekler
için de benzer sonuçlar bildiren çalışmalar bulunuyor. Son yıllarda
aldatma yine bu literatür içerisinde, kişiler arası travma olarak
ele alınıyor ve bunun duygusal etkisi yoğun olarak araştırılıyor.
Aldatılan eşler de bu deneyimi hayatlarının en zor ve travmatik
olayı olarak tanımlıyorlar.”
Serkan Özgün, “Aldatan eş, kendisini aldatılan eşin yerine
koyduğunda nasıl bir durum ortaya çıkar?” sorusuna ise şu yanıtı
verdi: “Genellikle aldatan eşin yaşadığı yoğun suçluluk duygusu da
bununla ilgili. Bu duygu ya aldatmayı sonlandırmaya ya da aldatmayı
ifşa etmeye yönlendirir. Yine bu duygunun uzantısı ile ilişkisinde
daha özverili bir hale de gelebilir. Mevcut ilişki hangi yönde
çözümlenirse çözümlensin (sürdürmek ya da sonlandırmak) empatiye
her zaman ihtiyaç var.”